Emanet ve Ehliyet
ŞİRKET-İ AKD'İN (AKİD ŞİRKETİ'NİN) MAHİYETİ
- Ayrıntılar
- Kategori: Emanet ve Ehliyet
- Gösterim: 3413
1438 İki kişinin ticaret yapmak üzere; sermayelerini veya iş güçlerini ortaya koyarak, elde edilen kârı veya zararı paylaşmaları söz konusudur. Hanefi fûkahası, akid şirketini: "İki veya daha fazla kimsenin sermaye ve zararı-kârı müşterek olmak üzere şirket (ortaklık) kurmalarından ibarettir"(140) şeklinde tarif etmiştir. Sermaye nakit para olabileceği gibi, amel ve itibar da olabilir. Nitekim "Dürri'l Muhtar'da" akid şirketleri tasnif edilirken "Şirket-i akid dört kısma ayrılır. Bunlar mufavaza, inan, tekabül ve vücûh'tur. Tekabül ve vücûhtan her biri mufavaza ve inan da olurlar" denilmiştir. İbn-i Abidin'de bu metni şerhederken: "Bu takdirde şirket-i akid altı kısım olmuş olur. Buna göre musannif "Şirket-i Akid: "Şirket-i emval, Şirket-i Amal, Şirket-i vücûh kısımlarına ayrılır. Bunlardan her biri de Şirket-i Mufavaza veya Şirket-i İnan nev'ilerine ayrılır" demeliydi. Nitekim Tahavi, Kerhi ve Zeylâi de böyle zikretmişlerdir"(141) buyurmaktadır.
1439 Şirket-i Akd'in rüknü; icap ve kabuldür. Bu ise ortaklardan birinin diğerine: "- Seni, şu meşru şartlarla, buna ortak ettim" teklifinde bulunması, diğerinin de "- Ben de kabul ettim" demesidir. Kafi'de de böyledir. Bu ortaklıkta şahit bulundurulması mendubtur. Farz veya vacip değildir. Nehrû'l Faik'te de böyle zikredilmiştir.(142)
1440 Akid Şirketi'nin hükmü; tarafların üzerinde akid yapılan şeyin; hem kârında, hem zararında ortak olmalarıdır.(143)
1441 Akid şirketinin caiz olmasının bazı şartları vardır. Birincisi; üzerinde akid yapılan şeyin vekâlet kabul etmesidir. İkincisi; taraflar kârın miktarını açıkça beyan etmelidirler. Üçüncüsü; tarafların kârda ortak olmaları; "yüzde beş, onda bir" gibi muayyen olmamalarıdır. Zira daha fazla kâr etme ihtimali olduğu gibi, zarar ihtimali de mevcuttur. Ortaklardan birinin (muayyen hisse sebebiyle) kârdan mahrum olması akdi ifsad eder.
1442 İmam-ı Muhammed (rha)'e göre şirket-i akid senedi şöyle yazılır: "Fülan ile fülan, Allahû Teâla (cc)'tan ittika ve emaneti yerine getirmek üzere ortak olmuşlardır" denildikten sonra her birinin sermayeleri beyan edilir. Ellerinde bulunan sermaye ile her ikisi birden veya ayrı ayrı olarak peşin veya veresiye alıp satabilirler. Her ne kadar şirket-i akid ile ortaklardan her biri muameleleri yapabilirler ise de, bazı alimlere göre bunların açıklanması lazımdır. Aralarındaki kârın sermayelerine göre olacağı da açıklanır. Biz hanefilere göre; kârın aralarında farklı olacağını şart koşarlarsa, bunun da yazılması lazımdır. Birinin bu tarihten önce kendisi için almış olduğu malda diğerinin hak iddia etmemesi için ortak oldukları günün tarihinin yazılması da lazımdır.(144)