Emanet ve Ehliyet

EHL-İ VUKUF'UN (BİLİR KİŞİ) RAPORU

1864  Kur'ân-ı Kerîm'de "Hz. Yusuf (as)'un kıssası" beyan edilirken; uğramış olduğu iftirada suçun kime âid olduğunu tesbit için, davanın bilirkişiye havale edildiğini görüyoruz.(202) Resûl-i Ekrem (sav) döneminde; neseb davalarında, kaif'lerin (Fizyonomi mütehâsıslarının) görüşlerine başvurulmuştur. İmam-ı Serahsi; Kadı'nın cezâ ve hukuk davalarında ehl-i ilme (Ehl-i Vukuf'a) müracaat ederek, onların rey ve mütalâalarını hükme mesned edebileceklerini beyan eder.(203) Şöyle ki; "Ehl-i İlm" kendi sahasında cerayan eden olayların mâhiyetini tayin etmede mahirdir. Alış-verişte meydana gelen bir ihtilâfta; ticaret erbabının görüşlerini almak hükmün sıhhati açısından önemlidir. Yine herhangi bir cinayet hâdisesinde; ehl-i ilm olarak "Doktorlar" söz sahibidirler. Nitekim Hz. Ömer (ra) döneminde; bir kimse şiirle kendisinin hicvedildiğini beyan ederek dava açar. Hz. Ömer (ra) "Şiirde hiciv unsurunun bulunup-bulunmadığı" konusunda meşhur Şâir Hassan b. Sabit'i (ra) "Ehl-i Vûkuf" tâyin etmiştir.

X (Twitter) sayfamız!

X (Twitter) adresimizi takip ederek, her türlü ilmi bilgilendirmeden istifade edebilirsiniz.

Günün Sözü

"Îmân etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de îmân etmiş olmazsınız. Sizi, işlediğiniz takdîrde birbirinizi seveceğiniz bir şeye delâlet edeyim mi? Aranızda selâmı yayınız!” (Hadîs-i Şerif—Müslim):"
Telif Hakkı © 2024 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.