1866 Kur'ân-ı Kerîm'de; hukuki ve ticâri akidlerin, yazı ile tesbit edilmesi, âdil bir kâtibin de yazmaktan çekinmemesi (ve şâhidlerle bu belgenin güzelce düzenlemesi) istenmiştir. İbn-i Kesir bu âyetin en son gelen hükümlerden birisi olduğunu kaydetmektedir.(209) İslâm ûleması ticâri ve hukuki akidlerin yazılmasının "farz mı, yoksa müstehab mı" olduğu hususunda ihtilâf etmiştir. Zira Âyet-i Kerîme'de "borcu yazın" ve "İki şâhid tutun" hükümleri, emir sığasıyla gelmiştir. Unutma veya yanlış hatırlama soncu; ortaya çıkabilecek her türlü ihtilafı önleme bakımından, akidlerin yazılması müslümanlar için hayırlıdır. İmam-ı Serahsi; "Resûl-i Ekrem (sav)'den kendi zamanına kadar ticâri, hukuki akidlerin, muamelelerin, idâri tasarruf ve siyasi anlaşmaların yazıyla tesbitinin gelenek halinde devam ettiğini zikretmektedir.(210) Esasen Siyasi bir anlaşma olan"Hudeybiye" anlaşması, Resûl-i Ekrem (sav)'in bizzat yazdırdığı bilinmektedir. Bunun dışında Resûl-i Ekrem (sav), bir alış veriş akdini yazı ile tesbit ettirdiğine şâhid oluyoruz.(211) Bilindiği gibi günümüzde "Noter'den" tasdikli bilgiler, yazılı delil hükmündedir. "Noter" Fransızca bir kelime!.. Tahavi'nin "Katibu'ş Şurut", Allame Tarsusi'nin "Âdil Katib" ve bazı fakihlerin "Vesika katipleri" ismini verdikleri kimseler; kazâ işlerine yardımcı olmuşlardır. Yazılı belgeler; başlı-başına delil midir? sualine cevap arayalım. Usûl-i fıkıh ûleması; yazıların birbirine benzetilebileceği veya üzerinde tahrifat yapılabileceğini esas alarak, yazılı belgenin mücerred olarak delil olmadığı üzerinde durmuşlardır.(212) Ancak yazılı belge; iki adil şâhidle ispat edilirse, kat'i delil durumuna gelir. Nitekim Âyet-i Kerîme'de de: "Erkeklerinizden iki de şâhid yapın. Eğer iki erkek bulunmazsa o halde râzı (ve doğruluğuna emin) olacağınız şâhidlerden bir erkek iki kadın (yeter. Bu suretle), kadınlardan biri unutursa, öbürünün hatırlatması (kolay olur). Şâhidler çağırıldıkları vakit kaçınmasınlar. Az olsun, çok olsun onu vâdesiyle beraber yazmaktan üşenmeyin. Bu, Allah yanında Adâlete daha uygun, şâhidlik için daha sağlam, şüpheye düşmenize de daha yakındır" buyurmuştur. Ulû'lemr veya Kadı; İslâm fıkhını iyi bilen, salih ve takva sahibi bir kimseyi "Âdil kâtib" tayin edebilir. Dolayısıyla "Âdil kâtib'in"; fıkha uygun olarak düzenlediği akidler, kat'i delil hükmüne geçer!.. Yazılı beyyine olarak Kadı'ya sunulabilir. Zira Resûl-i Ekrem (sav)'in alış veriş akdini yazı ve tesbit ettirmesi, (herhangi bir ihtilâf anında belge olarak kullanılmasını) mü'minlere ta'lim içindir. Fûkaha; iki âdil şâhidle birlikte yazılı beyyinenin delil olduğunda müttefiktir.(213)