Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979
352.Mektup
- Ayrıntılar
- Kategori: Mektubat-ı Rabbani
- Gösterim: 3761
352. MEKTUP
MEVZUU: Ashab-ı Yemin, Ashab-ı Şimal ve
Sabikun beyânındadır.
NOT: İmam-ı Rabbani Hz'leri bu mektubu,
Seyyid Abdülbaki Sarankpuri'ye yazmıştır.
Rahman Rahim Allah'ın adı ile.
Allah'a hamd olsun; seçmiş olduğu kullarına
dahi selam.
Bilesin ki, Allahu Teala seni irşad eylesin.
Ashab-ı Şimal, zulmani hicapların ehlidir. Ashab-ı Yemin, nuraniyet
hicaplarının ehlidir. Sabikun ise, o hicaplardan ve bu hicaplardan halâs
bulmuşlardır. Akranlarına nazaran, yarış okunu kazanmışlardır. Asıl olan
'meydana dahi ulaşmışlardır. İki ayaklarından birine şimale (sola) diğerini
dâhi yemine (sağa) basmak sureti ile imkân zılâlinden de, vücup zılâlinden de
yükselmişlerdir. Yüce Mukaddes Zat dışında; ne isim, ne sıfat, ne de itibar
görmüşlerdir.
Ashab-ı şimal, şüfür ve şekavet erbabıdır.
Sabikun ise, asaletten enbiyadır; onlara
salât ve selâm olsun. Tebaiyeten ise, bu devletle müşerref olan herkestir. Yani
tebaiyet devleti ile... Tebaiyet yolu ile bu devlet, peygamberlerin ashabında
daha çoktur. Onlara salât ve selâm. Ashabın gaynnda dahi, bu devlet kıllet ve
nedret yollu tahakkuk etmiştir.
Bu şahıs (imam Rabbani Hz.leri kendisini
kastediyor. Yani, bu devleti bulmakta) dahi, hakikatta ashab zümresine
dahildir. Enbiyanın kemalâtına mülhak bulunmaktadır. Onlara salâtiar ve
selâmlar. Resulullah (sav) Efendimiz onun hakkında söyle buyurmuştur: "Bilinmez,
onların evveli mi, yoksa ahiri mi hayırlıdır?" Her ne kadar Resulullah
(sav) Efendimiz:
"Asırların hayırlısı, benim
asrımdır" buyurmuş ise de, bu
asırlar itibarı ile olup öbürü dahi şahıslar itibarı iledir. En iyi bilen
Sübhan Allah'tır.
Ne var ki, ehli sünnetin icmaı: Hazret-i Ebu
Bekir'in ve Hazret-i Ömer'in daha faziletli oldukları üzerindedir. Allah
onlardan razı olsun. Peygamberlerden sonra, Hazret-i Ebu Bekir'i (ra) geçen
yoktur. Onlara salât ve selâm. Bu ümmetin sabikun olanlarının en ilerisinde,
Hazret-i bu Bekir (ra) vardır. Bu milletin kıdemli olanların en kıdemlisi odur.
Hazret-i Faruk (ra) dahi, onun tevessülü ile, en faziletli olma devletine
ermiştir; onun tasavvufu ile, ahirlerin fevkine yükselmiştir. Bu mana icabı
olarak, Hazret-i Faruk için:
-Hazret-i Sıddık'ın halifesi, demişler ve
hutbede:
-Resulullah'ın (sav) halifesinin halifesi...
diyerek, onun adını okumuşlardır.
Bu muamele meydanının süvarisi, Hazret-i
Sıddık'tır. Hazret-i Faruk dahi, onun redifidir. O ne güzel bir rediftir ki,
süvarinin refakatındadır. En has vasıflarında onun ortağıdır. Allah onlardan
nazı olsun.
Biz yine esas sözümüze dönelim. Deriz ki:
-Sabikun, yeminin ve şimalin hükümlerinden
hariçtirler. Nuraniyet ve zulmaniyet muamelelerinin de üstündedirler. Bunların
kitabı, yeminin ve şimalin kitapları ötesindedir. Bunların hesapları dahi,
ashab-ı yeminin ve asnab-ı şimalin hesaplarının ötesindedir.
Bunların meşguliyetleri ve halleri, kendi
başına ayrı bir mana taşır. Bunların işvesi, sevgisi bir başka manada ayrıdır.
Ashab-ı yemin ve ashab-ı şimal misli olan nasıl bunların kemalâtını idrak
edebilir? Avam mü'minler gibi velayet erbabı dahi, onların sırlarına nasıl nail
olsun?
Kur'an-ı Kerim'deki mukattaat harfleri,
bunlann sırlarının remzidir. Fürkan-ı Kerim'deki müteşabih ayetler, bunların
vusul basamaklarının hazinesidir. Bunların asla vâsıl olmaları, zıldan fariğ
eylemiştir; zılâl erbabını dahi onların has hariminden uzaklaştırmıştır.
Bunlar, yakınlığı bulanlardır. Revh ü reyhan
bunların nasibidir. Faraza-ı ekber, (büyük kıyamet bunları mahzun etmez.
Başkaları gibi, mahşerde kıyamet dehşetleri, bunları yerlerinden oynatmaz.
Allah'ım, bizi, onları sevenlerder eyle.
Zira insan sevdiği ile olacaktır.
Seyyidü'l-mürselin hürmetine. Ona ve âline
salâtlar, selâmlar, tahiyyat ve bereketler.
***