Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979
224.Mektup
- Ayrıntılar
- Kategori: Mektubat-ı Rabbani
- Gösterim: 3961
224. MEKTUP
MEVZUU : a) Edeplere riayetin beyanı..
b) Terehhümü def etmek..
c) Tarikat taliminde ihtiyatı emretmek ve sıkıntılara tahammül etmek..
d) Bu mektubun arkasına. Yar Muhammed Kadim'e yazılan bazı naaihatlar ve
tenbihler..
***
NOT : İMAMI RABBANİ Hz. bu mektubu, Muhammed Numan Bedahşiye yazmıştır.
***
Pek Reşid Kardeş Mir Muhammed Nu'man'ın mektubu ulaştı.. O mektubda sıralanır. mukaddimenin mazmunu, açıklanan sekli durumların fehvası anlaşıldı.
İnsanlar sizin Hakkınızda şöyle diyormuş:
— Zamanının en akıllısı..
Aranızdaki münasebet mutlak olan kimselerden gelen bu gibi sözlerin söylenmesinde bir mana yoktur. Onlardan kaçamazsın da.. Aranızda bir kesinti olmasına da gücün yetmez. Bir ayrılma talebi de mümkün değildir. Hem böyle şeylerin olmasına ne gibi bir münasebet var?.
Durum anlatıldığı gibi olmasına rağmen, düşünmeyesin ki: Bu gibi cümlelerden çıkan tozlar bu tarafın gönlüne konar da, bir eziyet verir.. Daha fazlası ile, iş, ayrılmaya kadar varır.. Şundan ki: Sizin iyilikleriniz göz önündedir; zelleleriniz dahi itibardan düşmüştür. Asla hatırınıza bir şüphe girmesin. Bu tarafa kesin olarak bir eziyet husule getirdiğini tasavvur etmeyesin. Zira, hiç bir şekilde eziyet vaki değildir. Beşeriyet icabı meydana gelen sehiv ve unutmak muaheze edilmeye değmez.. Eziyet vehmini gönül sayfasından at; tarikat talimi ile meşgul ol. Büyük küçük taliplere faydalı olmaya bak. İstihare emri, ancak bu işin tekidi içindir; nefyi için değildir.
***
Lain düşman Şeytan, şerri yoldaş edinen nefis: daima bu Fakir'in yanındalar. Bunun için, çok ihtiyatlı davranmak lâzım gelir.. Ta ki: Haller bizim aleyhimize dönmeye.. Ta ki: Aldatıp dalâlete sürüklemek için; çeşitli hile ile kötülükleri, gözlerimize iyilik olarak göstermeye.-Şöyle denmiştir:
— Lain Şeytan, taat ve nasihat suretinde geldiği zaman, onu def etmek çok güçtür.
Durum böyle olunca, bize düşer ki: Daima Sübhan Hakka iltica edip tazarruda bulunalım. İnkisarla, ağlaya ağlaya o Yüce Ha'tan dileyelim ki: O görülen cihetten hizlanımız ve istidracımız murad olunmaya..
İstikâmet yolu şudur: Ebedi saadete delalet..
***
Bilmiş olasın, ki,
Fakirlik ve sıkıntı, bu Taife-i Aliyye'nin güzelliğidir. Bunu tercih etmekte iki cihan'ın efendisine iktida vardır. Ona salât Ve selâm.. Sübhan Hak, kereminin kemali icabı olarak, kullarının rızkına tekeffül etmiştir.
Allah-ü Taâlâ, bizi ve sizi bu gibi tereddütlerden kurtarsın. Bir yerde nüfus nekadar çoğalırsa.. rızıkların gelmesi o kadar çok ve bol olur.
Yüce ve Mukaddes Hakkın razı olduğu şeylere teveccüh edip taallukatın üzüntüsünü onun keremine havale etmelisin.
Kalanı karşılaştığımızda..
***
Buradan gelen bazı arkadaşların haber verdiklerine göre: Teezzi husulü tevehhümü, şu anda dahi Mir'in gönlünde yerleşmiştir. Bunun için, eziyet vehminin kaldırılmasını, mübalağa ve tekidle yazdık.
***
Molla Yar Muhammed Kadim'e vaaz ve nasihat dolu bir mektup yazmıştık. Zahir olan o ki: Onda yazılanlar tabiatına mülayim gelmedi; bunun için cevabını yazmadı.. Hatta bir dua bile yollamadı.. Onun tabiatına mülayim gelmeyince, ben ne yapabilirim ki?.
Eğer bu Hakir'e mensup bir cemaatın galat zanlarını, hatta maddelerini beyan, Hakkı batıldan ayırd etmezsem nasıl borçtan kurtulurum?. Âhirete hangi yüzle giderim?.
Bir şiir:
Söylüyorum sana ulaşması şart olanı; Yorsa da al ondan halis nasihat olanı..
Bilesin ki,
Şeyhlik ve müridlik, halkı Hakka davet etmek ve irşad yolu cidden büyük bir makamdır. Herhalde şu cümleyi duymuş olacaksınız:
— «Kavmi arasında şeyh, ümmeti arasındaki peygamber gibîdir.»
Bir şiir:
Her erkek gelen olur mu merd-i meydan;
Her mülkü olan da olur mu Süleyman?.
Ahvali ve makamları tafsilatı ile bilmek; müşahedelerin ve tecellilerin hakikatini, keşif ve ilhamlardan hâsıl olan manayı, rüya tabirlerinin zuhurunu anlamak.. İşte bütün bunlar anlatılan yüce makamın levazımı arasındadır. Bundan sonra, savrulan ağaç kabuklandır..
***
Bu babda asıl söylenmesi gereken odur ki:
Bu Tarikat-ı Aliyye'nin büyükleri; meşihat makamına ulaşmadan evvel, bazı müridlerine bir nevi icazet verirler. Bunu, bazı yararlı işlerin düşüncesi ile yaparlar. Umumî manada, tarikat talimi yapması için ona cevaz verirler ki; hallere ve vakıalara muttali olsun..
Bu nevi icazette kendisine iktida edilen şeyhe düşer ki; icazeti verdiği müride şu emri vere: İhtiyatlı davrana, galat maddeleri keşfe çalışa, daima noksanına muttali ola, işi tamam olup kemale ermediğini bütünüyle izhar ede..
Eğer şeyh, bu şekilde hakikati açıklamazsa, hain olur. Şeyh açıkladığı halde, mürid kötülük ederse., hizlana düşer.. O bilmez mi ki: Hakkın rızası, şeyhin rızasına, Hakkın dargınlığı dahi, onun dargınlığına bağlıdır. Böyle bir şeyin olması ne büyük bir musibettir. İçine düşülen ne büyük bir belâdır.
Bunlar anlamazlar mı acaba: Bizden ayrılıp gittikleri zaman, iş nereye varır?. Bizden koptukları zaman, kime bağlanacaklar?.
Allah korusun, eğer onun hatırına böyle bir şey geliyorsa, hiç durmadan söyle: Tevbe edip Allah'tan mağfiret dilesin.. Ona tazarru etsin ki: Kendisini böyle büyük bir iptilâya uğratmaya.. Böyle bir tehlikeli belâya düşürmeye..
Allah'a hamd ve şükürler olsun; ihvanın kayıtsız davranmalarına rağmen, bu tarafta gönüle bir toz konmuyor. Hatta onların verdikleri bu ıstıraplar sebebinden bile..
Bunun için temenni şudur: İşlerin akibeti hayra çevrilir inşaallah..
***
Bu anlatılanların dışında kalanları, hal ve vaziyetleri Reşid Kardeş, Mevlâna Muhammed Salih tafsilatı ile anlatacaktır. Şüpheli olan durumlar ondan öğrenilir.
***
Selâm hidayete tabi olanlara.. Mütabaat-ı Mustafa'yı bırakmayanlara... Ona ve âline salâtlarm en tamamı, selâmların en faziletlisi..