Dilin Rengi

2001375294547896191_rsDil… İnsan yani. Anlaşmak, bozuşmak, mutluluk, acı, şöhret, yalnızlık, huzur, kötülük, aklınıza gelen ne varsa içine koyabileceğiniz bohçanız, dil…

Diliniz kimliğinizdir. Sarf ettiğiniz her kelime sizi ele verir. Çünkü size aittir. İçinizden gelendir. Başınıza olmadık belalar açan da, sizi, belki de hak etmediğiniz kadar yücelten de dilinizdir.

Dil bazen gözyaşıdır. Söylenen birkaç kelime yüreğinizi titretir, acılarınız depreşir, ağlarsınız. Sanırsınız ki sarf edilen o birkaç kelime sizin için söylenmiş, yalnız sizi anlatıyor.

Dil, bazen, size her şeyi, tüm dertlerinizi unutturan yahut paylaşan bir dost olur.. Acınızı unutturan, kimsesizliğinizi, yalnızlığınızı bir süreliğine rafa kaldıran vefalılar vefalısı bir dost. Dostlarınızın size yönelik harcadığı bir çift tatlı söz, bazen gönlünüzü fethederken, söyledikleri bir acı söz de kimi zaman kapanmayacak sanılan derin yaralar açar.

Dost acı söyler, ama istersiniz ki hep tatlı olsun söylenenler. Bazen yılanı bile deliğinden çıkaran bu tatlı dil, samimiyeti ve dürüstlüğü de bir kenara iter. Önemli olan dilin tatlılığıdır çünkü. Buz dağının arkası kimin umurunda!...

Her dilin bir rengi vardır. Hayat bu renkleri her zaman göstermez bize ama, bazen öyle bir an gelir ki, dil kendi kendine ortaya koyar rengini. Ben siyahım, der mesela…  Rengârenk diller vardır. Her renk hayatınıza ayrı bir yön verir. Mesela masmavi bir dil size huzur verirken, gece gibi siyah bir dil, sizi kâbuslar zindanına hapseder yıllarca. Çabalarsınız ama kurtulamazsınız, dilin siyahlığı har yanınızı sarmıştır çünkü.

Bir de bembeyaz diller vardır, yalan, riya nedir bilmeyen. Sizi, siz olduğunuz için seven, söylediği her sözü menfaat beklemeden söyleyen ak pak diller…Siz bu dillerle hayatın anlamını bulursunuz. Bazen, yaşlı ninenizin yazmasındadır bu beyaz dil, bazen babanızın ağarmış saçlarında. Bu beyaz dildir ki sizi huzur iklimlerinde yaşatan ve hayatınızı aydınlatan…Bazen minik bir bebeğin ilk kelimesindedir beyaz dil. Gökyüzündeki bulutlar kadar arı bir beyazlıktır onunki. İstersiniz ki bu beyazlık hiç bitmesin, o bebek hiç büyümesin…

Sonra kırmızı bir dil çıkar karşınıza. Sıcaklığının altında yatan yılanı göremezsiniz, hep sıcak sanırsınız onu. Oysa yılandır, her an içinize zehrini akıtmak için fırsat kollayan kırmızı bir yılan…

Siz kolay kolay uyanamazsınız tatlı uykunuzdan. Çünkü yılanın bakışları bile sıcak gelir size. Oysa Nemrut’un, Hz. İbrahim’i yaktığı ateş de sıcaktır ve kırmızıdır.

Başka bir gün sarı bir dil çıkar karşınıza. Size hayatın bambaşka yönlerini tanıtır bu dil, bazen ayrılık olur, bazen hüzün. Gözyaşınızı paylaştığını sandığınız ama sizi ayrı dünyalarla karşılaştıran ve ayrı dünyaları sizin bir çift tatlı sözünüze tercih eden de yine bu sarı dildir.

İnsanı dillere düşüren diller vardır bir de. Hayatınızdaki en önemli sırlarınızı bile paylaşmaktan çekinmeyecek kadar güvendiğiniz, ihanet edebileceğini aklınızın ucundan bile geçirmeyeceğiniz bukalemun diller vardır. Rengini anlamazsınız bu dillerin. Renkten renge girebilme yeteneğine sahiptirler çünkü. Bazen masmavi bir huzuru bulursunuz onda, bazen bembeyaz bir güvercin olur sözleri. Masum ve korumasız bir güvercin. Kimi zaman kırmızılığı hissedersiniz o dilde ama ihtimal vermezsiniz. Çünkü , apaydınlık bir dille başlamıştır her söze ya da siz öyle sanmışsınızdır. Söylediği her kelimenin sizi karanlık uçurumların başına götüreceğini bilmeden inanmışsınızdır ona. Ama kabahat sizde değildir aslında, o yetenekli bir bukalemundur ve bünyesindeki renkleri tüm albeniliğiyle gösteriyordur çevresine.

Tüm renkler güzeldir aslında. Dilin renklerini iyi tanıyıp, tedbiri elden bırakmayacak olan sizsiniz. Belki simsiyah bir dili, sizin içinizdeki aydınlık, gündüze çevirir. Aydınlık geleceğin ışığı oluverir bu dil. Size farkına bile varmadığınız kötülükleri yapan bu diller, sizin tatlı dilinizle değişebilir ve yaptıklarından utanç duyabilir.

Tüm dil renklerini kontrol edebilirsiniz aslında. Sarının hüznünü gidermek için gönül huzurunuzdaki bir avuç maviyi kullanın. Allah’ın tüm kullarına bahşettiği türlü türlü rengi görecek, hepsindeki mutluluğu ve huzuru,  yüreğinizin en ücra köşelerinde bile duyacaksınız. Sarı hüznün üstüne çektiğiniz mavi huzur sizi bambaşka dünyalarla ve tanıdık bir renkle buluşturacaktır: Yeşil…

Barışın, mutluluğun, tazeliğin, sağlığın ve her şeyden önemlisi inancın rengi; yeşil… Siz yeşile kattığınız bir tutam kırmızıda rengârenk çiçekler açtırabilirsiniz muhatabınızın gönlünde. Ya da söylediğiniz her söz derin ve uhrevi bir anlam kazanır yeşille. Yeşille beyaz ayrılmaz dostlardır zaten. Yeşil bir dile sahipseniz, dilinizin bir tarafı da beyazdır zaten. Taze, yeşil bir dalla ateş tutuşturulamayacağı gibi, yeşil bir dille de kırmızı dillerin dünyasında yer almazsınız. Onlar sizi içlerine almaya çalışsa bile çabaları sonuçsuz kalır, çünkü yemyeşil bir dal uzatmışsınızdır onlara, yakmaya kıyamayacakları bir yeşil dal…

Dil, hayatınızın içerisindeyse, tüm renkleri yaşıyorsunuz demektir. Her rengin güzelliğini, onun özelliğiyle düşünmek ve hayat tarzınızı bu kıstaslara göre belirlemek sizin elinizde. Yeşil bir dalın tazeliğin içinizde taşıyacak olan da sizsiniz, siyah bir gecenin ürperten yalnızlığını ta iliklerine kadar hissedecek olan da…

Dilin tüm renklerini yaşarken kendi rengimizi seçmek, bize yol haritamızdaki engebeleri ya da düzlükleri gösterecektir… Rengimiz ve dilimiz hep iyiden yana olsun…


Filiz Kalyon
Berceste Dergisi

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.