Evrende Dünya'mız

9Uzaya gönderilen astronotlar boşlukta yüzen bir küreye benzeyen Dünya'mızın ne kadar güzel göründüğünü anlata anlata bitiremiyorlar. Uzaktan bakıldığı zaman "mavi gezegen"imizin görünümünü üstündeki büyük su kütlelerinin, yani okyanusların belirlediği anlaşılıyor. Kıtalar çoğunlukla bulutların arkasında kalıyor. Yeryüzünü saran atmosfer de zar gibi ince bir kılıfı andırıyor. Onun en alt katmanlarında ise çok çeşitli biçimleri ve benzersizliğiyle yaşam yer alıyor.

Dünya’nın Yörüngesi

Dünya, Güneş çevresinde, hemen hemen daire biçiminde bir yörünge çizerek 365,25 günde dolanır. Onun bu yörünge üstünde kalmasını sağlayan Güneş’in çekim gücüdür. Bu iki uzay cismi arasındaki ortalama uzaklık 149,6 milyon km’dir. Dünya en yakın noktasında Güneş’ten 147 milyon km, en uzak noktasında ise 157 milyon km uzakta döner.

                        

Dünya kendi ekseni çevresindeki dönüşünü 24 saatte tamamlar. Ekseni ile yörünge düzlemi arasında 23,5 derecelik bir açı olduğu için, Dünya’nın Güneş çevresindeki dolanımı sırasında, yeryüzündeki herhangi bir noktanın Güneş’e göre konumu değişir. Bu da, Güneş ışınlarının farklı zamanlarda yeryüzüne farklı biçimde düşmesine neden olur. Eğer Kuzey Kutbu Güneş’e bakıyorsa Güneş Kuzey Yarıküre’ye daha dik ışınlar yollar, o zaman orada yaz olur. Buna karşılık kışın Kuzey Kutbu öteki yöne baktığı için Güneş ışınları Kuzey Yarıküre’ye dik gelmez; bu ışınlar daha geniş bir alana yayıldığı için de yeryüzünü daha az ısıtır. Güney Kutbu, Kuzey Kutbu’nun tam karşısında olduğundan, Güney Yarıküre’de Kuzey Yarıküre’deki durumun tam tersi yaşanır.

 

Gaz ve Tozdan Doğan Dünya

Dünya’mız da Güneş sistemimiz gibi yaklaşık 5 milyar yıl önce oluşmaya başlamıştır. O zamanlar merkezinde Güneş’in bulunduğu bir gaz ve toz bulutu varmış. Bunun büyük bir bölümü Güneş’te, küçük bir bölümü de Güneş çevresinde dönen bir düzlem üstünde toplanmış. Burada önce çok sayıda küçük kütleler oluşmuş; bunlara gezegenimsi de denir. Bu parçalar birbirleriyle çarpışarak zamanla daha büyük kütlelere dönüşmüşler.

Çarpışmaların şiddeti nedeniyle oluşan, özellikle de radyoaktif elementlerin ısınmasıyla açığa çıkan enerji, bu ilkel gezegenlerin aşırı ısınıp erimesine yol açmış. Dünya bugün de ince kabuğunun altında hala bu eriyiği saklıyor. Yüzeye çıkan gazlar da atmosferi oluşturmuş. Yüzeyin yavaş yavaş soğuması kabuğun katılaşmasını sağlamış. Atmosferde bulunan su buharı yağmur olarak bu kabuğun üstüne düşmüş ve ilk okyanuslar ortaya çıkmış. Okyanusların içinde yaklaşık 4 milyar yıl kadar önce ilk yaşam belirtileri görülmeye başlamış. İlk canlıların, bugünkü yaşam için gerekli olan oksijenin biriktirilmesine yardım ettiği sanılıyor.

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.