Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979

62.Mektup

62. MEKTUP


MEVZUU: Sülûkün( tarikatta yapılması gereken ön işler) öncesi gelen cezbenin esas maksad olmadığı, belki de, sülûk menzillerinin suhuletle kat edilmesine bir vesile olduğunun beyanı.. Asil maksud olan cezbe, sülûkten sonrakidir. Bu münasebetle bazı şeylerin beyanı..

***

NOT : ÎMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu, Mirza Hûsameddin Ahmed'e yazmıştır.

***

Allah'a hamd olsan. Seçtiği kullarına da selâm.. Bilmiş olasın ki, vusul yolu, iki parçadan mürekkeptir: Cezbe ve sülûk.. Bir başka tabirle: Tasfiye ve tezkiye..

Sülûkten önce gelen cezbe, esas maksadlardan değildir. Tezkiyeden önceki tasfiye dahi, esas matluplar arasında sayılmaz.

Asıl maksud olan cezbe ve matlub olan tasfiye ancak sülûkün tamama ermesinden seyrifillahtaki tezkiyenin husulünden sonra olurlar.

Sülûk ve tezkiye için geçen cezbenin ve tasfiyenin faydası, ancak sülûk yollarında bir kolaylık olması içindir. Zira bu iş, sülûksuz olmaz. Matlubun cemali dahi, menziller kat edilmeden tecelli yüzü göstermez.

Birinci cezbe, ikinci için bir suret gibidir. Hakikatta, bu mana hariç; aralarında bir münasebet yoktur.

Bu Silsile-i Aliyye meşayihinin tabirlerinde de geçtiği gibi, nihayetin bidayete derc edilmesinden murad: Nihayet suretinin bidayete dere edilmiş olmasıdır. Yoksa nihayetin hakikati, bidayete sığmaz. Nihayet ile bidayet arasında bir münasebet de yoktur.

Bu bahsin tahkikini; cezbenin, sülûkün ve emsali hallerin incelenmesini yaparken, bir risalede tafsilatı ile yazdım.

***

Hâsılı: Suretten hakikata geçmek, zaruridir. Hakikat yerine suretle yetinmek ayrılıktır.

Allah-ü Taâlâ, gerçek olarak, bize hakikatle taHakkuk etmeyi nasib eylesin. Batıl suretlerden bizleri uzaklaştırsın. Nebiyy-i Muhtar ve onun ebrar âli hürmetine.. Resulûllah efendimiz ve âline galatların ekmeli, tahiyyatın en faziletlisi olsun..

 

X (Twitter) sayfamız!

X (Twitter) adresimizi takip ederek, her türlü ilmi bilgilendirmeden istifade edebilirsiniz.

Günün Sözü

"İstihâre eden, hüsrâna uğramaz. İstişâre eden, pişman olmaz. İktisad eden (tutumlu olan) de, muhtâç duruma düşmez.” (Hadîs-i Şerif—Kuzâ‘î; Taberânî, el-Mu‘cemü’s-Sağîr)"
Telif Hakkı © 2024 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.