Mehmet Emre Fetvalar
Orucu Bozan-Bozmayan Şeyler
- Ayrıntılar
- Kategori: Fetvalar
- Gösterim: 8530
1275 - Soru: Ramazan'da sakız çiğnemekte bir mahzur var mıdır?
Cevap: Oruçlu kimsenin evvelce çiğnenmiş olan sakızı çiğnemesi mekruh olup, yeni alınmış bir sakızı çiğnemesi ise asla caiz değildir. Hele içinde tat ve koku bulunan çikletleri çiğnemek oruç için tehlikelidir.
1276 - Soru: Bir kişinin damağında yara olduğu halde oruç tutuyor. Bu yaradan çıkan suların tükrüğüne karışıp karışmadığına şüphe ediyor. O kimsenin orucu nasıl oluyor?
Cevap: Ağız içi, oruç tutmakta vücudun bir kısmından sayılmıştır. Bu itibarla tükrüğün yutulması ile oruç bozulmaz. Şüphe ile hüküm vermek mümkün değildir. Farkına vardığı zaman tükrüğünü dışarı atmalı ve orucunu tutmaya devam etmelidir. Zira ağız, bedenin iç kısmındadır.
1277 - Soru: Oruçlu iken dişleri misvaklamak oruca zarar verir mi?
Cevap: Misvak zarar vermez. Diş macunu kullanarak fırçalamak (özellikle günümüzdeki kokulu ve özel katkı maddeleri içeren diş macunları) zarar verir.
1278 - Soru: Bir şahıs sahur yemeğini takiben ve şafak söktükten sonra veya gündüz ihtilam olsa gününe gün oruç tutmak gerekir mi?
Cevap: Rüyada ihtilam (hamamcı) olmak suretiyle ancak gusül lazım gelir ve fakat oruç bozulmaz, isterse bu hal gündüz uykusu sırasında vuku bulsun, hüküm aynıdır.
1279 - Soru: Bir şahıs sahur yemeğini yiyip, niyetlenip sonra yatsa ve fakat şafak sökmeden önce ailesi ile cinsi münasebette bulunabilir mi?
Cevap: Oruç için yapılan niyetin hükmü tanyerinin ağarmasıyla başlar, daha önce niyet edilmesi halinde tanyeri ağarasıya kadar yiyip içebilir ve eşi ile cinsi münasebette bulunabilir. Zira bunları yasaklayan zaman (imsak vakti) henüz girmemiştir.
1280 - Soru: Oruçlu iken, havanın bunaltıcı sıcağından dolayı, serinlemek için su dolu küvete oturmakta bir sakınca var mıdır?
Cevap: Su dolu küvete oturmak yerine, başınızdan duş veya dökmek suretiyle su akıtmak daha ihtiyatlı bir hareket olur.
1281 - Soru: İğne yaptırmak orucu bozar mı?
Cevap: Bu hususta verilecek hükme medar olacak mahiyette iki ölçü vardır: İmam Ebu Hanife Hazretleri, vücuda bir şeyin girmesini orucun bozulması için yeterli görmüştür. İmameyn diye ifade ettiğimiz İmam Ebu Yusuf ile İmam Muhammed, o şeyin, yaratılış itibariyle bir şeyi dışarıdan içeriye gönderebilecek yollardan birinden vücuda girmesini şart koşmuşlardır. İmam-ı Azam, bir şeyin sadece vücudun içerisine girmesine itibar etmiştir. Bu noktadan hareketle hükme varıldığında, bir dikenin veya bir demir parçasının derinin altına girip tamamen kaybolması ile orucun bozulacağına hüküm verilmiştir. "Tamamen kaybolması" kayd-ı ihtirazisi dikkatten uzak tutulmamalı ve bir ucu dışarda bulunan diken ile orucun bozulmayacağını unutmamalıdır. İğne meselesine bu ölçüler muvacehesinde eğildiğimiz zaman İmameyn'e göre orucun bozulmaması anlaşılmakta ise de, İmam-ı Azam Hazretleri'ne göre orucun bozulacağı neticesine varılmaktadır.
Bu durum karşısında oruçlu nasıl hareket etmelidir? Hayati bir tehlike yoksa, iğnesini iftar ile imsak arasında, müsait bir zamanda yaptırmalıdır. Fakat zaruret ve hayati tehlike arzeden vakalar karşısında iğneyi yaptırmalı, Ramazan ayından sonra gününe karşılık orucunu kaza etmelidir, ihtiyata uygun olan yol budur.
Fetva ile amel zaruretini gerektiren durum olmadıkça, takva ile amelin daha elverişli olacağı hatırdan çıkarılmamalıdır. Zamanımızın halkı arasında ilimleri ve hükümleri ile halkın kabulüne ve itimadına mazhar olmuş iki alimin görüşleri de bu ihtiyat yolunu takviye etmektedir. Şöyle ki: Elmalılı tefsiri sahibi Muhammed Yazır, Hak Dini Kur'an Dili adlı tefsirinin birinci cildinin 626. sayfasında; Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali'nin Oruçla ilgili kitabının 125. maddesinde orucun iğne ile bozulacağı fikrinde olduklarını ve hükümlerini de bu istikamette verdiklerini açıklamışlardır. Ahmet Hamdi Akseki gibi, bazı ilim erbabının iğne ile orucun bozulmayacağına dair hükmü, mesnedsiz değilse de, ihtiyata muvafık olan birinci yol kadar selametli görülmemektedir. Allah kendilerinden razı olsun.
1282 - Ali Efendi Fetvalarından: "Ramazan ayının gündüzünde bayılan kimsenin orucu bozulmuş olmaz" (H.Ec. 1/22)
1283 - Ali Efendi Fetvalarından: "Oruçlu bulunan kimse, bir çaya dalıp yıkansa boğazına su gitmediği takdirde orucu bozulmaz" (H.Ec. 1/22)
Açıklama: Bazı kimseler, bu fetvayı kıyas noktası kabul ederek zamanımızın plajlarını mahzursuz görmektedirler. Bu kanaat yanlıştır. Çünkü, çaya girmekle denizde yüzmek arasında fark vardır. "Kadın ve erkeğin bir arada yıkandıkları açık hava hamamı" demek olan plaj, değil oruçlu iken, diğer günlerde bile bir mü'minin uğrayacağı yerlerden değildir.
1284 - Behce Fetvalarından: "Oruçlu, Ramazan'da, gündüzün kulağına su damlatsa orucu bozulmaz" (H.Ec. 1/22)
1285 - Soru: Bir kimse esans veya gül gibi bir çiçek koklasa oruca zararı var mıdır?
Cevap: Oruca bir zararı olmadığı gibi, mekruh da değildir.
1286 - Soru: Oruçlunun ağzındaki tükürüğü yutmasında bir zarar var mıdır?
Cevap: Orucu bozmaz. Tükrüğü ağzında biriktirerek yutacak olursa bunda kerahet vardır.
1287 - Soru: Oruçlu bir kimse, çok sıcak havalarda veya sıcak iklimlerde fanilasını ıslatıp da sırtına giyecek olsa bunda bir kerahet var mıdır?
Cevap: Bazı kimseler, oruçtan acizleniyormuş gibi bir mana ifade eder, diye yapılmamasını söylemişlerse de, açlığın ve sıcağın tesiri ile arız olan aczi gidermeye yaradığı için kerahet ihtimali yoktur.
1288 - Soru: Bir şahıs oruçlu iken gül veya esans koklayabilir mi?
Cevap: Koku sürünmenin oruca bir zararı yoktur, koklayabilir.
1289 - Soru: Kulağa damlatılan bir su veya yağ orucu bozar mı?
Cevap: Suyun kulağa damlatılması orucu bozmazsa da yağın damlatılması orucu bozar.
1290 - Soru: İnsan terlediği zaman, mesamet teri dışarı atıyor. Aynı kanaldan içeriye gidecek su orucu bozmaz mı?
Cevap: Akla müracaat edildiği zaman öyle sanılıyorsa da, dini kaynaklar bunun aksini ortaya koymaktadır. Mesamet, içerden dışarı ifrazat yaparsa da dışardan içeri su nakletmez. Dolayısıyla yıkanma orucu bozmaz. (Bakınız: Büyük İslam İlmihali, Oruçla ilgili bölüm, madde: 124)
1291 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Oruçlu kimse, Ramazan günü, uykuda ihtilam olsa orucu bozulmuş olmaz. Kaza ve kefaret lazım gelmez" (H.Ec. 1/23)
Açıklama: Ramazan günü, uykuda ihtilam olan kimsenin orucunun bozulmayacağını açık ve seçik olarak ifade eden bu fetva, diğer bir meselenin üzerine nazarımızı teksif etmektedir. Böyle bir kimse, guslünü yapıp namazlarını kılmaya ve diğer dini vecibelerini yapmaya devam eder. Ancak, guslederken ağzından veya burnundan su kaçırmamak için dikkat gösterir.
1292 - Feyziye Fetvalarından: "İhtikaan ile oruç bozulur" (H.Ec. 1/23)
Açıklama: İhtikaan, hastayı tedavi maksadıyla makattan ilaç vermektir. Yaratılış itibariyle vücutta bulunan menfezlerden birinden içeri bir şey girse orucun bozulacağında Hanefi müctehidlerinin ittifakı vardır.
1293 - Feyziye Fetvalarından: Oruçlu iken damla sakızı çiğnemek orucu bozmaz. Ancak mekruhtur" (H. Ec. 1/22)
Açıklama: Oruçlu bir kimsenin daha önce çiğnenmiş bulunan bir sakızı alıp çiğnemesi, sünnete aykırı ve mekruhtur. Hiç çiğnenmemiş damla sakızını çiğnemek ise caiz değildir. Esasen erkeklere oruçlu olmadığı sıralarda bile sakız çiğnemeleri mekruh görülmüştür. Bu hareket, erkeğin ciddiyetine uymaz. Şayet erkeğin bir özrü varsa sakızı gizli çiğnemelidir. Bu hükümler damla sakızı içindir. Çiklet nevinden olan şeyler bu hükmün dışındadır.
1294 - Abdürrahim Fetvalarından: "Oruçlu, istinca (taharet almak)da içeri su kaçırsa orucu bozulur" (H.Ec. 1/22)
Açıklama: Oruçlu olan bir kimse, taharet alırken makatından su kaçırmış olsa orucu bozulur. Bunda Hanefi müctehidlerin ittifakı vardır.
1295 - Feyziye Fetvalarından: "Oruçlu iken gözlerine sürme çekse, orucu bozulmaz" (H.Ec. 1/22)