Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979
474.Mektup
- Ayrıntılar
- Kategori: Mektubat-ı Rabbani
- Gösterim: 3683
474. MEKTUP
MEVZUU: Zati ademine binaen, insandan vücudi fenanın gitmesi veya olmaması.
NOT: İmam-ı Rabbani Hz.
bu mektubu, Hazret-i Mahdumzade Hace Muhammed Masum'a yazmıştır.
***
İnsanın hakikati, o nefs-i natıkadır ki; insan fertlerinden her biri için ona:
-Ene... (Ben...) lâfzı ile işaret edilmektedir.
Nefs-i natıkanın hakikati ise, ademdir. Vücudi sıfatların ve vücudun in'ikâsı sebebi ile kendisini müstakillen canlı, bilgin, güçlü tevehhüm etmiştir. Bu kâmil sıfatlardan hayat, ilim ve diğerlerini de kendisinden sanmakta, kendisi ile kaim bilmektedir. Bu tevehhüm ile, kendisini kâmil ve hayır kabul etmiştir. Hem de, yakinen...
Sırf şer olan ademden neş'et eden zati habasetini ve noksanını da unutmuştur.
Şayet Sübhan Allah'ın inayeti yetişir de, onun cehl-i mürekkebinden ve yalanı tasdikten kurtarır ise, bu kemalâtı başka mahalden bilir; kendisinden değil. Keza, onların da kendisi ile kaim olmadığını anlar. Yine bilir ki, kendisinin hakikati ve zatı; sırf şer, katıksız noksan olan ademdir.
Yüce Allah'ın keremi ile anlatılan görüş, kendisinde ağır basar, tamamı ile kemalâtı sahibine teslim eder, bütünüyle kemalâtı ehline bırakır, kendisini dahi hayırlı olmaktan yana bir koku almayan sırf şer bulur ise, işte o zaman kendisinden yana ne isim, ne resim, ne ayn, ne eser kalır.
Çünkü adem, sırf hiçbir şey olmamaktan ibarettir. Mertebelerden hiçbir mertebede onun sübutu yoktur.
Faraza ona mertebelerden bir mertebede onun için bir sübut tahakkuk edecek olsaydı, kemalât bütünüyle ondan alınmazdı. Zira, sübut aynen kemaldir. Hatta kemalâtın anasıdır.
Bu tahkikten lâzım gelir ki, pek tamam ve ekmel olan fenaya, faninin vücud zevaline göre asla bir ihtiyaç kalmaya. Zira, onun için hiç de vücud sabit olmamıştır ki, zevali tasavvur edile... Elbet o, ademe bağlıdır; vücud tevehhümü ile kendisini müsbet görmüştür. Ne zaman ki bu tevehhümü zail olur.
İşte o zaman, sırf ademde tahakkuk ederek hiçbir şey olmamaktan helakte kalır. Artık şühudi zevalle işi kalmadığı gibi vücudi zevale de muhtaç olmaz.
Hakikati, hali en iyi bilen Sübhan Allah'tır.
***