Büyük İslam İlmihali

Çeşitli Kazanç Yollarının Üstünlük Derecesi

Çeşitli kazanç yolları vardır: Bunlardan en faziletlisi, cihad yoludur. Sonra sırası ile ticaret, ziraat ve sanattır. Bazılarına göre, ziraat ticaretten daha faziletlidir. Şöyle ki:

Müslümanlar için gerektiğinde cihada koşmak, İslâmiyeti yüceltmek, İslâm yurdunu ve varlığını korumaya çalışmak farzdır. Bu farz duruma göre genişler. Eli silâh tutan müslümanların bir kısmına ve yetişmezse hepsine yönelen bir farz olur. Bu uğurda düşman ile çarpışan ve düşmanı sindiren İslâm mücahidleri gazi ve ölenler de şehidlik rütbesini kazanırlar.

Şehidlere ölü denilmesi doğru değildir. Onlar ebedî bir hayata sahibdirler. Onlar yüce Allah'ın manevî huzurunda rızıklanır dururlar. Onun için şehidlik büyük bir rütbedir.

İşte bu cihad sonunda müslümanların galip gelerek mal elde etmeleri, en faziletli bir kazançtır. Çünkü bu sayede İslâm üstün kılınmış olarak maddeye de sahib olunur. Bu mallar İslâm devlet başkanı tarafından bir ölçü içerisinde mücahidlere bölünür. Bu malları mücahidlerin kendilerinin almaları, karışıklığa sebeb olacağı, diğer mücahidlerle hazinenin haklarına aykırı düşeceği için helal değildir.

İslâmda ticaret de pek önemli bir kazanç yoludur. Çünkü ticaret cemiyetlerin yükselmesine ve mutluluğuna sebebdir. Bir hadis-i şerifde:

"Rızkın onda dokuzu ticarettedir" buyurulmuştur".

Diğer bir hadis-i şerifde şöyle buyurulmuştur:

"Muamelesi doğru müslüman bir tacir, peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle bir arada bulunur."

İslâmda ziraat da pek önemli bir kazanç yoludur. Bunun yararı çok geniştir. Ekincilik insanlarla beraber doğmuştur. Bununla ilk uğraşan zat, Hazret-i Adem Aleyhisselâm'dır. Bir hadis-i şerifde buyurulmuştur:

"Rızkı yerin altında bulunan şeylerde arayınız."

Bu yüksek emir, hem ziraat, hem de madencilik için geçerlidir.

İslâmda san'at da, pek geçerli bir kazanç yoludur. Birçok sanatlar vardır. Bunların bir kısmı cemiyet hayatı için gereklidir. İnsan kendine, en yararlı ve seçkin sanatlardan birini seçmelidir. Bir hadis-i şerifin anlamı şöyledir:

"San'at, fakirlikten koruyan bir güvencedir."

İslâmda dilenme aslında bir kazanç yolu değildir. Az çok kazanabilmeye gücü yeten bir müslüman için dilenme haramdır. Müslüman yüksek bir şerefe sahib olduğu için onun ruhu dilenmeye tenezzül etmez. Ancak kazançtan tamamen aciz kalan bir kimse için dilenme gerekli olur. Böyle aciz bir kimse, dilenmeyi bırakıp açlıktan ölecek olsa, günah işlemiş olur. Çünkü kendisini tehlikeye atmış ve bir nevi intihar etmiş sayılır. Bu durumda dilenmek bir mecburiyet olduğu için zillet sayılmaz. Bir hadis-i şerfde buyurulmuştur:

"Dilenme, kulun en son kazancıdır."

Bir fakir dilenemeyecek durumda olursa, halini anlayan her müslüman için ona bizzat yardım edip yedirmek veya başkasını vasıta kılmak ve böylece onun hayatını kurtarmak farz olur. Bu farz yapılmazsa, durumundan haberi olan müslümanlar günahta; ortak olurlar. Şu da bilinmelidir ki, bir günlük yiyeceği olan bir fakirin dilenmesi helal değildir.

Günün Sözü

"Bir kul hastalanır veya sefere çıkarsa; mukîm ve sıhhatli iken yapmakta olduğu amellerin bir misli (ecri) yazılır.” (Hadîs-i Şerif—Buhârî)"
Telif Hakkı © 2024 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.