Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979

21.Mektup

21.MEKTUP


MEVZUU :


a) Velâyet-i Muhammediye başta olmak üzere, velayet dereceleri. O velayet sahibine salât-ü selâm ve saygılar.

b) Nakşibendî tarikatının medhi, sair tarikatlara nazaran üstünlük nisbeti. Allah-ü Taâlâ, bu yol ehlinin sırlarının kudsiyetini artırsın.

***

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu Hacı Musa'1 - kari'nin oğlu Muhammed Mekkî'ye yazmıştır.

***

Latif mektup, zaif nahif kula ulaştı.

Allah-ü Taâlâ, ecrinizi artırsın; işlerinizi kolay kılsın, özrünüzü kabul buyursun. Zeyğ-ı basardan mütahhar (gözün maddeye kaymasından) yana temiz olan Beşerin Efendisi hürmetine..

Ona ve onun âline salâtların en faziletlisi, selâmların en kemallisi olsun.

***

Ey kardeşlerim,

Bilmiş olunuz; ehlüllah katında:

- Fena.

Olarak anlatılan, ölümden evvelki ölüm gerçekleşmedikçe, mukaddes zata ulaşmak kolay olmaz. Hattâ, havaî enfüsî ilâhlara, (görünmeyen putlara) afakî sayılan batıl mabudlara ibadetten necat dahi mümkün olmaz. Keza, İslâm'ın hakikatına enlemeyeceği gibi; imanın kemale ermesi dahi kolay olmaz. Nerede kaldı ki: Tanı abid kullar zümresine girilsin; evtad zatlar derecesine erilsin.

Durum anlatıldığı gibi olmasına rağmen; bu fena hali, velayet mertebelerine atılan ilk adımdır ve işin başında hâsıl olan bir kemal derecesidir.

Anlatılan mana açısından bakılıp velayetin evveline göre âhiri; ilk derecesine göre de son derecesi kıyas edile..

Bu manada şu şiir ne kadar güzeldir:

Gör gül bahçemi, anla baharımı.. Şu da bir başka şiir:

Bolluğu senenin, bellidir baharından..

***

Velayet makamlarının birbirinden üstün dereceleri vardır. Şundan belli olmuştur ki: Her peygamber basamağında, kendisine has bir velayet makamı vardır.

Velayet derecelerinin en yüksek basamağındaysa.. Resulüllah S.A. efendimizin kademi vardır. Ona ve kardeşlerine salâvatın en tamamı saygıların en uğurlusu..

Bir tecelli-i zatî var ki orada: İsimler, sıfatlar, şüun ve itibarlar için; ne icab yönü ile ne de selb yönü ile itibar vardır. İşte orası: Resulüllah S.A. efendimizin velayetine mahsustur. İtibara ve vücuda bağlı itibar perdelerinin cümlesi, ilim ve ayn olarak açılması ancak, bu makamda tahakkuk eder.

İşte, anlatılan zamandadır ki, vuslat açıktan hâsıl olur; gerçek olarak vecd hali tahakkuk eder; ama bir zan olarak değil..

Resulüllah S.A. efendimize tabi olan kâmil zatlara; bu pek değerli makamdan nasib vardır. Ona salât ve selâm.

Üstte anlatılan mana icabı olarak, Resulüllah S.A. efendimize tabi olmanız gerekir; şayet: Bu büyük velayet makamını elde etmek, bu yüksek dereceyi tekmil için yönelmiş iseniz, size de oradan nasib gelir.

***

Pek çok mefayih katında, üstte anlatılan zatî tecelli, BERKİ sayılır; Allah onlara rahmeti ile muamele eylesin.

- BERKİ.

Demenin manası şudur: Şam büyük Yüce Hazret'e karsı perdeler, şimşek misali az bir zarnan içinde açılır.. Bundan sonra, isimlerin ve sıfatların perdeleri gelir; Yüce Zat'ın nurlarını gizler.

İşbu mana icabıdır ki: Zati olan huzur, şimşek gibi çakıp geçer; ama gaybet-i zatiye (zata bağlı gizlilik veya özde kaybolmak) cidden çok kalır.

Nakşibendiye meşayihi katında bu zatî huzur, daima vardır. Onlara göre: Geçip giden, gaybete tebdil olan huzura itibar yoktur. Allah-ü Taâlâ, onların sırlarının kudsiyetini artırsın.

Anlatılan büyük zatların kemal derecesi; bütün kemal derecelerinin üstündedir; nisbetimiz dahi, bütün nisbetlerin üstündedir. Nitekim, onların ibarelerinde şöyle gelmiştir:

- Bizim nisbetimiz, bütün nisbetlerin üstündedir.

Bu cümlede gecen:

- Nisbet.

Tabirinden murad, daimî zatî huzurdur,

***

Yukarıda anlatılandan daha hayret verici bir durum şudur: Bu büyük zatların tarikatında; nihayet, bidayet içindedir. Bu manada, Resulüllâhın ashab yolunu izlerler.. Allah-ü Taâlâ ona salât ve selâm eylesin. Şöyleki: Resulüllah'ın S.A. ashabı, onunla yaptıkları ilk sohbette, işin sonunda erileceğe hemen ermişlerdir. İşbu mana, sonun ilke ağdırılmış olmasının manasıdır.

Resulüllah S.A. efendimizin velayet makamı; cümle nebilerin ve resullerin makamlarından üstün olduğu gibi, anlatılan büyüklerin velayet makamları, cümle velîlerin makamından üstündür. Allah-ü Taâlâ, onların sırlarının kudsiyetini artırsın.

Nasıl anlatıldığı gibi olmasın ki; bunların velayetleri: Sıddık-ı Ekber'e r.a. dayanmaktadır.

Evet., bu büyük meşayihin bazı fertlerine, bu bağlılıktan bir nisbet ulaşır; ne var ki o: Sıddık-ı Ekber'den gelen bir nasibdir. Allah ondan razı olsun.

Nitekim, anlatılan mananın devamı olarak, şu haberi Ebu Said verdi:

- Hazret-i Sıddık-ı Ekber'in r.a. cübbesi bana ulaştı. Bu cübbenin, adı geçen Ebu Said'e ulaşma haberi, Nefehat sahibi tarafından nakledilmiştir.

**

Bu Tarikat-ı Aliyye-i Nakşibendiye'ye has bazı kemalâtları açıklamaktan maksad: Talipleri bu yola teşviktir. Ne var ki, onun kemalâtını tam manası ile anlatmak bana göre değil.. Mevlevi ?Mevlâna Celâleddin-i Rumî? Mesnevî'de şöyle dedi:

Boşa gider onun şerhi cahillere;

Aşk gizlilik ister, düşmesin dillere..

Onları anlattım ki rağbet edile;

Yitirilip, dalınmaya hüzünlere..

Selâm size ve tüm hidayete tabi olanlara..

 

Günün Sözü

"“Saçı sakalı ağarmış müslümana, haddi tecâvüz etmeyip ahkâmıyla amelden uzaklaşmayan Kur’an hâfızına ve âdil hükümdâra ikrâm (saygı göstermek), Allâhü Teâlâ’ya ta‘zîmden ileri gelir.” (Hadîs-i Şerif—Ebû Dâvûd)"
Telif Hakkı © 2024 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.