Nurul İzah
Abdest
- Ayrıntılar
- Kategori: Nurul İzah
- Gösterim: 13261
[1][1]Abdestin rükünleri (farzları) dörttür:
Birincisi; yüzün, alnın en üst tarafından başlamak üzere çene altına kadar olan kısmıyla, iki kulak yumuşakları arasında kalan kısmını yıkamak.
İkincisi; dirsekler de dahil olmak üzere, elleri yıkamak. Üçüncüsü; ayağı, topuklarla beraber yıkamak. Dördüncüsü; başın dörtte birini meshetmek.
Ancak abdestli olarak yapılması uygun olan birtakım şeyler[2][2] f-apılmak istendiğinde abdest alınır; budur abdestin sebebi ve dünya ile ilgili değerlendirmesi. Ahiretle ilgili yönü ise sevaba kavuşmaktır.[3][3]
Abdestin Farz Olmasının Şartları
Abdestin farz olması için akıllı olmak, bulûğ çağına gelmek, müslüman olmak, abdeste yetecek kadar suyu kullanabilecek durumda bulunmak, abdestsiz olmak, hayızlı ve lohusa olmamak ve bir de vaktin dar olmaması gerekir. |
|
Abdestin doğru olabilmesi için temiz suyun, cildin her yerine temas etmesi, hayızlı ve lohusa olunmaması, abdesti bozan şeylerden uzak bulunulması ve bir de mum ve yağ gibi suyun vücuda sirayetini Önleyici şeylerin giderilmesi şarttır.
Sık sakalın[4][4] (sadece) dışım yıkamak farz olup konuyla ilgili ılarak verilen en doğru fetva da budur. Sakalın seyrek olması hainde ise, suyun cilde kadar sirayet ettirilmesi şarttır.
Yüzün çevresinden aşağıya doğru sarkan saçlar ile dudağın kapatıldığında içeride kalan kısmının yıkanması farz değildir. Birbirine yapışmış parmak aralarının, uzayarak parmağı kapatmış olan tırnakların altının ve tırnak altlarındaki su geçirmeyen hamur gibi şeylerin (giderilerek) yıkanması farzdır. Tırnak içinde (vb. yerlerde)ki kirler, pire ve benzeri şeylerin pislikleri suyun sirayetine mâni değildir. Dar olan yüzüğü (ileri geri) oynatmak gerekir. Ayak yarıklarını yıkamak zarar veriyorsa, suyu yarığa konulan ilacın üzerinden geçirmek yeterlidir. Saç veya sakalı tıraş ettikten sonra o mahalli yeniden yıkamak ya da meshetmek gerekmez. Tırnak kesilince ve bıyık kısaltılınca da tekrar yıkamak icab etmez.
Abdestin on sekiz sünneti vardır ki bunlar:
(1) Elleri bileklere[5][5] kadar yıkamak,
(2) (elleri yıkamaya/ab-deste) başlarken besmele çekmek,
(3) misvak kullanmak,[6][6] (misvak yoksa, yerine parmağı kullanmak),
(4) bir avuç suyla da olsa ağızı üç kere mazmaza[7][7] etmek;
(5) buruna üç kere su çekmek (istin-şak);[8][8]
(6) oruçlu olmayanların ağıza ve buruna suyu fazla fazla çekmeleri,
(7) bir avuç suyu, sık sakalın arasına alttan yukarı doğru temas ettirmek[9][9]
(8) parmak aralarını (diğer parmaklarla) ovuşturmak;[10][10]
(9) (azaları) üçer kere yıkamak;
(10) başa bir kerede kaplama meshetmek,
(11) başa kullanılan su ile de olsa, kulakları mesbetmek,
(12) (su döktükten sonra azaları) ovmak,[11][11]
(13) azaları (ara vermeden) peşpeşe yıkamak,[12][12]
(14) niyet etmek,[13][13]
(15) Allah
Teâlâ'nın Kitâb-ı Kerîm'inde belirtilen sıra ve tertibe uymak;
(16) (azaları yıkamaya) sağdan[14][14] ve
(17) parmak uçlarından başlamak,
(18) başın ön kısmından başlayarak meshetmek, boynu meshetmek, boğazı değil... Bu son dördünün müstehap olduğu söylenilmektedir.
Abdestin âdabı,[15][15]
(1) yüksekçe bir yere oturmak,
(2) kıbleye dönmek,
(3) başkasından yardım beklememek,
(4) konuşmamak,
(5) niyeti hem kalp, hem de dil ile yapmak,
(6) (Resul Aleyhis-salâtü vesselam ve onun ashabından intikal eden) dualar okumak,
(7) her uzvu yıkarken besmele çekmek;
(8) (kulağı meshederken) küçük parmakları kulak deliklerine sokmak,
(9) bol olan yüzüğü oynatmak,
(10) ağıza ve buruna sağ el ile su vermek,
(11) sol elle sümkürmek,
(12) özürlü olmayanların [16][16]namaz vaktinden önce ab-dest almaları,
(13) abdestten sonra şahadet kelimelerini söylemeleri,
(14) abdestten arta kalan sudan ayağa kalkarak içmek ve:
abdestte niyetin farz olduğu görüşündedirler.
"Allahümmec'alnî mine't-tevvâbîne vec'alnî mine'l-müteta-hhirîn= Allah'ım! Beni, (günahına) tevbe edenlerden ve temizlenenlerden eyle" diye dua olmak üzere on dörttür.
I
Abdcstin Mekruhları[17][17]
Abdest alan kimseye altı şey mekruhtur (ki bunlar):
(1) Suyu israf etmek,
(2) suyu son derece cimri (mesheder gibi) kullanmak,
(3) suyu yüze çarpmak,
(4) konuşmak,
(5) bir özrü yok iken başkasından yardım istemek,
(6) her defasında yeni su alarak meshi üç kez tekrarlamak.
Abdest üç türlüdür:[18][18]
Birincisi: Abdestsiz bir kimsenin, nafile de olsa, namaz [19][19]için, cenaze namazı için, tilâvet secdesi için ve bir tek âyet de olsa Kur'ân'ı tutmak için[20][20] abdest alması farzdır.
İkincisi: Vacip olup Kabe'yi[21][21] tavaf için alınan abdesttir.
Üçüncüsü ise mendubdur ki bu da,
1) uykuya yatarken,
(2) uykudan uyanınca,
(3) devamlı abdestli bulunmak için (alman ab-destler ile)
(4) abdestliyken abdest almak,[22][22]
(5) gıybetten [23][23]sonra,
(6) yalan söyledikten,
(7) insanlar arasım açmak için laf götürüp getirdikten ve
(8) yapılan her türlü hatadan sonra,
(9) (çirkin bir) şiir yazdıktan,
(10) namaz dışında kahkahayla güldükten,
(11) ölü yıkadıktan ve
(12) cenaze taşıdıktan sonra,
(13) her namaz vaktinde,
(14) cünüplükten yıkanmadan önce,
(15) cünüp olan kimsenin herhangi bir şey yemesi içmesi, uyuması ve cima etmesi için, !
(16) Öfkelenince,[24][24]
(17) Kur'ân ve hadis okumak ve hadis rivayeti için,
(18) (şer'î) ilim okumak
(19) ezan, kamet ve
(20) hutbe okumak için,
(21) Peygamber Efendimiz (Aleyhissalâtü vesselâm)'i ziyaret,
(22) Arafat'ta durmak
(23), Safa ve Merve arasında say için,
(24) deve eti yemek için ve -meselâ kadına dokunulması meselesi gibi-
(25) ulemâ arasındaki ihtilaflı mevzulardan sakınmak için abdest almaktır.
Şu on iki şey abdesti bozar:[25][25]
(1) Ön ve arkadan çıkan şeyler,
(2) kan gelmeksizin doğum yapılması;[26][26]
(3) ön ve arkadan çıkan şeylere ilâveten kan [27][27]ve irin,
(4) ağız doluşunca
(5 )yemek, su, kan pıhtısı veya safra kusmuğu gibi
N. tzah, Forma; [28][28]
pis (kabul edilen) mayiler kusmak, [öyle ki kusmuk ağızda güçlükr le tutulacak halde olmalıdır. Öte yandan aynı sebebe dayalı müte} ferrik kusmukların toplamı da bu çerçevede değerlendirilir],
(5) tükrükten fazla veya tükrüğe eşit kan gelmesi;
(6) uyku sebebiyle makatın yerdeki istikrarını kaybetmesi,
(7) yere düşmese dahî uyuklayan kimsenin makatının uyanmadan önce yerden yükselmesi,
(8) bayılma,
(9) delirme ve
(10) sarhoşluk halleri;
(11) nar mazdan çıkmak maksadıyla da olsa, ergin bir kimsenin uyanıkken rükûlu ve secdeli bir namazda kahkahayla gülmesi;
(12) erkek teL nasül uzvunun sertleşmiş bir haldeyken engelsiz (ve çıplak) olarak kadının tenasül uzvuna temas etmesi.
Şu on şey abdesti bozmaz:
(1) Çıktığı yerden dışarı akmayan kan;
(2) (vücuttan) kan ak-maksızm, (cilt sathında beliren ve kendisine) "rüşte" de denilen ırk-ı Medenî gibi (çıban ve) et parçasının düşüp ayrılması;
(3) yaradan, kulak ve burundan kurtçuk çıkması;
(4) erkek tenasül uzvuna dokunmak[29][29] ya da kadına dokunmak;
(5) ağzı doldurmayacak şekilde kusmak,
(6) çok da olsa balgam çıkarmak;
(7) uyuklayan kimsenin, makatı bulunduğu yerden ayrılmadan, sağa sola meyletmesi;[30][30]
(8) bir mekânda istikrarlı bir halde, bir şeye dayanarak dahi olsa, (hatta dayanılan şey çekildiğinde düşecek tarzda bile olsa) uyumak,[31][31]
(9,10) namaz kılan kimsenin, isterse rükû ya da secde halinde bulunsun, sünnete uygun tarzda uyuması.
Başarıya ulaştıran Allah'tır,
Geçmiş Konularla İlgili Sorular
Lügat ve fıkıh ulemasının ıstılahı açısından abdest nedir? Abdestin meşrûiyye-tinin hikmetiyle ilgili neler biliyorsunuz?
Abdestin rükünleri nelerdir ve bunların birer farz olduğuna dair delil nedir?
Niçin başın dörtte birini meshetmek farzdır? Bu hususta delil nedir?
Yüzün enine ve uzununa sınırları nedir? Kulaklar yüzden kabul edilir mi?
Dirsekler ellere, topuklar ayaklara dahil midir?
Abdestin dünyevî ve uhrevî hükmü nedir? Abdestin vücûbunun ve sıhhatinin şartları nelerdir?
Sık sakal nedir ve abdestte sık ve seyrek sakalla ilgili yapılması gereken şeyler nelerdir?
Abdestte suyun ulaşması nereye ve ne zaman şart değildir?
Absdestte yapılması sünnet olan şeyler nelerdir? Bilek nedir? Yüzü yıkamadan evvel elleri bileklere kadar yıkamanın sünnet olduğuna delil nedir? Bu hüküm sadece (yatak ve) uykudan kalkanlara mı mahsustur?
Misvak nedir? Abdest alan bir kimsenin misvak kullanmasına dair hükümler ve bununla ilgili delil nedir?
Abdestte el ve ayak parmaklarının aralarını oğmak (hilallamak)la ilgili hüküm nedir; el parmaklarının arası nasıl, ayak parmaklarının arası nasıl hilali an ir?
Oğmak nedir, bunun abdestteki hükmü nedir? (Abdestte) peşpeşe yıkama nedir?
Lügat ve ıstılah yönünden niyet nedir? Bunun abdestle ilgili hükmü nedir?
Sağdan başlamakla kasdedilen şey nedir?
Edeb, lügat ve ıstılah yönünden nedir? Edebin başka istılahî bir manasını biliyor musunuz, biliyorsanız bu nedir? Abdestin âdabını söyleyiniz.
Mekruh nedir ve mekruh şer'an kaç kısma ayrılır? Tahrîmen mekruh ile tenzîhen mekruh arasındaki fark nedir?
Abdestte mekruh olan şeyler nelerdir?
Abdest kaç kısma ayrılır? Bu kısımların meydana gelmesinin sebepleri nelerdir?
Mekruh ve haram olan abdest var mı? Varsa hangi hallerde?
Bir şeyin abdesti bozmast ne demektir?
Abdesti bozan şeyler nelerdir?
Akan kanın abdesîi bozacağına delil nedir? Ağız dolusu kusmanın abdesti bozacağına delil nedir?
Ağzın kusmukta dolmasının ölçüsü nedir? Yemek kusmakla balgam kusmak aynı mı kabul edilir? Eğer bunlar arasında fark varsa tafsilatıyla açıklayınız.
Ayrı ayrı olan kusmuklar birleştirilir mi, bu ne demektir?
Bununla ilgili yapılması gereken şey nedir? Birbirinden ayrı (kusmukların toplanması için herhangi bir şart var mı, varsa nedir?
Abdesti bozan şeyler nelerdir?
Abdest kaç kısma ayrılır? Bu kısımların meydana gelmesinin sebepleri nelerdir?
Abdesti bozmayan şeyler nelerdir?
[1][1] Abdestin Arapçası vuzû olup güzellik ve temizlik manasınadır. Fakihlerin ıstılahında ise abdest, yüzü, elleri, ayakları yıkamak ve başa meshetmekten ibarettir. Bu uzuvlar, yıkanınca temizlenmelerinin yanı sıra, üzerlerindeki toz toprak gibi şeyler ile insanların üzerine konan sinek ve benzeri şeyler vasıtasıyla taşınan hastalık mikropları da giderilmiş olur.
Abdestin farz oluşunda, yukarıda dile getirdiğimiz birtakım şeylere maruz kalan uzuvların yıkanmasının emredilmesinde, tavsifi mümkün olmayan nice hikmetler vardır. Bir defa insana son derece zararlı olan mikroplar bu uzuvların yıkanmasıyla giderileceği gibi, insanın üzerindeki uyuşukluk gider, yerine canlılık gelir. Abdesti olmayanlara, her namaz kılmak isteyişlerinde abdest almalarının emredilişi düşünüldüğünde, bu ibadetin farz oluşunun hikmet ve esrarı çok daha iyi anlaşılır.
Üç azanın yıkanması ve başa meshedilmesi, "Ey iman edenler, namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi ve başlarınızı meshedip topuklarınıza kadar ayaklarınızı yıkayın" mealindeki âyet-i celîle ile sabittir. Başın dörtte birine meshedihnesini ise, Rasûlullah (Aleykissalâtü vesselâm)'m "Abdest alıp nâsiyesini (başının ön kısmını) meshetmesinden dolayıdır. Evet, bu kısım, başın dörtte birini oluşturuyor. Çünkü baş, dört bölümden oluşmaktadır ki, bunlardan ikisi başın önden orta kısmına kadar olan nâsiye bölümü ile buradan itibaren başın enseye kadar olan kısmı ve ikisi de başın sağ ve sol yanlarıdır.
[2][2] Meselâ, abdestsiz namaz kılmak, Kâ'be'yi tavaf etmek, Mushaf ı taşımak haramdır.
[3][3] Eğer ibâdet niyetiyle bu üç aza yıkanır ve başa meshedilirse bu böyledir. Serinlemek veya temizlik niyetiyle yapılırsa sevaba nail olunmaz. Niyet ederek abdest almak ibâdettir, ibâdetin ise her türlüsüne âhirette sevap vardır.
[4][4] Yüzün derisi görülmeyecek şekilde sakalın sık olması. Sık olan sakal, cilt gibi kabul edildiği için sadece dışını yıkamak farzdır. Bazıları, böyle sık olan sakalın dörtte birinin yıkanması veya meshedilmesi yeterlidir, bazıları üçte birinin yıkanması ya da meshedilmesi yeterlidir, diğer bir kısmı ise; sık sakal da tıpkı seyrek sakal gibidir, demişlerse de musannifin dediği en doğru olanıdır.
[5][5] Bilek, elle kol arasında kalan kısım. Elleri yıkamanın sünnet oluşu, "Sislerden biri uykudan uyanınca elini yıkamadan (su) kabına sokmasın, çünkü (sokan kişi) elinin gece nerelere temas ettiğini bilmez" mealindeki hadis-i şerifle sabittir. Elleri yıkamak, sadece uykudan uyananlar için sünnet olmayıp, abdest almak isteyen herkese sünnettir. Hadis-i şerifte uykudan uyanma şartı, bir âdeti dile getiriyor ki, o da insanın sabah namazının ab-destini uykudan uyanınca alması meselesidir.
[6][6] Misvak, "Erak" denilen ağacın dallarından elde edilen ve dişleri fırçalamak için kullanılan bir dal parçasıdır. Bunu kullanmanın sünnet oluşu Efendimiz (Aleyhissalâtü vesselâm)'in, "Ümmetime zor gelmeyeceğini bilseydim her namazda misvak kullanmalarını emrederdim" hadîs-i şerifiyle sabittir.
[7][7] Mazmaza: Çalkalamak suretiyle ağzın her bölgesine suyun temasını sağlamaktır.
[8][8] îstinşak: Su ve su yerine geçen şeyleri burun yumuşağına varacak şekilde çekmektir.
[9][9] Rasûlullah (Aleyhissalâtü vesselam), abdest alırken avucuna su alarak, alttan itibaren sakalının aralarına sürmüş ve: "Bunu bana Rabbim Teâlâ emretti" demiştir.
[10][10] Parmaklar, birbiri arasına geçirilerek ovuşturulur. Ayak parmakları ise, sol elin küçük parmağı, sağ ayağın küçük parmağından başlayıp sol ayağın küçük parmağına kadar bütün ayak parmaklarının aralarına sokularak ovuşturulur (hilallanır).
[11][11] Ovmak, suyu döktükten sonra elin azalar üzerine temasla gezdirilmesidir. Mâliki ve Evzâî, abdest ve gusülde ovmanın farz olduğu görüşündedirler. Diğerleri bu görüşe katılmıyorlar.
[12][12] Azaları öyle yıkamalı ki, son âza yıkandığında ilk yıkanılan âza kurumamış olmalıdır.
[13][13] Niyet; kalben bir işi yapmaya azmetmek, yönelmektir, tmam Mâlik ve Şafiî,
[14][14] Sol elden Önce sağ eli, sol ayaktan önce sağ ayağı yıkamalıdır. '
[15][15] Âdâb, "edeb"in çoğulu olup bu da birşeyi yerli yerine koymak demektir. Hanefî fıkıh âlimlerine göre ise edeb; Peygamber (Aleyhissalâtü vesselâmyin devamlı değil de, bir veya iki kere yaptığı fiil ve davranışlardır. Aynı zamanda bu davranışlar nafile, müstehab, mendub ve tatavvu diye de adlandırılır.
[16][16] Meselâ abdestini tutamamak gibi bir özrü olursa, bu gibilerin her namaz vaktinde abdest almaları şarttır. Bize göre böylelerinin abdesti, vaktin bitiminde bozulur. Ancak, namaz vakti girmeden -meselâ öğle vaktinin sonlarına doğru ikindi namazı için- abdest alan özürlünün abdesti, öğle vaktinin sona ermesiyle bozulmaz, fakat vakit girmeden evvel özürlünün abdest almasının bir yararı yoktur.
[17][17] Mekruh kelimesi mahbûbun zıddıdır. Sevilmeyen, hoş karşılanmayan demektir. Istılah olarak ise mekruh, tahrîmî ve tenzîhî olmak üzere iki türlüdür: Tahrîmî mekruh; vacibin sübûtuna yarayan delil ile sabit olup terki vaciptir. Bu nevi deliller şüpheli olup zanna dayanır. Tenzîhî mekruh ise; terkedilmesi yapılmasından daha iyi olan, terkedilmesine işaret eden delil kesin olmadığından, yapılması helâla en yakın olan bir davranıştır.
[18][18] Abdestin bundan başka birisi mekruh, diğeri haram olmak üzere iki çeşidi daha vardır.
Mekruh olanı, abdest üzerine abdest almaktır. Abdestli iken yeniden abdest almanın mekruh olabilmesi için ikinci abdestin, birinci abdestin alındığı yerde alınması gerekir, şartlardan birisi bu. İkinci şart da alınan birinci abdestle ancak abdestli olarak yapılabilen ibadetlerden herhangi birini yapmamış olmalıdır. Eğer ikinci abdest, birinci abdestin alındığı yerde alınmaz veya birinci abdestle herhangi bir namaz kılınır ya da tilâvet secdesi yapılırsa, bu abdestin üzerine yeniden abdest almak mekruh olmaz.
Haram olanı ise bir kabileye ait olan yahut içme suyu ve benzeri şeyler için ayrılmış bulunan sudan abdest almaktır.
[19][19] Namaz için abdestin farz oluşuna, bu abdest bahsinin girişinde belirttiğimiz âyet-i celileye ilâveten Peygamber (Aleyhissalâtü vesselam)'m,
«Allah. Teâlâ, sizlerden hiç kimsenin abdestsiz kıldığı namazı kabul etmez, meğer ki abdest almış olsun» mealindeki hadîs-i şerifi de delildir. Namaz kelimesi hem farz, hem de nafile namazı ifâde eder. Rükû ve secde bulunmasa dahi cenaze namazı da bir namazdır.
[20][20] Çünkü Allah Teâlâ: "Ona temiz olandan başkası dokunmasın" (Vakıa, 79) buyuruyor.
[21][21] Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur;
«Kabe'yi tavaf etmek tıpkı namaz gibidir, ne var ki tavaf sırasında konuşabilirsiniz. Tavaf esnasında konuştuğunuz takdirde hayırlı (ve faydalı) şeyler söyleyiniz»
Aslında tavaf, namaza her bakımdan benzemez. Meselâ tavaf esnasında bilerek de olsa konuşmak, tavafi bozmadığı halde namazı bozar. Hac bahsinde bu konuda bilgi verilecektir.
[22][22] Adest üzerine abdest almanın ne zaman mendup, ne zaman mekruh olduğu hakkında daha önce bilgi
verilmişti.
[23][23] Gıybet: Gerek arkalarından ve gerekse yüzlerine karşı insanlara doğru da olsa hoş olmayan şeyler söylemek. Eğer söylenilen şey yalansa, bu takdirde iftira ve bühtan olur.
[24][24] Rasûlullah (Aleyhissalâtü vesselam), bu hususta şöyle buyurmuştur:
«Öfke şeytandandır ve şeytan ateşten yaratılmıştır. Ateş ise ancak sil ile söndürülür. (Binaenaleyh) sizden biriniz öfkelenince abdest alsın.»
[25][25] Abdestin bozulması demek, namaz vs. gibi abdestli olarak yapılmasına izin verilen şeylerin bu bölümde dile getirilen şeylerden biriyle yapılamaz hale gelmesidir.
[26][26] Ebu Hanife, ihtiyaten yıkanmak gerektiğini söylemiştir. Çünkü doğumda az da olsa mutlaka kan gelir... es-Sadru'ş-Şehid de böyle fetva vermiş olup diğerleri dahi bunu doğrulamıştır.
[27][27] Peygamber (Aleyhissalâtü vesselam): «Akan her türlü kan için abdest alınır» buyurmuştur. Kanın akması demek, yıkamayı vücûben gerektirecek kadar kanın çıkış yerinden vücûdun diğer yerlerine yayılması; yahut da yıkanması mendup olacak şekilde kanın meselâ ağız içerisine, burun yumuşağına ve kulak içerisine akması demektir.
[28][28] Peygamber (Aleyhissalâtü vesselâm)'in kustuktan sonra abdest aldığı sabittir. Efendimiz (Aleyhissalâtü vesselam) şöyle buyurmuşlardır:
«Abdest, yedi sebepten dolayı iade edilir: Bunlar da idrarın gelmesi, kanın akması, kusmak, ağız dolusu kusmuk gelmesi, yatarak uyumak, ergin bir kimsenin namazda kahkahayla gülmesi, kan çıkmasu»
[29][29] Bir adam, Rasûlullah (Aleyhissalâtü vesselâm)'a gelerek; 'Ya Rasûlallah' dedi, "Namazda zekerini tutan bir kimse için ne dersiniz?" Efendimiz (Sallaüahu aleyhi vesellem) de adama: "O senin sadece bir parçan değil mi?" yahut: "O sadece sana ait bir et parçası değil mi?" diye karşılık verdi.
Bu hadis-i şerif, bu konuda söylenecek en güzel ve en doğru sözdür. Öte yandan Ömer, Ali, Ibn Mes'ûd, tbn Abbâs (Rıdvanullahi aleyhim ecmaîn) gibi sahabe de zekere dokunmanın abdesti bozmayacağı görüşündedirler.
[30][30] Nitekim ashâb-ı kiram (Aleyhimurndvan) yatsı namazını beklerken (uyku sersemliğiyle) başları (eğilip) düşer, sonra da kalkıp abdest almadan namazlarını kılarlardı
[31][31] Rasûlullah (Aleyhissalâtü vesselam) şöyle buyurmuştur:
"Bir yaranı (yere) koymadan, oturarak, ayakta yahut secde halinde uyuyan kimsenin abdest alması gerekmez,"