Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979

350.Mektup

350. MEKTUP

MEVZUU: LA İLAHE İLLALLAH, kelime-i tayyibesinin faziletleri beyanındadır.

NOT: İmam-ı Rabbani Hz.leri bu mektubu, bu mektubatı derleyen Fakir Hakir Abdülheyy'e yazmıştır.

Rahman Rahim Allah'ın adı ile...

-LA İLAHE İLLALLAH.. (Allah'tan başka ilâh yoktur).

Üstte anlatılan kelime-i tayyibeden daha menfaatli bir şey yoktur. Bilhassa, Rabbim gazabının sükunet bulması sanında.

Bu mübarek cümle ki, cehenneme girme üzerine gazabın sükunet bulmasına bir sebeptir; diğer gazapların sükunet bulmasına evlâ yoldan sebep olur. Zira, onlar bundan daha alttır.

Bu mübarek kelime, nasıl sükunete sebep olmasın ki: Kul bu mübarek kelimenin tekrarı ile, sivayı nefyederek ondan iraz etmektedir; teveccüh kıblesini dahi, Hak Mabud eylemektedir.

Gazabın menşei, kulun çeşitli şeylere teveccühüdür ki, kul onlara müptelâ olmuştur.

Üstte anlatılan mananın bu mecaz aleminde misali şöyledir:

Bir şahıs düşünelim ki, kölesinden eza görüp kırılmıştır; kendisine öfkelenmiştir. Şayet o köle, iyi bir tedbir güderek, sahibinden başkasını bırakıp bütünüyle, sahibine teveccüh eder ise, köle hakkında, sahibinden şefkat ve merhamet zuhura gelmeye başlar. Hem de zaruri olarak. Kendisine gazap da kalkar. Keza eziyet etme de kalkar.

Bu kelime-i tayyibe, ahiret için saklanan, doksan dokuz rahmetin hazine anahtarı olarak görmekteyim.

Bilesin ki,

Küfür zulmetlerini, şirk sıkıntılarını giderme işinde; bu kelime-i tayyibeden daha çok fazla aracı bir şey yoktur.

Bir kimse, bu mübarek kelimenin mazmunu olan manayı tasdik eder de, iman babında bir zerre elde tutarsa, bu hali ile de, küfür âdetlerine ve şirk rezaletlerine müptelâ olsa dahi, ümid ederiz ki, bu mübarek kelimenin şefaati ile azaptan çıkar; ebedi cehennemde kalmaktan kurtulur.

Nitekim Resulullah (sav) Efendimizin şefaati dahi, bu ümmetin sair büyük günahlarının cezalarını def etmek işinde çok faydalı olup dahli pek fazladır.

Üstteki cümlede:

-Bu ümmetin büyük günahları dedim. Şunun için ki:

Büyük günahların irtikâbı, sair ümmetlerde bu ümmetten daha azdır. Hatta, küfür âdetleri, şirk rezaletleri ile imtizaç etmek, aynı şekilde.o ümmetlerde daha azdır. Bu mana icabı olarak, şefaat bu ümmet daha çok muhtaçtır.

Diğer ümmetlerde, bir topluluk, tamamen küfürde ısrarlı idi; bir başka topluluk ise, emirlere imtisal eden halis mü'min idi.

Eğer bu ümmetin şefii bu kelime-i tayyibe olmasaydı; Hatemü'r-rüsül Resulullah (sav) Efendimiz dahi bu ümmetin şefaatçisi olmasaydı, günahların çokluğu bunları helak ederdi. Ona salât, selâm ve tahiyyet olsun.

Günahkâr bir ümmet var ama, bağışlayıcı bir Rabbin yüce varlığı karşısında onların günahları nedir? Bu ümmetin nail olduğu yüce Hakkın o kadar affı ve mağfireti vardır ki, geçmiş ümmetlerin bu kadarına nail oldukları malum değildir. O kadar ki: Doksan dokuz rahmet, bu ümmetin günaha dalanları için ahirete saklanmıştır.

Bir mısra:

Asileridir insanların kereme muhtaç...

***

Sübhan Hak, affı ve mağfireti sever. Af ve mağfiret için, maddeden hiçbir şey yoktur ki, bu ümmetle müsavi ola.

Hiç şüphe edilmeye ki, bu ümmet hayırlı ümmettir. Bu kelime-i tayyibe dahi, onların şefiidir; en faziletli zikir dahi budur. Bunların peygamberleri dahi, şefaatçileridir, nebilerin de efendisi olarak şu hitab-ı ilâhiye nail olmuştur:

"İşte Allah bunların kötülüklerini iyiliğe çevirir. Ve Allah pek bağışlayıcı ve pek merhametlidir."(25/70)

Bir mısra

Ne zorluğu o işte, olunca keremlilerle...

Üstte anlatılan mana, Allah için kolaydır.

Bir ayet-i kerime meali:

"Rabbimiz, günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı bağışla. Ayaklarımıza sebat ver. Kâfirlere karşı bize yardım eyle."(3/147)

Aynı şekilde, bu kelime-i tayyibenin faziletlerini anlatalım, dinle.

Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurdu:

"Bir kimse:

-LA İLAHE İLLALLAH (Allah'tan başka ilâh yoktur) derse, cennete girer." Bu manayı anlamayan kusurlular, taaccüp ettiler; bir kere:

-LA İLAHE İLLALLAH.. (Allah'tan başka ilâh yoktur...) demekle cennete girmek nasıl müyesser olur? manasında..

Bu durum onların bu kelime-i tayyibenin bereketlerine vakıf olamadıklarındandı Amma, şu anda Fakir'e keşfolundu ki, bu kelime-i tayyibeyi bir kere söylemekle, bütün alemin günahları bağışlansa ve cennete girseler yeri vardır.

Ayrıca şu durum da müşahede edildi ki: Eğer bu kelime-i mukaddesenin bereketleri, bütün alem beyninde pay edilse, sonsuzlara kadar bütün aleme yeter, hepsini doyurur.

Bir de mübarek kelimenin:

-MUHAMMEDÜN RESULULLAH (Muhammed Allah'ın Resulüdür..) cümlesi ile birleşirse ne olur? O zaman azameti düşünmeli. Tebliğ, tevhid ile birleşir. Risalet, velayete iktiran eder.

Bu iki cümlenin mecmuu, bütün velayet ve nübüvvet kemalâtına camidir.

Bu iki cümlenin saadetine o kimse hidayet eder ki, velayeti zılâl zulmetlerinden temizlemiş ve nübüvveti daha yüksek derecesine çıkarmıştır.

Allah'ım, bizi bu mübarek cümlenin bereketlerinden mahrum eyleme. Onda bize sebat var. Onun tasd9iki üzerine bizi öldür. Onu tasdik edenlerle bizi dirilt. Onun hürmetine ve onu tebliğ edenler hürmetine bizi cennete idhal eyle. Onlara salât, tahiyyat, selâm ve bereketler.

***

Sonra, nazar ve kadem acze düşer, himmet kanadı kapanır bir yana düşerse, muamele dahi sırf gaybe kalırsa, iş bu yerde artık seyir:

-LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDÜN RESULULLAH (Allah'tan başka ilâh yoktur; Muhammed Allah'ın Resulüdür), kademinden gayrı ile mümkün olmaz. Mesafe kat etmek, ancak bu kelime-i mukaddesinin himayesinde olur.

O yerde seyrini almaya çalışan, bu mukaddes cümleyi bir kere söylese, onunla o, kelime-i mukaddesenin imdadı ve yardımı ile o mesafede bir adım atar ve nefsinden uzaklaşır ve Sübhan Hakka da yakınlık bulur. O mesafenin bir parçası, imkân alemi dairesinin tamamından kat kat ziyadedir, işte, o mübarek cümlenin zikir fakileti bundan anlaşılmıştır. Şöyle ki: Dünyanın ona göre hiçbir miktarı yoktur, varlığı bile duyulmaz. Hiç olmazsa umman denize göre, bir damla hükmü olaydı, ne gezer.

Bu kelime-i tayyibenin azameti, onu okuyanın derecelerine göredir. Onu okuyan derecesi her ne miktar yüksek ve çok ziyade olur ise, bu mübarek kelimenin durumu dahi o miktar ziyade ve evlâ olur. (Yani okuyana zuhurat yönünden)

Bir şiir:

Güzellik artırır yüzü sana;

Nazar artırdıkça ondan yana.

***

Dünyada hiçbir temenni bilinmiyor ki, şu temenniyle denk olsun: İnsan bir köşede oturup bu mübarek cümlenin tekrarı ile haz ve lezzet alıp kala. Amma yapamıyoruz. Bütün temenniler müyesser olmuyor. Gaflet ve halka karışmak gerek.

İki ayet-i kerime meali:

"Rabbimiz, nurumuzu tamamla; bizi bağışla. Sen her şeye kadirsin."(66/8)

Gönderilen peygamberlere selâm.

"İzzet Rabbın, onların isnad ettikleri vasıflardan yücedir, münezzehtir. Ve... Alemlerin Rabbi Allah'a hamd olsun."(37/180)

***

 

X (Twitter) sayfamız!

X (Twitter) adresimizi takip ederek, her türlü ilmi bilgilendirmeden istifade edebilirsiniz.

Günün Sözü

"Kişinin mâlâyânîyi (dînine ve dünyasına faydası olmayan şeyi) terk etmesi, dîninin güzelliğindendir.” (Hadîs-i Şerif—Tirmizî)"
Telif Hakkı © 2024 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.