Diyalog Tuzağı
Maksatları bağcıyı dövmek
- Ayrıntılar
- Kategori: Diyalog Tuzağı
- Gösterim: 3844
MAKSATLARI ÜZÜM YEMEK DEĞİL; BAĞCIYI DÖVMEK
Son yıllarda Kurban Bayramlarında çatlak kafalardan çatlak sesler yükselmeye başladı. Çok değil 15-20 sene önce böyle tartışmalar olmazdı. Herkes haddini bilirdi, 1400 yıldan beri, kurban hangi tür hayvanlardan nasıl kesiliyorsa, eti, derisi nasıl dağıtılıyorsa her müslüman böyle yapıyor dolayısıyla manevi bir huzur içinde bayramlar idrak ediliyordu. İslamiyete, kurbana inanmayanlar da haddini biliyor, “Bu bir inanç meselesidir, herkes dininin emrettiği şekilde yapmalıdır” diyerek Müslümanların işine karışmıyorlardı.
Daha sonra ne olduysa, nereden emir aldılarsa, topyekün dine müdahaleye, saldırıya geçtiler. Yapılanlar akla uygun değil iddiası ile dine, ibadetlere yön vermeye kalkıştılar. Maksatları, üzüm yemek değil bağcıyı dövmek; dini önce tartışmaya açmak, yıllardır dinden uzak bir şekilde yetiştirilen cahil kitlelerin kafalarını karıştırmak. Sonra da dine iki de bir müdahale ile, dinde reform yaparak dini oyuncak haline getirmek. Oyuncak haline getirdikleri dini, halka gösterip, “işte sizin inandıklarınız” diyerek, bunları dinden uzaklaştırmak. Adı islamiyet olup, İslamiyetle ilgili olmayan, insanların uydurdukları bir felsefi düşünce sistemi meydana getirmek.
Gelelim şimdi Kurban tartışmalarına: Daha önceki seneler ‘kurban kesmek vahşettir’ fikrini işlemeye çalıştılar. Bu tutmayınca da, kurban sadece, sığırdan, keçi, koyundan olmaz: horozdan, tavuktan da olur saçmalığını ortaya attılar. Bu sene de, kurban kesmeye lüzüm yok, bunun yerine bedelini fakirlere vermek daha sevaptır, fikrini gündeme getirdiler.
Bununla ilgili fakir, muhtaç kimselerin yaşayışlarını sergileyerek, halkın saf vicdanını etkilemek istediler. İslamiyetle ilgisi olmayan birçok köşe yazarı günlerce bunu işledi. Açılan kampanyalara öncülük ettiler. Şimdi bunlara sormak lazım; Müslümanlar, sizin yaşayışınıza, noel kutlamalarınıza karışıyorlar mı, istismar ettiğiniz fakirler sıkıntı içindeyken, lüks otellerde, lokantalarda, şampanya patlatmalarınıza su gibi para harcamalarınıza müdahale ediyorlar mı?
Lafa gelince, herkes uzmanlık alanında konuşsun diyorlar, kendileri ise, Diyanetin, “ Kurban kesmek yerine bedelinin tasadduk edilmesi, bu ibadetin yerine geçmez.” fetvasına rağmen dini konularda ahkam kesip Müslümanları yönlendirmeğe kalkışıyorlar.
Neymiş efendim, fakirler muhtaç iken, kurban kesilirmiymiş. Bunlar elmayla armudu toplamaya çalışıyorlar. Tabii ki muhtaçlara yardım etmek lazım. Nasıl ki kurban kesmek dinimizin emri ise fakirlere yardım etmek de dinimizin emridir. Fakat onun yeri başka. Devlete vergi borcu olan, bizim mahallede çok zor durumda olan kimseler var, ben vergimi bunlara vereceğim, diyebilir mi? Elli milyon vergi borcuna karşılık fakirlere 300 milyonluk yardımda bulunsa, vergi borcundan kurtulabilir mi? Vergini de vereceksin, fakirlere yardım da edeceksin. Zengin, üçyüz milyonluk kurban yerine fakirlere, üç trilyon yardım yapsa, kurban kesmeme günahından kurtulamaz. Bunu onlar da biliyorlar, fakat maksatları başka: Dinimizin önemli bir emri olan kurban ibadetini ortadan kaldırmak.
Dinin emir ve yasaklarını değiştirmek isteyenler, hep aklı mantığı öne sürüyorlar. İslamiyette, aklın ermediği şeyler çoktur. Fakat, akla uymayan birşey yoktur. Âhıret bilgileri ve Allahü teâlânın beğenip beğenmediği şeyler ve Ona ibâdet şekilleri, eğer aklın çerçevesi içinde olsalardı ve akıl ile doğru olarak, bilinebilselerdi, binlerce Peygamberin gönderilmesine lüzum kalmazdı. İnsanlar, dünya ve âhıret saadetini kendileri görebilir, bulabilirdi ve Allahü teâlâ, hâşâ Peygamberleri boş yere ve lüzûmsuz göndermiş olurdu.
Hiçbir akıl, âhıret bilgilerini bulamayacağı, çözemiyeceği içindir ki, Allahü teâlâ, her asırda, dünyanın her tarafına, Peygamber göndermiş ve en son ve kıyâmete kadar değiştirmemek üzere ve bütün dünyaya, Peygamber olarak, Muhammed aleyhisselâmı göndermiştir.
Bunun için, her müslümanın akla, mantığa vurmadan, dinimizin bildirdiklerine inanmak ve yapmak zorundadır. Bunlar da ancak, Peygamber efendimizin varisleri olan âlimlerimizin yazdığı fıkıh, ilmihal kitaplarından öğrenilir. Dini bozmak, yok etmek için çalışan reformcuların, dinsizlerin kitaplarından öğrenilmez.