Senin Bütün Suçun

larafairie_stock__rose_by_larafairie_stockHep kenarda kaldın, bitiremedin, atamadın, çocuksu duygularla içinde yetiştirdiğin ezikliği. Duymadı en yakınların sesini çünkü sen, hiç konuşmadın belki konuşturulmadın… Bir ardıç bir dağa ağır gelir miydi? Ağır gelmiştin işte, ağır… Sende başkalarında olmayan bir şey vardı. Sen çok asildin, sendeki bu asalete saygı duyacakları yerde bu, onları korkutuyordu. Korkularını yenmek ve kendilerini senden korumak ( ! ) için birlik olup üzerine geldiler…

 

Onlar suçluydu ama sen de en az onlar kadar suçluydun, üzerine geldiklerinde onlarla mücadele etmek yerine hep sustun; kabul etmek ya da karşı koymak yerine sadece sustun. Suskunluk sığınağın oldu.

Kendini korumak ve zaman kazanmak için sustuğunu sandın nice zaman. Yavaş yavaş büyürken suskunluğunun da seninle büyüdüğünü fark etmedin hiç... Sen acıları yüklenmek ve onları kendine yakıştırmak konusunda ne kadar becerikliydin ey… Senin hüznün vardı; suskunluğuna yoldaş, aynı dili konuşurdun susarken onunla. Kimse anlamasa da seni kim severdi bilir misin? Kendini bağladığın kayıtlardan kurtulduğun gün, bu soruyu sor kendine…  

İnsanlara, karşılık görmesen de hak ettiklerinden fazlasını verdin her zaman. Hep seveceğini hiç unutmayacağını sandın ilk sevgilini. Ondan sonra ne fırtınalar yaşadığını ise saymadın bile. Acılarını artırırken gidenler sevgini çoğalttılar; yoktular ama yerleri de boş kalmadı çoğu zaman.

 

Sen alışıktın kaybetmeye, gidenlere, gelenlere, lakin bu daha öncekiler gibi değildi bu seferki hiç birine benzemiyordu bu seferki sana da mı ağır gelmişti yoksa? Neden sarsıldın, bu beklenmedik bir şey miydi? Sen ki hazırdın her şeye ya da öyle olduğunu sanıyordun yoksa bu bir yalan mıydı?

 

Yakınında olana bakmadın hep ulaşılmazı istedin ufuklardan indirmedin gözünü, aradıkların o kadar yakınındayken sen hep uzakları özledin. Belki ulaşılmaza olan arzu, kör etti gözlerini belki de ulaşılmaz olmayanın seni mutlu etmeyeceğini düşündüğün için acıyı göze alıp en uzaktakini en yüksektekini istedin. Orada ulaşılmaz bir yerde durdukça o, senin bir sebebin olacaktı yaşamak için... Ne zaman ki indirdin gözlerini âleme, bıraktığın dünyayı yerinde bulamadın…

 

Bıraktıklarını yerinde bulamayınca kaybedenler kervanına katıldığını anladın. Son anda kaçırdın son gemiyi, son anda toruna düştün seyyadın, son anda fark ettin aslında hep yalnız olduğunu, son… Hep sonların yeni bir başlangıç olduğu avuntusuna sarıldın. Avuttu mu bu başlangıçlar seni? Þimdi hangi yeni başlangıcın arifesindesin ve bunu eskilerden ayıran ne? Söyle bana ey kaçan fırsatlar koleksiyoncusu, ne zaman aradığını bulacak, ne zaman bir limanda sükûnla demirleyip bir mevsim olsun yaşayacaksın dalgalanmadan?

 

Þimdi fark ettim ki biz, bir elmanın iki yarısı olmasak da ne çok benziyoruz bir birimize, sen ve ben...

 

Bu su nerede durulur? Bu liman kaçıncıdır? Bu sefer uzun mudur? Bu mevsim hüzün müdür? Bu…

 

Hep böyle sürecek, bunu sen de biliyorsun. Bittiği gün bütün bunlar ne anlamı kalır hayatın?

 

Sen kuru bir dalda yeşil bir yapraksın, bundandır bütün çektiğin…

 

 

Kalender YILDIZ - Berceste Dergisi

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.