Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979
379.Mektup
- Ayrıntılar
- Kategori: Mektubat-ı Rabbani
- Gösterim: 4732
379. MEKTUP
MEVZUU: Tevbe, vera, takva ve bunlara münasip şeyler beyanındadır.
NOT: İmam-ı Rabbani Hz.leri bu mektubu, Hanı Hanan'a yazmıştır.
***
Rahman Rahim Allah'ın adı ile... Allah'a hamd olsun. Selâm, onun seçmiş olduğu kullarına...
Bu değerli ömrü,
masiyetler, hatalar, kusurlar ve yanlışlar hareketlerle harcadığımızdan; iyi
olur ki, tevbeden, inabeden, vera'dan ve takvadan söz edelim.
Allahu Teala şöyle buyurdu:
"Hepiniz Allah'a
tevme edin ey mü'minler; ta ki korktuğunuzdan emin, umduğunuza da nail olasınız."(24/31)
Aliahu Teala şöyle buyurdu:
"Ey iman edenler,
tam bir sıdk u hulusa malik bir tevbe ile Allah'a dönün. Olur ki Rabbimiz
kötülüklerinizi örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere
sokar."(66/8)
Allahu Teala şöyle buyurdu:
"Günahın açığa
çıkanını da, gizli kalanını da bırakın."(6/120)
Günahlardan tevbe etmek,
her şahsa vaciptir ve farzdır. Beşer nevinden hiç kimsenin bu tevbeden müstağni
kalması tasavvur edilemez. Nasıl böyle bir şey olabilir ki, peygamberler dahi,
tevbeden müstağni kalmamışlardır. Onların Hatimi ve Seyyidi Resulullah (sav)
Efendimiz şöyle buyurdu:
"Kalbime bir
ağırlık gelir; bir gün ve bir gecede Allah'a yetmiş defa istiğfar ederim."
Şayet yapılan masiyetler,
Allahu Teala'nın hakkına taalluk edip kulların hakkına taalluk etmez ise,
meselâ; zina, şarap içmek, çalgı dinlemek, mahremi olmayana bakmak, abdestsiz
olarak Mushaf'a el sürmek, bid'ata inanmak gibi. Bunlardan tevbe edip
istiğfarda bulunmak ve tahassürle itirazda olmak gerek.
Şayet farzlardan biri terk
edilmiş ise, tevbe işinde mutlaka onların eda edilmiş olması gerekir.
Eğer masiyetler, kulların
haklarına taalluk eden zulümlerden ise, o zaman, bunun tevbesinde onların
yerlerine verilip helallik alınması, kendilerine iyilik edilip dua edilmesi
tevbede gereklidir.
Eğer mal sahibi ve
kendisine başvurulacak kimse ölmüş ise, istiğfar ve iyilikle, o mal ölenin
çocuklarına ve varislerine verilmelidir.
Eğer onun varisi bilinmiyor
ise, o zaman, alınan mal ve işlenen cinayet kadar sadaka vermek yerinde olur.
Yani fakirlere ve çaresizlere verilir; amma, o mal sahibinin niyetine... Haksız
yere eziyet edilen kimsenin niyetine...
Hazret-i Ali (ra) şöyle
anlattı:
-Hazret-i bu Bekir'i
dinledim; ki o sözünde doğrudur. Resulullah (sav) Efendimizin şöyle buyurduğunu
anlattı:
"Hangi kul olursa
olsun; günah işledikten sonra kalkar abdest alır ve namaz kıldıktan sonra
Allahu Taala'dan günahlarının bağışlanmasını taleb eder ise, onu bağışlamak
Allah'a hak olur. Çünkü; yüce Allah şöyle buyurdu:
"Kim bir kötülük
eder veya nefsine zulmeder de sonra Allah'tan mağfiret taleb ederse, Allah'ı
bağışlayıcı ve merhametli bulur."(4/110)
Resulullah (sav) Efendimiz,
bir başka hadis-e şerifinde şöyle buyurur:
«Bir kimse, bir günah
işledikten sonra, onu yaptığına pişman olur ise bu pişmanlık onun kefaretidir."
Bir başka hadis-i şerif ise
şöyledir:
"Bir kimse der ki:
-Allah'ım, beni bağışla,
sana tevbemi bildiriyorum.
Sonra tekrar günaha
döner ise, daha sonra aynı şeyi söyler, yine dönerse, taa üçe kadar böyle yapar
ise, dördüncüde yaptığı büyük günahlardan yazılır."
Resulullah (sav) Efendimiz,
bir başka hadis-i şerifinde ise, şöyle buyurdu:
"Erteleyenler helak oldu..." Yani
-Sonra tevbe ederiz, diyenler.
Lokman Hekim, oğluna şu tavsiyede bulundu:
-Ey oğlum, tevbeyi yarına erteleme. Ölüm, ansızın sana gelebilir.
Mücahid şöyle anlattı:
-Bir kimse, sabaha çıktığı ve akşamı ettiği zaman, tevbe etmez ise.o zalimlerdendir.
Abdullah b.Mübarek ise söyle anlattı:
-Haramdan gelen bir fülüsü reddetmek, (yani yerine iade etmek) yüz fülüs sadakasından daha faziletlidir.
Allah ona rahmet eylesin.
Şöyle dendi:
-Bir danik kıymetindeki şeyi yerine iade etmek, yüz defa mebrur hacdan daha kıymetlidir.
Bir ayet-i kerime meali:
"Rabbımız, nefislerimize zulmettik. Bizi bağışlamış ve bize merhamet etmezsen, hüsranda kalanlardan oluruz."(7/23)
Resulullah (sav) efendimiz şöyle buyurdu:
"Allahu Teala şöyle
buyurdu:
-Kulum, sana farz
ettiğimi eda et; insanların en abidi olursun. Sana yasak ettiklerimden sakın;
insanların en veraı olursun. Sana verdiğim rızıkla kanaat et; insanların en
zengini olursun."
Resululluh (sav) Efendimiz
Ebu Hüreyre'ye (ra) şöyle buyurdu:
"Vera sahibi ol;
insanların en abidi olursun."
Hasan-ı Basri (ra) şöyle
dedi:
-Vera'dan yana zerre
ağırlığında bir amel, onun bin misli oruçtan ve namazdan hayırlıdır.
Ebu Hüreyre (ra) şöyle
dedi:
-Yann Allahu Teala ile
olacaklar, vera ve zühd ehli olanlardır.
Allahu Teala, Musa'ya (as)
şöyte vahyetti:
-Bana takarrüb edenler,
vera haline sahip olmak kadar hiçbir şeyle takarrüb edemezler.
Ulema, şöyle dedi:
-Bir kimse, şu on şeyi
kendisine farz görmedikçe; vera hali tamam olmaz. Şunlardır:
1. Dili, gıybet etmekten
korumak.
2. Maskaralıktan çekinmek.
3. Kötü zan beslemekten
sakınmak.
4. Gözü harama bakmaktan
almak, kapamak.
5. Dilin doğru konuşması.
6. Allah'ın nimetini
bilmeli ki; nefse uçup gelmeye.
7. Malını hak yolda
harcamak, batıl yola harcamamak.
8. Nefsine üstünlük ve
büyüklük taleb etmemek.
9. Namazlara devam etmek.
10. Sünnet ve cemaat üzere
istikamet sahibi olmak. Bir ayet-i kerime meali:
"Rabbimiz, nurumuzu
tamamla; bizi bağışla. Sen her şeye kadirsin."(66/8).
***
Ey mükerrem, müşfik ve pek
keremli mahdum, Eğer bütün günahlardan tevbe etmek müyesser olur ise, bütün
haramlardan ve..şüphelilerden yana da takva ve vera dahi hasıl olur ise, o
büyük bir nimet olup en üstün devlettir. Böyle olmadığı takdirde, bazı
günahlardan tevbe edip bazı haramlara karşı vera sahibi olmak dahi büyük bir
ganimettir. İhtimal ki, bu bazılarının bereketleri ve nurları diğer bazılarına
dahi sirayet eder. Sair masiyetlerden dahi tevbe edip vera sahibi olmak
başarısı müyesser olur. Hepsi yapılmasa da, tümden bırakmak doğru olmaz.
***
Allah'ım, bizi razı olduğun
şeyleri işlemekte başarılı kıl; dinin ve taatın üzerine bize sebat ver.
Seyyidü'l-mürselin ve Kaldü'l-gurri'l-muhaccelin hürmetine. Resulullah (sav)
Efendimize ve diğer peygamberlere ve onların her birinin âline salâtların en
faziletlisi, selâmların dahi ekmeli olsun.
***