Büyük İslam İlmihali

İhsarla İlgili Meseleler

İhsar, lûgat'ta, bir kimseyi istediği yere ulaşmaktan alı koymak ve hapsetmek manasınadır. Din deyiminde: "Hac için ihrama girmiş bir kimsenin, Arafat'da vakfe ile Ziyaret tavafından alıkonması, Umre için ihrama girmiş olanın da tavafdan engellenmesi" demektir. Bu şekilde engellenen kimseye "Muhsar" denir.

Hac yolunda bulunan kadının kocası veya mahremi ölürse, o kadın "muhsar" sayılır.

İhsar, bir nevi zorunlu cinayet sayılır. Onun için bundan dolayı kurban kesilmesi ve bu şekilde ihramdan çıkılması gerekir. Bu kurbana "İhsar demi" denir.

Örnek: İhrama girmiş olan kimse, bir hastalıktan veya düşmandan veya parasının tükenmesinden dolayı haccını yerine getiremezse, Harem bölgesinde kesilmek üzere Mekke'ye bir koyun veya onun parasını gönderir. Bunun kesileceği saat arkasından ihramdan çıkmış olur.

İhsardan dolayı ihrama son vermek için, İmam Azam ile İmam Muhammed'e göre, yalnız kurban kesilmesi yeterlidir. Ayrıca tıraş olmak veya saçları kısaltmak gerekmez. İmam Ebû Yusuf ile İmam Şafiî'ye göre, tıraş olmak veya saç kısaltmak da gerekir. Bunlar hac işlerindendir.

Bir görüşe göre de, Harem bölgesi içinde meydana gelen bir ihsardan dolayı ihramdan çıkmak için tıraş olmak veya saç kısaltmak gerekir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hudeybiye'de böyle yapmıştır.

Muhsar'a ait kurbanın nahr (kurban kesme) günlerinin içinde kesilmesi, İmam Azam'a göre şart değildir; bu günlerden önce ve sonra da kesilebilir.

Bir muhsar fakir olsa bile, kurban kesmedikçe ihramdan çıkamaz.

(İmam Şafiî'nin bir görüşüne göre, fakir olan muhsar, kurban, yerine on gün oruç tutar. Yine İmanı Şafiî'ye göre ihsar kurbanı, ihsarın meydana geldiği yerde de kesilebilir.)

Bir kimse, Kıran Hacca niyet ederek ihrama girdikten sonra hacdan engellenirse (muhsar olursa), Harem bölgesinde kesilmek üzere iki adet kurban gönderir. Bunlardan biri farz haccı, diğeri de umresi içindir. Böyle iki kurban kesilmedikçe ihramdan çıkmış olmaz.

Hac veya umreden engellenen bir muhrim, gönderdiği kurban ile ihramdan çıktıktan sonra aynı mevsimde hacca veya umreye imkân bulsa, alıkonduğu hacca veya umreye bedel hac veya umre etmesi gerekir. Bunlardan birini yapmadıkça ihramdan çıkmış olmaz. Çünkü bu muhrim, başlamış olduğu bir haccı veya umreyi kaçırmış olan kimse gibi sayılır.

Kıran Hacca niyet etmiş olan kimse, hac ile umreden engellendiği cihetle Harem bölgesinde kesilmek için kurban gönderip de ihramdan çıktıktan sonra, engeller kalktığı için Harem'e gidip umresi ile haccını yapmaya imkân kazansa, üzerine bir hac ile iki umre gerekir. Bunlardan bir hac ile bir umre kaza olarak gerekir. Çünkü bunlar ihrama girmesi ile kendisine gerekli olmuştur. Diğer bir umre de, bunlara ait ihramdan çıkmış olmakdan dolayı gerekir. Bu farz hac ile iki umre, değişik zamanlarda yapılabilir.

Yalnız umre için ihrama giren bir insan, umrenin rükünleri olan tavaf ile sa'ydan engellenecek olsa, ihramdan çıkmak için Harem bölgesine bir kurban gönderir, bu umresini de ileride imkân bulduğu zaman kaza eder. Bu umreye "Umretü'l-Kaza" deriz.

(İmam Malik'e göre, umre yapan kimse, ihsardan dolayı kurban kesmekle ihramdan çıkmış olmaz; çünkü umrenin vakti belli günler değildir, kaçırılmasından korkulmaz.)

İhramda olan kimse hacdan engellenmekle kurban gönderip de, ondan sonra engelin kalkması sebebiyle haccı yapmaya imkân kazansa, hemen haccını yerine getirmeye başlar, çünkü aslı yerine getirmeye imkân bulmuştur. Bu durumda kurbanına daha kesilmeden yetişirse, ona sahib olur ve onu istediği gibi kullanabilir. Çünkü onu kesme zorunluğundan kurtulmuştur.

Bir insan Arefe günü Arafat'da durduktan (vakfe yaptıktan) sonra, ziyaret tavafından ve diğer hac işlerinden engellense, bununla muhsar olmaz. Çünkü haccını tamamlamaya imkânı vardır, kaçırılmasından korkulmaz. Ziyaret tavafı her zaman yapılabilir.

Aksine olarak Arafat'da vakfeden engellendiği halde, yalnız ziyaret tavafına muvaffak olan kimse de muhsar değildir; çünkü haccı kaçıran kimse, tavaf ile ihramdan çıkmış olur. İhsardan dolayı kurban gerekmez. Kaçırmış olduğu haccı kaza etmesi gerekir.

Mikattan farz hacca veya adadığı hacca veya nafileye niyet ederek ihrama giren kimse, arefe günü zevalden sonra Bayram gününün fecrine kadar bir an bile olsa, Arafat'da bulunmazsa (vakfe yapmazsa), hac kaçırılmış olur. Artık ihramdan çıkması için umre yapması ve bu haccı da gelecak yıl kaza etmesi gerekir. Bu umre için de ayrıca ihram gerekmez. O kaçırılan haccın ihramı buna da yeterlidir. Bu umreye başlayınca telbiyeye son verir.

Bu kimse eğer Kıran hacca niyet etmişse, iki defa umre yapması gerekir. Onun için iki defa tavaf eder ve iki defa da Safa ile Merve arasında sa'y eder. Bunların birincileri, niyet edilmiş olan hac ile umreye bedeldir. İkincileri de, haccın ihramından çıkmak içindir. Bu ikinci umreye başlayıp Hacer-i Esvedi selâmlaması anında telbiyeye son verir.

Bedel (naib) olarak ihrama giren kimse, hacdan engellense, Harem'e gönderilecek olan kurbanın bedelini ödemek âmire gerekir. Çünkü âmirinin adına bu işe katlanmıştır. Bundan kurtulmak için âmirinin yardımına ihtiyacı vardır. Bu durumda naib, âmirinin malından yapmış olduğu harcamaları ödemesi gerekmez. Çünkü bu bir arızadır, naibin isteğiyle olan iş değildir. Fakat bir naib, hac yasaklarından birini kendi iradesiyle yapacak olursa, gereken kurbanın bedeli kendisine ait olur. Çünkü yasak olan o işi, kendi iradesi ile yapmıştır.

X (Twitter) sayfamız!

X (Twitter) adresimizi takip ederek, her türlü ilmi bilgilendirmeden istifade edebilirsiniz.

Günün Sözü

"Mü’minin yorgunluk ve ağrısı günahlarına keffârettir. (Hadîs-i Şerif—Muhtâru’l-Ehâdis)"
Telif Hakkı © 2024 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.