وَمَا نُؤَخِّرُهُ إِلاَّ لِأَجَلٍ مَّعْدُودٍ
Ve mâ nuahhıruhû illâ li ecelin ma’dûd(ma’dûdin).
| ve mâ nuahhıru-hû | : ve biz onu ertelemeyiz |
| illâ | : ancak, ...den başka |
| li ecelin | : bir ecele, bir zamana |
| ma'dûdin | : sayılı (adetli), belirli |
Biz onu (kıyaamet gününü) ancak sayılı bir müddet için gecikdiririz.
Ve Biz onu ancak sayılı bir müddet için tehire bırakmış oluruz.
Ve biz onu ancak sayılı bir ecel için te'hir ediyoruz.
Biz, onu ancak belirli bir süre için geciktiriyoruz.
Biz onu sadece belli bir süreye kadar geciktiriyoruz.
Biz, o günü, ancak belli bir süreye kadar geciktiririz.
Biz onu ancak belirli bir zamana kadar erteliyoruz.
Biz onu (kıyamet gününü) sadece sayılı bir müddete kadar bekletiriz.
O günü ancak belli bir vakte kadar geciktiririz.
Biz o günü ancak belirli bir müddete kadar erteleriz.
Biz, o kıyamet gününü ancak sayılı bir müddet için geriye bırakıyoruz.
Biz, o günü, ancak sayılı bir süreye kadar erteleriz.
Ve biz o günün gelip çatmasını, ancak sayılı bir müddet için geciktiririz.
Biz onu (kıyamet gününü) sadece sayılı bir müddete kadar bekletiriz.
Biz onu sayılı bir sürenin (ecelin) dışında ertelemeyiz.
Biz, o gunu, ancak belli bir sureye kadar geciktiririz.
Biz o günü, sadece sayılı günlerin sonuna kadar erteliyoruz.
Biz onu sayılı bir ecelin dışında ertelemeyiz.
Ve o Gün'ü Biz, belli bir sürenin dışında artık ertelemeyeceğiz.
Biz, o günü belli bir süreye kadar erteleriz.
Biz onu sayılı bir sürenin (ecelin) dışında ertelemeyiz.
O günü belirlenmiş vakitten geriye bırakmayız.
Biz onu, sadece sayılı bir süre için erteliyoruz.
Biz onu, sadece belirli bir süre için erteliyoruz.
Onu ancak sayılı bir süre için erteliyoruz.