وَانتَظِرُوا إِنَّا مُنتَظِرُونَ
Ventazır(ventazırû), innâ muntazırûn(muntazırûne).
| ve intazırû | : ve gözleyin, bekleyin |
| in-nâ | : muhakkak ki biz |
| muntazırûne | : bekleyenler, gözleyenler |
«Siz gözetleyin, biz de her halde gözetleyiciyiz».
«Ve siz gözetiniz, şüphesiz ki biz de gözetenleriz.»
Ve gözetin herhalde biz gözetiyoruz
Bekleyin! Her halde biz de bekliyoruz.»
Siz bekleyin görün, biz de bekleyip göreceğiz.
(121-122) İnanmayanlara: 'Durumunuzun gerektirdiğini yapın, doğrusu biz de yapıyoruz; bekleyin, biz de bekliyoruz' de.
“Bekleyin, biz de bekleyeceğiz.”
Bekleyin! Şüphesiz biz de beklemekteyiz!
Bekleyip durun, biz de bekliyoruz.
(121-122) İman etmeyenlere de de ki: "Siz yerinizde sayarak elinizden geleni yapın, ama biz de çalışacağız, gerekeni yapacağız. Siz bizim için felaket gözleyin bakalım, biz de eski ümmetlerin başına gelen felaketlerin size gelmesini gözleyip bekliyoruz.
Gözetleyin akıbetinizi, biz de bunu gözetleyiciyiz.”
Bekleyin, biz de bekleyeceğiz.
Ve bekleyin, şüphe yok ki biz de beklemedeyiz.
Bekleyin! Şüphesiz biz de beklemekteyiz!
Ve gözleyip durun; gerçekten biz de gözleyip duruyoruz."
(121-12) 2 Inanmayanlara: «Durumunuzun gerektirdigini yapin, dogrusu biz de yapiyoruz; bekleyin, biz de bekliyoruz» de.
Bekleyiniz bakalım, biz de bekliyoruz.
"Ve gözleyip durun; gerçekten biz de gözleyip duruyoruz."
Ve (olacak olanı) bekleyin bakalım; doğrusu, biz de bekleyeceğiz!"
Bekleyin, biz de bekliyoruz.
Ve gözleyip durun; gerçekten biz de gözleyip durmaktayız.»
Bekleyin; biz de bekliyoruz.
"Bekleyin, biz de bekliyoruz!"
"Bekleyin, biz de bekliyoruz!"
'Sonra bekleyin, biz de beklemekteyiz.'