…Uyan saki, lale devrindeyiz!

lales“…Uyan saki, lale devrindeyiz!”

Okuyor, okurken ağlıyordu:

“Osmanzade’den Hafız Çelebime,

Cümle arz-ı selam, mahabbet ve meveddetten sonra…

Sezâm…

Refik-i dilpesendim…

Ruhum efendim…

Lale! İstanbul’da söylenen en zarif kelimedir…

Nisan ve Mayıs aylarını süsleyen bir  sehl-i mümteni…

Bir yaratılış şahikası, bir güzellik masalıdır.

Lale bir ilham; güzellik uğuldar renklerinde, sevgiler coşar yapraklarında.

Lale bir güzel bahçe, şevk ile yürünür  tarhlarında

Ve şavklar saçılır altı yöne altı yaprağından.

Lale hasbi bir tebessüm, kalbî bir yakınlık…

Lale bir aşkın adı; bir derin hüzün buketi…

Lale ile acı gerçekler mutlu düşlere,

Paslı demirler parlak gümüşlere,

Yavuz bakışlar tatlı gülüşlere döner birden;

Lale ile uğruna can verilecek bir sevgili yaşar içimde.(!)

Lale başıma taç ve ben ona muhtaç.

İstanbul toprağına düşmeyince bir lale renge durmaz yaprağı,

Gülümsemez çiçeği.

Bâkir kâselerinde demlenmiş düşler getirir lale hayatımıza

Ve yaşama sevinci vurur kalplerimizin duvarlarına.

Kapa gözlerini ve dinle saki…

Bir İstanbul lalesinin çığlıklarını duyuyor musun?!..

İstanbul’a çıkmayan bir lale yolu, laleye çıkmayan bir İstanbul kadar kayıptır, yitiktir.

Rüzgârları toplayan hüzünler ağlar yoksa İstanbul bahçelerinde

Ve bir kabir başında yas tutar gibi laleler seher vakitlerinde…

“…Arz-ı ihlâs u meveddet daima

Nûr-ı aynım kardeşim, baki dua…”



İskender Pala

Katre-i Matem

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.