Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979
404.Mektup
- Ayrıntılar
- Kategori: Mektubat-ı Rabbani
- Gösterim: 3812
404. MEKTUP
MEVZUU: İki yayın birleşimi veya daha da yakın"(53/9) mealine gelen ayet-i kerimedeki sırların beyanıdır.
NOT: İmam-ı Rabbani Hz.leri bu mektubu, Mahdumzade Hace Muhammed Said'e yazmıştır.
*** Allah'a hamd olsun. Onun seçmiş olduğu kullarına selâm.
Şimdi:
"İki yayın birleşimi veya daha yakın"(53/9), mealine gelen ayet-i kerimedeki büyük sırrı dinle.
İnsan-ı kâmil, seyr-i ilellahtan sonra, seyr-i fillahta tahakkuk edip Allah'ın ahlâkı ile de tahalluk ederek icmal yollu bir seyri itmam, esma ve sıfat zuhuru akislerinin dairesini itmam -esma ve sıfat akislerinin zuhur dairesini itmam, seyr-i fillaha bağlıdır- etmedikçe, zıllıyet şaibesi olmadan; kendisinden maşukun zuhur bulmasına lâyık ve müstahak olmaz. Hem de haliyet ve mahalliye! tevehhümü olmadan. O derece ki, maşukun zati sıfatları kendi zatından ayrılmaz. Zatın sıfatlarla, aşıkın aynında zaruri olarak zuhuru başlar; iki yay dahi hasıl olur. Yani sıfat yayı ile zat yayı.
Bu en yüce makam:
"İki yay... (Kâ'be kavseyn...)"(53/9), makamı olup zili şaibesi olmadan, aslın zuhurudur.
Sübhan Allah'ın inayeti ile, sadık aşıkta tam irtibat ve maşukun zatı ile taalluk zuhura geldiği zaman, o derecede ki, isim ve sıfat muradı olmadan... İşte o vakit, yüce Sultan Allah'ın fazlı ile, tamamı ile nazarından isim ve sıfat örtülür. Müşahedesinde ve düşüncesinde, zattan gayrı bir şey kalmaz. Her ne kadar sıfatlar mevcud olsalar dahi, onun müşahedesine gelmezler. İş bu halet içinde:
"Daha da yakın..."(53/9), sırrı zuhura gelir; iki yaydan da bir eser kalmaz.
Anlatılan bu en yüce makamla hübut vaki olduğu zaman; ilk adımı halk alemine basar. Hatta toprak unsuruna oturur. Bu temiz unsur, kudüs aleminden uzaklığına, ondan ayrılmış olmasına rağmen; kudüs alemine her şeyden daha yakındır. Nüzule ve hübuta baktığımız zaman; yakınlık devletini, halk aleminin nasibi olarak buluruz; hatta toprak unsurunun nasibi... Evet, urucu (yükselme) tarafında daireden birinci noktaya mülâhaza ettiğimiz zaman; bu canibe noktaların en yakını olarak ikinci noktayı buluruz. Hübut canibinde mülâhaza ettiğimiz zaman dahi, birinci noktaya noktaların en yakını olarak, son noktayı buluruz ki, birinci noktaya ikbal ve teveccüh etmektedir.
ikbal edenle, iraz eden arasında çok fark vardır.
ikinci noktanın, birinci noktanın zuhuratına meyli vardır. Son nokta ise, zuhuratı arkasında bırakarak, zahir olan zatı istemektedir. Bu nerede, öbürü nerede?
Dua makamında bir ayet-i kerime meali:
"Rabbimiz, zatından bize rahmet ver. İşimizde bizim için muvaffakiyet hazırla."(18/10)
Hüdaya ittiba edenlere selâm...
***