Büyük İslam İlmihali

İhtikârın Mahiyeti ve Hükümleri

İhtikârın lûgat anlamı, azalsın ve kıymetlensin diye bir malı saklamaktır. Din deyiminde ise: "İnsanların ve evcil hayvanların yiyecek ve içecekleri olan maddeleri ucuz yerlerden alıp kıymetleri yükselsin diye kırk gün bekletmektir." Böyle yapan kimseye "Muhtekir" denir.

İhtikârın kırk gün ile bağlanması, dünyaca yapılacak ceza bakımındandır. Yoksa bir gün bile ihtikâre meydan veren kimse günahkâr olup âhiret azabına hak azanır.

Bir beldeye dışardan gelecek malları, şehirde serbest satılmaması için şehir dışında karşılayarak satın almak da bir nevi ihtikârdır.

İhtikâr, tarifinden de anlaşıldığı, gibi, İmam Azam'a göre yalnız yenecek ve içilecek maddelerde olur. Fakat İmam Muhammed'e göre, elbiselik mallarda da ihtikâr olur. İmam Ebû Yusuf'a göre de, topluma zarar veren her hangi bir maddede ihtikâr olur. Altın, gümüş, demir ve diğer maddeler gibi...

İhtikârın hükümlerine gelince: Topluma zararlı olan bir ihtikâr, tahrimen mekruhtur. Yüce Allah katında sorumluluğu gerektirir.

İhtikârın sonu iflâstır. İhtikâr yapan, kendi adi yararı için toplumu zarara ve sıkıntıya sokuyor. Bunun sonucu olarak da toplumun hayatına kasdetmiş oluyor. Onun için yetkili idareci, ihtikâr mallarını satmasına hüküm verebilir. Eğer satmaz da karşı çıkarsa, uygun şekilde cezalandırılır ve o mallar ihtikârcının adına satılır.

İhtikâr zamanında yetkili olan idareci eşyaya kıymet koyabilir. Şöyle ki: İdareci veya yetkili kıldığı kimse, bir zaruret görülmedikçe, ticaret mallarına kıymet biçemez. Bu durumda mallara "Fiat koymak" mekruhtur. Çünkü ticaretin gelişmesine engel olabilir. Bir hadis-i şerifde buyurulmuştur: "Gerçekte kıymet takdir buyuran, daraltan, genişleten ve rızık veren Yüce Allah'dır." Fakat bu malların sahibleri aşırı giderlerse ve böylece en az iki kat fiyatla satmaya başlarlarsa, idareci veya yetkili kılacağı kimse, bu konuda bilgi sahiblerinin fikirlerini alarak mallara fiyat koyabilir. Bunda bir sakınca yoktur. Hattâ İmam Malik'e göre, kıtlık yıllarında fiatları belirlemek, vali bulunan zat üzerine vacib olur; İsterse fiatlarda bir aşırılık bulunmasın.

Bir kimse, kendi arazisinin ürünlerini hapsetmekle ihtikâr yapmış sayılmaz. Çünkü bu ürünler kendisinin katıksız bir hakkıdır. Buna toplumun hakkı girmez. Bir kimse, kendi arazisini ekmeyebilir. Bunun için ürününü de satmayabilir. Ancak kıtlık ve pahalılık zamanını beklediği için günaha girer. Çünkü müslümanlar için kötü bir niyette bulunmuş olur.

Başka bir memleketten kendi memleketine getirmiş olduğu bir malı hapseden kimse, İmam Azam'a göre ihtikâr yapmış sayılmaz. Çünkü toplumun hakkı, bulundukları memleketten veya o memleketin çevresinden toplanan mallarda olur. Bununla beraber dış memleketlerden getirilen malları satmak müstahabdır. Bunları hapsetmekte kerahet bulunur.

İmam Ebû Yusuf'a göre, bu kimse de ihtikâr yapmış sayılır. Bunun hakkında muhtekir işlemi uygulanır. İmam Muhammed'e göre ise, âdete uygun olarak dışardan getirilen mallan hapsetmek (bekletmek) mekruhtur. Fakat âdete aykırı olarak pek uzak yerlerden getirilen malları bekletmek mekruh değildir. Çünkü bunlarda toplumun hakkı bulunmaz.

Sonuç

İhtikârda hayır yoktur. Bu, şefkat ve merhamet duygularına aykırıdır. İnsanlık ve hayırseverlik duygularına karşı olduğundan bundan kaçınmalıdır.

X (Twitter) sayfamız!

X (Twitter) adresimizi takip ederek, her türlü ilmi bilgilendirmeden istifade edebilirsiniz.

Günün Sözü

"Mümin bir delikten iki defa ısırılmaz (sokulmaz). (Hadîs-i Şerif—Buhârî)"
Telif Hakkı © 2024 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.