فَأَنجَيْنَاهُ وَأَصْحَابَ السَّفِينَةِ وَجَعَلْنَاهَا آيَةً لِّلْعَالَمِينَ
Fe enceynâhu ve ashâbes sefîneti ve cealnâ hââyeten lil âlemîn(âlemîne).
| fe | : o zaman, böylece, sonra |
| enceynâ-hu | : biz onu kurtardık |
| ve | : ve |
| ashâbe | : sahip, halk |
| es sefîneti | : gemi |
| ve cealnâ-hâ | : ve onu kıldık |
| âyeten | : âyet, ibret |
| li el âlemîne | : âlemler için, âlemlere |
Fakat biz onu da, gemi arkadaşlarını da selâmete erdirmiş ve bunu aalemlere bir ibret yapmışızdır.
Fakat Biz onu ve gemi arkadaşlarını necâta erdirdik ve onu (O hadiseyi) âlemler için bir ibret kıldık.
Binnetice onu ve gemi arkadaşlarını necâta çıkardık ve o gemiyi âlemlere bir âyet kıldık
Sonunda onu ve gemi arkadaşlarını kurtardık ve o gemiyi alemlere bir ibret kıldık.
Fakat biz onu ve gemidekileri kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret yaptık.
Ama Biz, Nuh'u ve gemide bulunanları kurtardık ve bunu dünyalara bir ibret kıldık.
Biz de onu (Nûh’u) ve gemide bulunanları kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret kıldık.
Fakat biz onu ve gemidekileri kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret yaptık.
Biz onu da gemide bulunanları da kurtardık ve bu olayı bütün milletlere ibret ve öğüt kıldık.
Onu ve gemide bulunanları kurtarıp o gemiyi ve o hadiseyi bütün insanlara ibret vesilesi yaptık.
Biz de onu (Nûh’u) ve gemi arkadaşlarını kurtardık; ve gemiyi alemlere bir ibret yaptık.
Ama Biz; onu da, gemi arkadaşlarını da kurtardık ve bunu alemlere bir ayet yaptık.
Onu ve gemidekileri kurtardık ve bunu, âlemlere ibret olarak yaptık.
Fakat biz onu ve gemidekileri kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret yaptık.
Böylece biz onu ve gemi halkını kurtardık ve bunu alemlere bir ayet (kendisinden ders çıkarılacak bir olay) kılmış olduk.
Ama Biz, Nuh'u ve gemide bulunanlari kurtardik ve bunu dunyalara bir ibret kildik.
Buna karşılık Nuh'u ve gemidekileri kurtararak bu olayı bütün insanların ders alacakları bir mucize yaptık.
Böylece biz onu ve gemi halkını kurtardık ve bunu alemlere bir ayet kılmış olduk.
fakat Nuh'u ve o'nunla birlikte gemide bulunanların tümünü kurtardık ve bunu, (hatırlayıp ders almaları için) bütün insanların önüne (rahmetimizin) bir işareti olarak koyduk.
Nuh’u ve gemide bulunanları kurtardık; bunu insanlığa bir ibret kıldık.
Böylece biz onu da, gemi halkını da kurtardık ve bunu alemlere bir ayet (kendisinden ders çıkarılacak bir olay) kılmış oldu.
Nuh'u ve gemi ahalisini ise kurtardık; o gemiyi de âlemlere bir âyet yaptık.
Onu ve gemi halkını kurtardık ve o gemiyi âlemlere bir ibret yaptık.
Biz, Nûh'u ve gemi halkını kurtardık ve o gemiyi âlemlere ibret yaptık.
Onu ve gemi halkını kurtarıp herkese ibret yaptık.