Düşler Ülkesi

Değişen birşey yok buralarda yine Mecnunlar ve Leyla'lar var, birde Köroğlunu dağa çıkaran zalim Bolu beyleri var, sadece isimlerini değiştirdi özneler..İkna odalarımız var bir Sütçü imamlarımız eksik, birde yüreklerimizdeki heyecan. Toplum mühendisliğinin televizyon cephesinde ekranlardan akıtılan yozlaştırılmış hayatların reklamları sunuluyor kitlelere, anneler evlerinde çarpık ilşkilerle dolu pembe dizileri gözyaşları ile izlerken , çocukları ise karaktersiz pop yıldızlarına benzeme yarışındalar . Babalar ise bağkur ile sigorta arasında bir öğünü çıkarmanın ekonomik hesaplamalarında yitip gidiyor bu ülkede.. Oysa mitleri efsaneleri bağrında barındırmış bir düşler ülkesiydi buralar.. Evet şimdi anlıyorum ... bu uçuk düşler ülkesinde gülyabaniler galip gelmiş ve gözlerimize perde çekmişler . Beyinlerimizle oynayıp bilinçaltımızdaki kahramanları uykuya yatırmışlar şimdi anlıyorum..

Cama vuran yağmur damlalarını sayıyorum şimdi , hüznümü artıran gördüğüm manzaramı yoksa tüm bu sinmişliğin vicdan azabımı bilemiyorum ama gönlümü şiirlerle avutuyorum bu gerçek. Düşler ülkesinde kabusu yaşamanın ağırlığı çöküyor ruhuma. Bazen insan olmanın pişmanlığınıda yaşıyorum ve uçan kuşlara özeniyorum . Kuş olsam diyorum uçsam kanat çırpsam her sabah gıpta ile baktığım ve beklenen kurtarıcıyı beklediğim ufka..Yoksa gülyabaniler bizi birilerini beklemeyemi programladılar kafama takılıyor son zamanlarda, sakın beklenenler, bekleyenler olmasın ..
Gökyüzü yine mavi düşler ülkesinde, ama ruhunu çalmış gülyabaniler. Kahramanlar ölüm uykusundalar . Yaldızlı yalancı silüetler gölgeliyor gerçeği, doğruluk siyaha boyanmış yalan ise pembe ambalajlarda sunuluyor bu ülkede .. olsun yinede gökyüzü masmavi düşler ülkesinde, sahteliklerin ortasından gerçeğin ışığını ve umudunu yansıtıyor ülkeme..Bir gün Köroğlu kendine gelecek , Nene Hatunun ruhu dirilecek, Sütçü İmam gayrete gelecek libaslarımıza ve isimlerimize bürünmüş hainleri tepeleyecek ...

Düşler ülkesinin çalınmış ruhuydu özgürlük ,birde çalınan hayallerimiz vardı. Yaşamlarımıza ambargo konulan ülkede hafızaları silinmiş kahramanlar vardı uyuyan. Arada bir umutlarımız coplanırdı , ikna odalarında beyinlerimize format atılırken babalar oğullarına dik durmak yerine koyun gibi gülyabanilere itaat etmeyi öğütlerlerdi. Onların babalarıda onlara öyle öğütlemişti çünkü..

Düşler ülkesinde insanlar , iş kuyruklarında beklemeyi , senelerce beyinlerini boş şeylerle doldurup üç kuruşa bir kapıya bağlanmayı, yeri geldiğinde gülyabaniler rahat etsinler ve semirsinler diye ''kutsallaştırılmış'' sloganlarla toplu halde ölüme yollanmayı öğrenmişlerdi ama özgürlüğü unutmuşlardı. Gökyüzü yinede umut ışıyordu ülkeme ,oraya elleri yetişmiyordu gülyabanilerin gerçeği örtmeye , ve ben şimdi anladımki düşler ülkesinin çalınmış ruhu ''özgürlük''tü..

Yağmur gözlerimi yordu, şimdi uykunun karanlığına yuvarlanıyorum. Kaf dağından esintiler geliyor üstüme . Gözlerimi kapayacağım şimdi gerçeğe uyanacağım , kaf dağına tırmanıp zümrüdü-anka ile kapışacağım. Onu yenip yuvasından çalınmış özgürlüğümüzü alacağım. Sonra ufukta kurtarıcı bekleyen düşler ülkesi sakinlerine haykıracağım ''Ey bekleyenler!! beklenenler sizsiniz uyanın..!!''


Seyfullah Şamil
ebrarca.com

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.