Meraktan kim ölmüş-2

Image

“Su içene yılan bile dokunmaz”,

 Yılanların çok acımasız oldukları sanılıp hiçbir kurala uymadıklarına fakat su içene ya da içenlere dokunmadıklarına inanılarak geliştirilmiş bir atasözüdür.
 
Suda yaşayan yılanlar dışında kalan tüm yılanlar gerçekten “su içene dokunmazlar”. Suyun içi ya da kenarı yılan için tehlikelidir. Çünkü yapması gereken hareketleri su içinde yapamaz. Su kenarında, suya düşme ya da bir su canlısı tarafından yakalanma tehlikesi vardır.


Yılanın su içene dokunmaması çok akıllıcadır. Su içen canlı ağırlaşır ve kendini savunacak hareketleri tam yapamaz. Yılan bunu bildiğinden avlayacağı canlının kendini ağırlaştıracak suyla yüklenmesini bekler.
 
 
İnsanlar öğrendiklerini çocuklarına yaklaşık yirmi yılda aktarırlar. Buna “kültür” denilmektedir. Kültür sayesinde gelen her yeni kuşağın işi daha kolaylaşır. Oysa, yılanların kendi soylarına kültür aktarma olanakları yoktur.
 
Amabinlerce yıldan bugüne dek soyları sürüp geldiğine göre, geçen her yılla daha da güçleşen yaşam koşullarına uyan kuşaklara eski yılların bilgilerini kısmen de olsa aktarmış olmalıdırlar. Bunu konuşarak, okuyarak değil, göstererek ya da genlere bir biçimde geçirerek yaparlar.
 
Kim bilir ne zaman ve nerede su içen bir insanı avlama hevesine kapılan yılan ölümden güç kurtulmuştur. Bu güçlü dış uyarı genlerde küçük de olsa bir değişikliğe neden olur. İnsanlara dokunulmaması ya da insanlardan kaçılması, canını kurtaran yılanın belleğine işlenir ve sonra yumurtalarda yer alan kromozomlara aktarılır. İki bakterinin yanyana gelerek birbirlerine bilgi aktardıkları bilinmektedir. Yoksa bunların kimi ilaçlara karşı bağışıklık kazanmaları (karşı silah geliştirmeleri) ya da kimi sivrisinek türlerinin bilinen kimyasallardan ölmemeleri nasıl açıklanabilir?
 
Bu nedenle insanın su içtiği yerde yılanın bulunması hemen hemen olanaksızdır. Çünkü yılanlar insanlardan korkarlar. Kaldı ki yılanlar çoğu zaman suya gelen hayvanları avlamazlar. O halde, atasözü, gerçekler karşısında geçersizdir. Ahlaksal bir kural olarak da geçersizdir çünkü ne su içene ne ona dokunmak durumunda olana bir yarar sağlamaz. Olsa olsa suyun kutsallığını öne çıkaran bir atasözü olarak kabul edilebilir.
 
Yılanlar bile su içene dokunmadıkları halde insanlar karşıtlarını öldürmek için su taşıyanı ya da su alıp içeni hiç acımadan öldürmektedirler.
 
Nitekim Çanakkale Þavaşı’nda şehit olan 250 bin askerimizin çoğu su almaya giderken ya da sudan gelirken şehit edilmişlerdir. Çünkü düşman askerleri su getiren karşıtlarının su içerken ya da taşırken silah kullanamayacaklarını görmüş yani insanları savunmasız oldukları durum ve zamanda öldürmüşlerdir..

yerli.net

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.