ibrahim suresi 11. Ayet

1 . 2 . 3 . 4 . 5 . 6 . 7 . 8 . 9 . 10 . 11 . 12 . 13 . 14 . 15 . 16 . 17 . 18 . 19 . 20 . 21 . 22 . 23 . 24 . 25 . 26 . 27 . 28 . 29 . 30 . 31 . 32 . 33 . 34 . 35 . 36 . 37 . 38 . 39 . 40 . 41 . 42 . 43 . 44 . 45 . 46 . 47 . 48 . 49 . 50 . 51 . 52


قَالَتْ لَهُمْ رُسُلُهُمْ إِن نَّحْنُ إِلاَّ بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ وَلَكِنَّ اللّهَ يَمُنُّ عَلَى مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ وَمَا كَانَ لَنَا أَن نَّأْتِيَكُم بِسُلْطَانٍ إِلاَّ بِإِذْنِ اللّهِ وَعلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ

Kâlet lehum rusuluhum in nahnu illâ beşerun mislukum ve lâkinnallâhe yemunnu alâ men yeşâu min ibâdih(ibâdihî), ve mâ kâne lenâ en ne’tiyekum bi sultânin illâ bi iznillâh(iznillâhi), ve alâllâhi fel yetevekkelil mu’minûn(mu’minûne).


kâlet: dedi
lehum: onlara
rusulu-hum: onların resûlleri
in nahnu: biz sadece
illâ: ancak
beşerun: beşer, insan
mislu-kum: sizin gibi
ve lâkinne allâhe: ve fakat Allah
yemunnu: lütufta bulunur, ni'metlendirir
alâ: üzerine
men yeşâu: dilediği kimse
min ibâdi-hi: kullarından
ve mâ kâne: ve olmaz
lenâ: bizim
en ne'tiye-kum: size bizim getirmemiz
bi sultânin: bir delil, bir mucize
illâ: ancak, ...den başka, olmaksızın
bi izni allâhi: Allah'ın izni
ve alâ allâhi: ve Allah'a
fel yetevekkeli: artık tevekkül etsinler
el mu'minûne: mü'minler


Hasan Basri Çantay
Peygamberleri onlara: «Biz de, demişdi, sizin gibi insandan başka (bir şey) değiliz. Fakat Allah, ni'metini kullarından kimi dilerse ona ihsan eder. Allahın izni olmaksızın bizim size (kaahir) bir hüccet getirmemize imkân yokdur. Mü'minler ancak Allaha güvenib dayanmalıdır».

Ömer Nasuhi Bilmen
Peygamberleri onlara dedi ki: «Biz sizin gibi bir beşer olmaktan başka değiliz. Velâkin Allah Teâlâ kullarından dilediği kimseye ihsan eder ve Allah Teâlâ'nın izni olmadıkça bizim size bir hüccet getirmeğe kudretimiz yoktur ve mü'minler artık Allah Teâlâ'ya tevekkül etsinler.»

Elmalılı Hamdi Yazır
Resulleri onlara: evet, dediler: biz, sizin gibi bir beşerden başka bir şey değiliz ve lâkin Allah kullarından dilediğine nı'metini ihsan buyurur ve Allâhın izni olmadıkça size bir sülta ve bürhan getirmek bizim haddimiz değildir, ve hep Allaha tevekkül etmelidir onun için mü'minler

Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Peygamberleri onlara: «Evet biz de ancak sizin gibi bir beşeriz, fakat Allah kullarından dilediğine nimetini lütfeder ve Allah'ın izni olmadıkça size bir mucize ve delil getirmek bizim haddimiz değildir. Ve müminler artık Allah'a dayanıp güvenmelidir.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Peygamberleri onlara dediler ki: «(Evet) biz ancak sizin gibi bir insanız, ama Allah kullarından dilediğine nimetini lütfeder. Ve Allah'ın izni olmadıkça bizim size bir delil getirmemize imkan yoktur. Müminler ancak Allah'a dayansınlar.

Diyanet İşleri (eski)
Peygamberleri onlara şöyle dedi: 'Biz ancak sizin gibi birer insanız ama, Allah, kullarından dilediğine iyilikte bulunur. Allah'ın izni olmadıkça biz size delil getiremeyiz. İnananlar sadece Allah'a güvensin.'

Diyanet İşleri
Peygamberleri, onlara dedi ki: “Biz ancak sizin gibi birer insanız. Fakat Allah, kullarından dilediğine (peygamberlik) nimetini bahşeder. Allah’ın izni olmadıkça, bizim size bir delil getirmemiz haddimize değil. Mü’minler ancak Allah’a tevekkül etsinler.”

Diyanet Vakfi
Peygamberleri onlara dediler ki: «(Evet) biz sizin gibi bir insandan başkası değiliz. Fakat Allah nimetini kullarından dilediğine lütfeder. Allah'ın izni olmadan bizim size bir delil getirmemize imkân yoktur. Müminler ancak Allah'a dayansınlar.»

Celal Yıldırım
Peygamberleri onlara dediler ki: «Doğrusu biz de sizin gibi insandan başkası değiliz, ama Allah, kullarından dilediğine minnet buyurup nîmetini verir. Allah'ın izni olmadıkça size belge ve delil (açık mu'cize) getirmek ne haddimize. Ve artık mü'minler ancak Allah'a güvenip dayansınlar!

Suat Yıldırım
Resulleri onlara: "Evet," dediler. "Biz sizin gibi beşerden başka bir şey değiliz. Fakat Allah peygamberlik nimetini kullarından dilediğine ihsan eder. Allah’ın izni olmadıkça size mûcize göstermemiz mümkün değildir. O halde müminler yalnız Allah’a dayanıp güvenmelidirler."

Ali Fikri Yavuz
Peygamberleri, onlara dediler ki: “- Evet, biz de sizin gibi ancak bir insanız; fakat Allah, Peygamberlik nimetini kullarından dilediği kimseye ihsan eder. Allah’ın izni olmadıkça da (isteğiniz üzere) size bir mûcize getirmemize imkânımız yoktur; ve müminler ancak Allah’a tevekkül etmelidirler.

İbni Kesir
Peygamberleri onlara: Biz de sizin gibi birer insanız, ama Allah kullarından dilediğine ihsanda bulunur. Allah'ın izni olmadıkça biz; size delil getiremeyiz. Mü'minler; Allah'a tevekkül etsinler, demişlerdi.

Abdulbaki Gölpınarlı
Peygamberleri, biz de dediler, sizin gibi insanız, fakat Allah, kullarından dilediğine lûtfeder, ihsânda bulunur ve biz, Allah'ın izni olmadıkça size bir delil ve mûcize gösteremeyiz ve inananlar, artık Allah'a dayanmalı.

Adem Uğur
Peygamberleri onlara dediler ki: "(Evet) biz sizin gibi bir insandan başkası değiliz. Fakat Allah nimetini kullarından dilediğine lütfeder. Allah'ın izni olmadan bizim size bir delil getirmemize imkân yoktur. Müminler ancak Allah'a dayansınlar."

Ali Bulaç
Resulleri onlara dediler ki: "Doğrusu biz, sizin gibi yalnızca bir beşeriz, ancak Allah kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah'ın izni olmaksızın size bir delil getirmemiz bizim için olacak şey değil. Mü'minler, ancak Allah'a tevekkül etmelidirler."

Bekir Sadak
Peygamberleri onlara soyle dedi: «Biz ancak sizin gibi birer insaniz ama, Allah, kullarindan diledigine iyilikte bulunur. Allah'in izni olmadikca biz size delil getiremeyiz. Inananlar sadece Allah'a guvensin.»

Fizilal-il Kuran
Peygamberleri onlara dediler ki, «Evet biz de sizin gibi birer insanız, fakat Allah dilediği kuluna bağışta bulunur. Allah'ın izni olmadıkça biz size mucize gösteremeyiz. Mü'minler sırf Allah'a dayanmalıdır.

Gültekin Onan
Resulleri onlara dediler ki: "Doğrusu biz sizin gibi yalnızca bir beşeriz, ancak Tanrı kullarından dilediğine lütufta bulunur. Tanrı'nın izni olmaksızın size bir delil getirmemiz bizim için olacak şey değil. İnançlılar ancak Tanrı'ya tevekkül etsinler."

Muhammed Esed
Elçileri onlara: "Doğru, biz de sizler gibi sadece ölümlü kimseleriz" diye cevap verdiler, "ama işte Allah nimetini kullarından dilediğine bahşeder. Ayrıca, Allah'ın izni olmadıkça, (görevimiz hakkında) bir delil getirmek bizim harcımız değildir. Bu hususta inananlar yalnızca Allah'a güvenmelidirler.

Şaban Piriş
Peygamberleri onlara dedi ki: -Biz ancak sizin gibi birer insanız ama, Allah, kullarından dilediğine iyilikte bulunur. Allah’ın izni olmadıkça biz size delil getiremeyiz. Müminler sadece Allah’a dayansınlar.

Tefhim-ul Kuran
Peygamberleri onlara dedi ki: «Doğrusu biz, sizin gibi yalnızca bir beşeriz, ancak Allah kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah'ın izni olmaksızın size bir delil getirmemiz bizim için olacak şey değil. Mü'minler, ancak Allah'a tevekkül etmelidirler.»

Ümit Şimşek
Peygamberleri onlara dedi ki: 'Biz de sizin gibi birer beşeriz; fakat Allah dilediği kuluna lütufta bulunur. Allah'ın izni olmadan biz size bir delil getiremeyiz. Mü'min olanlar ancak Allah'a tevekkül etsinler.

Süleyman Ateş
Elçileri onlara dediler ki: "Evet biz de sizin gibi insandan başka bir şey değiliz. Fakat Allâh, kullarından dilediğine lutfeder. Allâh'ın izni olmadan biz size delil getiremeyiz. İnananlar, Allah'a dayansınlar."

Yaşar Nuri Öztürk
Resulleri onlara dediler ki: "Biz de sadece sizin gibi birer insanız, fakat Allah, kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah'ın izni olmadan bizim size bir kanıt getirmemiz haddimize değil. İnananlar yalnız Allah'a dayanıp güvensinler."

Edip Yüksel
Elçileri ise kendilerine şöyle dediler: 'Biz, elbette sizin gibi birer insanız. Ancak, ALLAH, kullarından dilediğini seçerek ona lütufta bulunur. ALLAH'ın izni olmadan size bir yetki belgesi getirmemiz olanaksızdır. İnananlar ALLAH'a güvenmeli.