Ruhumuzu arındırmaya geldin, Ey şehr-i Ramazan

ImageRamazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar,sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir. (Bakara/185)

 

Selmânı Farisi tarafından rivâyet edilen bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:Resülullah, Þaban ayının son günü bize bir hitabede bulunarak şöyle buyurdu:

"Ey insanlar! Büyük ve mübarek bir ay sizi gölgelemiş bulunuyor. Öyle bir ay ki, içinde bin aydan daha hayırlı gece bulunmaktadır." Öyle bir ay ki, Allah onun orucunu farz; gecesinde terâvih namazı kılmayı da sünnet saydı. Kim hayırdan bir haslet ile rızâ-i ilâhiye yaklaşacak olursa, diğer aylarda bir farzı edâ etmiş gibi olur. Kim o ayda bir farz edâ ederse, diğer başka bir ayda 70 farz edâ etmiş gibi olur.

Ramazan, ibâdette sabır ve sebat gösterme ayıdır. Sabrın sevâbı ise cennettir. O, ihsan ayıdır. O, öyle bir aydır ki, içinde müminin rızkı artırılır. Kim o ayda bir oruçluya iftar ettirirse, günahları için mağfiret ve ateşten kurtulmasının vesilesi olur. O ziyâfet verdiği kişinin ecrinden hiçbir şey noksanlaşmaksızın, sevâbının bir misli de kendisine verilmiş olur. Eshâbı Kirâm, Kainatın Efendisine sorar:

"Ey Allah'ın Resulü, hepimiz iftar verecek şeyi bulamıyoruz" dediler. Bunun üzerine, Rasülü Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Selem Efendimiz:

"Allah, bu sevâbı bir tek hurma, bir yudum süt veya bir yudum su ile iftar ettirene de ihsan eder. Bu ayın evveli rahmet, ortası mâğfiret, sonu cehennem ateşinden kurtulmadır. Kim bu ayda hizmetçisinden işi hafifletecek olursa, Allah onu affederek ateşten âzâd eder.Bu ayda dört hasleti çoğaltınız. İki haslet ile Rabbinizi hoşnut edersiniz. Bunlar: (Kelime-i şahadet)Allah'tan başka hiçbir ilâh bulunmadığına şâhitlik etmeniz ve bir de (Estağfirullah el Azim) O'ndan mâğfiret dilemenizdir. Diğer iki haslete gelince, ondan hiç biriniz müstağni kalamazsınız. Bunlar Allah'tan cennet istemeniz ve ateşten O'na sığınmanızdır. Kim bir oruçluya su içirirse, Allah da ona benim havuzumdan kana kana içirecektir. Artık o, cennete girinceye kadar asla susamayacaktır." et-Tergîb, II, 94-95

Kim inanarak ve sevabını umarak Allah rızası için teravih namazı kılarsa geçmiş günahları affedilir"(İbni Mace C.1)

Cabir b. Abdullah Resulullahefendimiz (s.a.v)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

"Ümmetime Ramazan ayında beş şey verilmiştir ki bunlar benden önceki hiç bir peygambere verilmemiştir":

1- Ramazan ayının ilk gecesi olunca Allah Teala ümmetime (rahmet nazarıyla) bakar. Allah her kime (rahmet bnazarıyla) bakarsa ona ebedi olarak azab etmez.

2- Akşamladıklarında ağızlarının kokusu Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.

3- Melekler her gün ve gece onlara istiğfar ederler,'Allah'tan bağışlanmalarını dilerler.

4- Allah Teala Cennetine emredip; "Kullarım için hazırlanıp süslen. Onların dünya meşakkatlerinden kurtulup, benim yurduma ve ihsanıma istirahat için gelmeleri yaklaştı" buyurur.

5- Gecenin sonu olunca, Allah hepsini bağışlar. Orada bulunanlardan biri; "O gece Kadir gecesi midir?" deyince: "Hayır, çalışanları görmüyor musun? Onlar çalışıp işlerini bitirince kendilerine ücretleri tam olarak ödenir" buyurdu (et-Tergîb, II, 92).

 

Ramazanı şerif  ayında Kur'an-ı Kerim'i hatmetmek sünnetdir, gücü yetenlerin çokça sadaka vermeleri, hayır ve hasenatta bulunmalarının da sevapdır. Enes (r.a)'dan rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v)'e; "Hangi sadaka daha faziletlidir?" diye sorulunca, "Ramazan ayında verilen sadaka" buyurmuştur (Tirmizi, Zekat, 28).

 

İmamı Rabbani Hazretleri Mektubâtı şerifinde mübarek Ramazanı Şerifle alâkalı olarak bu ayda bulunan feyiz ve esrarı ilâhiden gafil olunmamasına dikkat çekerek şöyle buyurmuşlardır:

"Sene içinde herhangi bir kimseye ne cihetten olursa olsun ulaşan hayır ve berekâtın tamamı, Ramazanı Şerifin sonsuz hadsiz ve hudutsuz olan rahmet denizinden bir damladır. Binaenaleyh bu mübarek ayı maddi ve manevî bakımdan derli toplu olarak geçirmek, senenin tamamında derli toplu olmaya vesiledir. Dağınık ve manevî yönden gaflet içinde geçirmek ise, senenin tamamında dağınıklığa sebeptir.
Ramazanı Şerifte manen dağınık olan kişilerin sene içinde toparlanması çok zordur. Bu mübarek ayı kendisinden razı olarak geçiren kimseye müjdeler olsun! Bu ay kendisine gadap edip hayır ve berekâtından mahrum olan kimseye ise yazıklar olsun!"

Mektubatı Rabbani Mktp.4

İmamı Rabbani Hazretleri Mektubâtı şerifinde;

Bekara sûresinin yüzseksenbeşinci âyetinde meâlen, (Kur’ân-ı kerîm, Ramezân ayında indirildi) buyuruldu. Kadr gecesi bu aydadır. Bu ayın özüdür. Kadr gecesi, çekirdeğin içi gibidir. Ramezân ayı da, kabuğu gibidir. Bunun için, bir kimse, bu ayı saygılı, iyi geçirerek bu ayın iyiliklerine, bereketlerine kavuşursa, bu senesi iyi geçerek, hayrlı ve bereketli olur. Allahü teâlâ, hepimizi bu mubârek ayın iyiliklerine, bereketlerine kavuşdursun. Herbirimize bundan büyük pay versin!

Resûlullah “aleyhissalâtü vesselâmü vettehıyye” buyurdu ki, (Oruclu olan kimse, hurma ile iftâr etsin! Çünki hurma bereketlidir). O Server “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, hurma ile iftâr ederdi. Hurmanın bereketli olması şöyledir ki, onun ağacına (Nahle) denir. Bu ağacın yaradılışında, topluluk ve adâlet vardır. İnsanın yaradılışı da böyledir. Bunun içindir ki, Peygamberimiz “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” Nahle ağacına, Âdem oğullarının halasıdır dedi. (Halanız olan nahleye saygı gösteriniz! Çünki bu ağaç, Âdem aleyhisselâmın çamurundan kalan artıkdan yaratılmışdır) buyurdu. Görülüyor ki, Nahle, Âdem aleyhisselâmın çamurundan yaratılmışdır. Nahleye bereket buyurması, bunda herşeyin bulunduğu için olsa gerekdir. Bunun için, nahlenin meyvesi olan hurma yinince, insanın parçası, dokusu olur.

Böylece hurmada bulunan herşey, insana da aktarılmış olur. Hurmada bulunan sonsuz üstünlükler, bunu yiyende de bulunur. Hurmayı yiyen herkes böyle olur ise de, oruclu kimse, iftâr zemânında, şehvetlerden ve dünyânın geçici zevklerinden temiz olduğu için, hurmadan pekçok istifâde eder. Anlatdığımız fâideleri dahâ tâm ve dahâ olgun olur. O Server “aleyhi minessalevâti efdalühâ ve minettehıyyâti ekmelühâ”, (Mü’minin sahûrunun hurma ile olması ne güzeldir) buyurdu. Bu da belki, hurma insanın dokularına karışınca, insanın hakîkatini temâmladığı içindir. Oruclu iken, böyle şey olmadığı için, bunun karşılığı olarak sahûrda hurma yimenin güzel olduğunu bildirmişdir. Hurma yimek, çeşidli yemekleri yimek gibi fâideli olmakdadır. Hurmanın bu bereketi, kendisinde herşey bulunduğu için, iftâr zemânına kadar insanda kalır. Hurmanın bu fâidesi, ancak islâmiyyete uygun olarak yinildiği, islâmiyyetden kıl ucu kadar ayrılık bulunmadığı zemândır. Tâm fâidesine kavuşmak için, bir ağacın bir meyvesi olarak değil, bildirdiğimiz topluluğunu, bereketini düşünerek yimek lâzımdır. Yalnız bir meyve olarak yinirse, yalnız madde, kalori fâidesi elde edilir. İşin iç yüzü bilinerek yinirse, bereketine kavuşulup, bâtını da besler. Bereketine kavuşmadan yimek kusûr olur. Fârisî beyt tercemesi:

Çalış, lokmayı kıymetlendir önce!
Ondan sonra, hiç korkma yi, doyunca!

İftârı erken, sahûru geç yapmakda da, bu incelik vardır. Vesselâm. (Mektubatı Rabbani Mktp. 162)
 

Bütün müslüman kardeşlerimizin mübarek Ramazan-ı şeriflerini tebrik ederiz, tutacağımız oruçlar rıza-i ilahiye ermeye vesile olsun.

Ey Allah’ım! Recep ve şabanı bize bereketli, mübarek kıl ve bizi ramazana kavuştur. Amin.

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.