Riyazus-Salihin

72) Kibir Ve Kendini Beğenmenin Haram Oluşu

72) Kibir Ve Kendini Beğenmenin Haram Oluşu
 

Bu bölümdeki dört ayet ve dokuz hadis-i şeriften ahiret nimetlerinin kendini beğenip büyüklük taslamayan ve böbürlenmeyenlere ait olacağını, yeryüzünde büyüklük ve gösteriş yaparak yürünmeyeceğini, Allah’ın bu tip kimseleri sevmeyeceğini, yeryüzünde Karun’un böyle kibirli olması dolayısıyla kendi başına sarayı ile birlikte yok edildiğini, kalbinde zerre kadar kibir bulunanın cennete giremeyeceğini, kibrin tarifinin: Hakkı kabul etmeyip insanları küçümsemek olduğunu, kibrinden dolayı sol eliyle yemek yiyen birisine Rasulullah’ın sağ elinle ye tavsiyesine yiyemem diye diretince yiyemez ol bedduasına maruz kalıp bir daha sol elini ağzına götüremediğini, cehennemliklerin katı kalbli, kaba, zorba, cimri ve kibirli kimseler olduklarını, kibir alametlerini üzerinde taşıyan kimselere Allah’ın kıyamet günü rahmet nazarıyla bakmayacağını ve korkunç azab hazırladığını, büyüklüğün Allah’a mahsus olduğunu kendisinde bu sıfatın olduğunu kabul edenlere Allah’ın cezalarını vereceğini öğreneceğiz. [1]

 

“Ahiret yurduna gelince, biz orayı yeryüzünde büyüklük taslamayan ve bozgunculuk çıkarmak istemeyen kimselere ayırmış bulunuyoruz. Çünkü sonuç, yolunu Allah’ın kitabıyla bulanlarındır.” (Kasas: 28/83)

“Yeryüzünde kibirlenerek yürüme; çünkü ne yeri yarabilirsin ve ne de boyca dağlara ulaşabilirsin.” (İsra: 17/37)

“Kibirlenerek halka surat asma ve yeryüzünde çalımlı çalımlı yürüme. Şüphe yok ki Allah, kibirlenip övünenlerin hiç birini sevmez.” (Lokman: 31/18)

“Kârûn’da Musa’nın kavmindendi. Zenginliğiyle böbürlenerek toplumu-na karşı şımardı da şımardı. Biz kendisine öyle hazineler vermiştik ki, sadece anahtarlarını taşımak bile bir grup adama zor gelirdi. Soydaşları ona demişti ki: “Servetinden dolayı böyle şımarma, Allah şımarıkları sevmez. Öyleyse Allah’ın sana verdiklerinden yararlanarak, yalnızca ahiret yurdunda iyi bir yer tutmanın yolunu ara;  bu arada tabii olarak dünyadaki nasibini de unutma ve Allah sana nasıl iyilikte bulunduysa, sen de başkalarına öyle iyilikte bulun; yeryüzünde bozgunculuk etmeyi isteme, çünkü Allah, bozguncuları sevmez.” Kârûn onlara: “Bu servet, bendeki bilgi sayesinde bana verildi, dedi.” Oysa Allah’ın ondan önceki kuşaklardan ondan daha güçlü ve ondan daha fazla servet toplamış nicelerini, kibirleri yüzünden yok ettiğini bilmiyor muydu sanki? Ama şu bir gerçektir ki; Allah her suçlunun günahını bilir. Böyle azgın suçlular, günahlarından dolayı sorguya çekilmezler, sorgulanmadan azaplandırılırlar.

Kârûn görkem ve debdebesi içerisinde toplumunun karşısına çıktı. Dünya hayatına gözünü dikenler: “Ne olurdu bize de Kârûn’a verilenin bir benzeri verilseydi. Şüphe yok ki, o ne büyük devlet sahibi”, dediler. Kendile-rine vahiyden bilgi verilenler ise: “Yazıklar olsun size, iman edip doğru dürüst işler yapanlar için, Allah’ın mükafatı daha hayırlıdır. Bu mükafata da ancak her türlü güçlüklere göğüs gerebilenler kavuşabilir.” Ve sonunda Kârûn’u da sarayını da yerin dibine geçirdik. Ona Allah’a karşı yardım edecek bir kimse bulunmadı. Kendisinin de kendisine bir yardımı dokunamadı.” (Kasas: 28/76-81)

 

613. Abdullah ibni Mes’ud (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Kalbinde zerre kadar kibir olan kimse cennete giremez.” Bunun üzerine sahabiden biri: -İnsan elbise ve ayakkabısının güzel olmasını arzu eder, deyince Rasullullah şunları söyledi:

“Allah güzeldir, güzeli sever, kibir ise hakkı kabul etmemek ve insanları küçük görmektir.”[2]

 

* Kibir kelimesinin gerçek tarifi ve güzel elbise ve ayakkabı giymenin kibirle alakalı olmadığı ne güzel açıklanıyor. [3]

 

614. Seleme İbni Ekva’ radıyallahu anh şöyle dedi:

Adamın biri Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında sol eliyle yemek yiyordu. Resûl–i Ekrem ona:

– “Sağ elinle ye!” buyurdu. Adam:

– Yapamıyorum, diye cevap verdi.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem adama:

– “Yapamaz ol!” buyurdu.

Seleme’nin dediğine göre adam kibirinden dolayı böyle söylemişti. Resûlullah’ın bedduasını alınca, elini ağzına götüremez oldu.[4]

 

615. Hârise İbni Vehb radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim, dedi:

“Size cehennemliklerin kimler olduğunu söyleyeyim mi? Katı kalbli, kaba, cimri ve kurularak yürüyen kibirli kimselerdir.”[5]

 

616. Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Cennet ile cehennem münakaşa ettiler.

Cehennem:

– Bende zorbalar ve kibirliler var, dedi.

Cennet:

– Bende yalnız zayıflar ve yoksullar var, dedi.

Bunun üzerine Allah Teâlâ onların çekişmesini şöyle halletti:

– Ey cennet! Sen benim rahmetimsin, dilediğime seninle merhamet ederim.

Ey cehennem! Sen de benim azâbımsın. Dilediğime seninle azâb ederim. Ben her ikinizi de dolduracağım.”[6]

 

* Müslüman fırsat elde iken hayatını gözden geçirmeli, davranışlarına çeki düzen verip yapılacak iyiliklerle cenneti elde etme yolunda gayretini artırmalı cehenneme gitmemelidir. [7]

 

617. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Böbürlenerek elbisesini yerde sürüyen kimsenin suratına Allah Teâlâ kıyamet gününde bakmaz.”[8]

 

618. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Allah Teâlâ kıyamet gününde üç kişiyle konuşmaz, onları temize çıkarmaz, suratlarına bile bakmaz; üstelik onlar korkunç bir azâba uğrarlar.

Bunlar; zina eden ihtiyar, yalan söyleyen hükümdar, kibirlenen fakirdir.”[9]

 

*  Kibirli kimse de kıyamet günü yüzüne bakılmayacak kimselerden olacaktır. [10]

 

619. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi:

“Allah Teâlâ şöyle buyurdu:

Yücelik ve kudret (izzet) benim izârım, büyüklük de benim ridâm sayılır. Bunlardan biri kendisinde de varmış gibi davranan olursa, onun cezasını veririm.”[11]

 

* Büyüklük ve yücelik sadece Allah’a ait bir sıfattır. Bu sıfatı kendinde görmek isteyenler büyüklük tasladıklarından Allah’ın azabına uğrarlar. [12]

 

620. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Vaktiyle kendini beğenmiş bir adam güzel elbisesini giymiş, saçını taramış, çalım satarak yürüyordu. Allah Teâlâ onu yerin dibine geçiriverdi. O şahıs kıyamete kadar debelenerek yerin dibini boylamaya devam edecektir.”[13]

 

* Peygamberimiz “Allah güzeldir, güzeli sever” demekle güzellikleri yasaklamamış ve yine “Allah kuluna verdiği nimeti onun üstünde görmekten hoşlanır” demekle kişinin içinde bulunduğu durumu dışa aksettirmesinin mahzurlu olmadığını da bildirmiştir. Kasas: 28/76-81 de belirtildiği gibi kendi başına sarayı ve hazineleriyle birlikte yerin dibine batırılan Karun ve aynı dönemin müstekbir idarecileri olan Firavun ve Haman’ın sonları da helâkle neticelenmiştir. Müslüman böyle zalimlere imrenmemelidir. [14]

 

621. Seleme İbni Ekva’ radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir kimse kibirlene kibirlene sonunda zalimler grubuna kaydedilir. Böylece zalimlere verilen ceza ona da verilir.”[15]

 

* Zalim ve müstekbirlere imrenmemeli, çünkü “Bir topluma benzeyen onlardan sayılır” hadisine göre kibirlilerle beraber o kişi cehenneme yuvarlanır, onlarla beraber olur. [16]


 
--------------------------------------------------------------------------------
 
[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 208.

[2] Müslim, İman 147.

1577’de tekrar gelecektir.

[3] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 209.

[4] Müslim, Eşribe 107.

160’da geçmişti, ileride 741’de tekrar gelecek ve açıklama orada verilecektir.

[5] Buhârî, Eymân 9, Tefsîru sûre (68), 1, Edeb 61; Müslim, Cennet 47. Ayrıca bk. Tirmizî, Cehennem 13; İbni Mâce, Zühd 4.

Geniş olarak 254’de geçmişti.

[6] Müslim, Cennet 34; Buhârî, Tefsîru sûre (50), 1, Tevhid, 25. Ayrıca bk. Tirmizî, Cennet 22.

Önceden 256’da geçmişti

[7] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 209.

[8] Buhârî, Libâs 1, 2, 5, Fezâilü’s–sahâbe 5; Müslim, Libâs 42–48. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Libâs 25–27; Tirmizî, Libâs 8–9; İbni Mâce, Libâs 6, 9.

792’de tekrar gelecektir.

[9] Müslim, Îmân 172. Ayrıca bk. Tirmizî, Cennet 25; Nesâî, Zekât 75, 77.

794’de ve benzerleri 1590, 1854 de gelecektir.

[10] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 210.

[11] Müslim, Birr 136. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Libâs 26; İbni Mâce, Zühd 16.

[12] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 210.

[13] Buhârî, Enbiyâ 54, Libâs 5; Müslim, Libâs 49, 50. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 47; Nesâî, Zînet 101.

[14] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 210.

[15] Tirmizî, Birr 61.

[16] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 210. Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri

 

X (Twitter) sayfamız!

X (Twitter) adresimizi takip ederek, her türlü ilmi bilgilendirmeden istifade edebilirsiniz.

Günün Sözü

"Resûlüllah (s.a.v.) vefâtından önce, “Sübhâneke Allâhümme ve bihamdike estağfiruke ve etûbü ileyke” duâsını sık sık tekrâr ederdi. (Hadîs-i Şerif—Müslim)"
Telif Hakkı © 2024 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.