Riyazus-Salihin
129) Meclis Âdâbı (Meclis Ve Mecliste Oturma Âdâbı)
- Ayrıntılar
- Kategori: Riyazus- Salihin
- Gösterim: 4985
129) Meclis Âdâbı (Meclis Ve Mecliste Oturma Âdâbı)
Bu bölümdeki on üç hadis-i şeriften; bir toplulukta bir kimseyi kaldırıp onun yerine oturulmaması gerektiğini, sıkışıp araya alınması gerektiğini, oturduğu yerden kalkıp tekrar dönüp gelenin oraya herkesten daha fazla hak sahibi olduğunu, bir mecliste nerede boşluk varsa oraya oturulması gerektiğini, Cuma günü mescide erken gidenin fazla sevap kazanacağını, iki kişi arasına oturmanın caiz olmadığını, halka teşkil edilerek oturulan bir yerde ortaya oturmanın lanetlendiğini, meclislerin en hayırlısının en geniş olanı olduğunu, faydasız işler ve sözlerle bir oturum bitirilirse sonunda nasıl dua edilmesi gerektiğini ve yine değişik bir duayı, Allah’ı hatırlamadan bitirilen toplantılarının eşek leşinden kalkmış gibi olacağını, pişmanlık olacağını ve Allah’a karşı eksik bir iş yapılmış olacağını öğreneceğiz. [1]
826. İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sizden biriniz bir kimseyi oturduğu yerden kaldırıp sonra onun yerine kendisi oturmasın. Fakat açılarak halkayı genişletiniz.”
İbni Ömer, bir kimse kendisi için oturduğu yerden kalktığında onun yerine oturmazdı.[2]
827. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sizden biriniz oturduğu yerden kalkar, sonra tekrar dönüp gelirse oraya oturmaya herkesten fazla hak sahibidir.”[3]
828. Câbir İbni Semüre radıyallahu anhümâ şöyle demiştir:
Biz Nebiyy–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna vardığımız zaman, her birimiz nerede yer bulursa oraya otururdu.[4]
829. Ebû Abdullah Selmân el–Fârisî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kimse cuma günü gusül abdesti alır, elinden geldiği kadar temizlenir, ya kendi özel kokusundan veya evinde bulunan güzel kokudan sürünür ve evinden çıkar, iki kişinin arasına girmez, sonra üzerine farz olan namazı kılar, imam hutbe okurken susup onu dinlerse, o cuma ile öteki cuma arasındaki günahları bağışlanır.”[5]
830. Amr İbni Şuayb, babası vasıtasıyla dedesi Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anh’den rivayet ettiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Kendileri müsaade etmedikçe, iki kişinin arasına oturmak bir kimseye helâl olmaz” buyurdu.[6]
Ebû Dâvûd’un bir rivayetinde şöyledir:
“İzinleri olmadıkça iki kişinin arasına oturulmaz.”[7]
831. Huzeyfe İbni Yemân radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem halka teşkil eden bir topluluğun ortasına oturan kimseye lânet etmiştir.[8]
Tirmizî’nin Ebû Miclez’den rivayetine göre, bir adam gelip halkanın ortasına oturmuştu. Bunun üzerine Huzeyfe:
Halkanın ortasına oturan kimse, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in lisanıyla veya Allah tarafından Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in lisanıyla lânetlenmiştir, dedi.[9]
832. Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i:
“Meclislerin en hayırlısı en geniş olanıdır” buyururken işittim.[10]
* Rahat edilmesi ve hoşlanılmayacak hareketlere sebep olmadığı için geniş yerler tercih edilmelidir. [11]
833. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kim bir mecliste oturur ve orada bir sürü faydasız ve mânasız sözlerle vakit öldürür de, o meclisten kalkmadan önce, Sübhâneke Allahümme ve bihamdike eşhedü en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyke: Allahım! Seni her türlü noksan sıfatlardan tenzih ve hamdinle tesbih ederim. Senden başka bir ilâh olmadığını kesinlikle belirtirim. Senden bağışlanmamı diler ve sana tövbe ederim, derse, o mecliste yapmış olduğu hataları bağışlanır.”[12]
834. Ebû Berze radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem meclisten kalkmak istediğinde, son söz olarak şöyle dua ederlerdi:
“Sübhâneke Allahümme ve bihamdike eşhedü en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyke”: “ Allahım! Seni her türlü noksan sıfatlardan tenzih ve hamdinle tesbih ederim. Senden başka bir ilâh olmadığını kesinlikle belirtirim. Senden bağışlanmamı diler ve sana tövbe ederim.” Bunun üzerine bir adam:
– Ey Allah’ın Resûlü! Şüphesiz ki sen, daha önce söylemediğin bir söz söylüyorsun! dedi. Resûl–i Ekrem:
“Bu söylediğim sözler, mecliste işlenen hata ve kusurlara keffârettir” buyurdu.[13]
835. İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şu duaları yapmadan önce bir meclisten kalktığı pek az olurdu:
“Allahım! Bize, günahla aramıza engel olacak kadar korkundan hisse ver. Bizi, cennetine ulaştıracak kadar tâatini nasib eyle. Dünya musîbetlerini hafifletecek güçlü iman ver. Allahım! Bizi yaşattığın müddetçe kulaklarımız, gözlerimiz ve kuvvetimizden faydalandır; ölümümüze kadar da onları devamlı kıl. Bize zulmedenlerden öcümüzü sen al. Bize düşmanlık edenlere karşı bize yardım et. Bizi dinimizde musîbete uğratma. Dünyayı en büyük düşüncemiz ve gayemiz, ilmimizin sonu kılma. Bize acımayanları üzerimize musallat etme.”[14]
* İnsanlar sabah erkenden işlerine güçlerine başlayıp akşama kadar dünyalık peşinde koşarlar. Akşamları bir araya geldiklerinde ise yine dünyalık, yine mal, mülk, servet, dünya istikballerini konuşarak zamanlarını geçirirler. Gündüz dünyalığa koşan insanlar geceleyin bari Allah’ın dinini öğrenmek üzere sohbetler edip ayet ve hadisleri öğrenmeye çalışsalar ve dünya-ahiret dengeli gitse ne iyi olur. Bu konuda 485 nolu hadisle birlikte 55. bölümün tüm hadislerini ve ayetlerini bir daha okumak çok iyi olur. [15]
836. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Herhangi bir topluluk oturdukları meclisten Allah’ı zikretmeden kalkarlarsa, merkep leşi yanından kalkmış gibi olurlar. O meclis de onlar için bir pişmanlık olur.”[16]
837. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir cemaat oturduğu mecliste Allah’ı anmaz ve peygamberlerine salât ve selâm getirmezlerse, bu meclis onlar için bir nedâmet olur. Allah dilerse onlara azâb eder, dilerse mağfiret eder.”[17]
838. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kimse bir mecliste oturur da orada Allah Teâlâ’nın ismini anmazsa, Allah’a karşı eksik bir iş yapmış, bir günah işlemiş olur. Bir kimse yatağa yatar da orada Allah Teâlâ’yı zikretmezse, yine eksik bir iş yapmış, bir günah işlemiş olur.”[18]
* Müslüman yahudiler gibi sadece dünyayı tercih edip ahireti ihmal ederek Allah’ın gazabını kazanan insanlar gibi olmamalı. Din ile dünyayı birlikte götürüp her iki tarafı da ihmal etmemelidir. Allah rızası için hiçbir şey konuşulmadan onun ismi, kitabı, peygamberi ve sünneti anılmadan kalkılan toplantılar sanki merkep leşinin başından dağılan yırtıcı, vahşi ve pis tabiatlı hayvanlar gibi kabul edilirler. Çünkü zamanları iftira, gıybet, dedikodu ve cenneti kazandırmayacak işler ile geçmiş demektir. [19]
[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 258.
[2] Buhârî, Cum’a 20, İsti’zân 31; Müslim, Selâm 28–29. Ayrıca bk. Tirmizî, Edeb 9.
[3] Müslim, Selâm 31.
[4] Ebû Dâvûd, Edeb 14; Tirmizî, İsti‘zân 29.
[5] Buhari, Cuma 6.
1155’de tekrar gelecektir.
[6] Ebû Dâvûd, Edeb 21; Tirmizî, Edeb 11.