"Bu gemiyi tanrı bile batıramaz" diyorlardı !

Image 1900 yılların başında  ziraat toplumunda  hızla sanayi toplumuna geçen batı insanı, kainata hükmettigi zannına kolayca kapılmıştı.Yaptıklarını hiçbir kuvvetin  yok edemeyecegini söylüyor ve adeta herşeye meydan okuyordu. O güne kadar imal edilen  gemilerin en büyüğüne 'Titanic' isminin verilmesi de  bu cüretten  kaynaklanıyordu. Çünkü Yunan mitolojisindeki en ünlü Tanrılardan birisinin ismi  Titanic idi.

Gemideki birçok subay yolculara sık sık Bu gemiyi Allah  bile batıramaz diyor ve bu kör inatlarını geminin batış halinde bile yenilemekten kendilerini alamıyorlardı. Toplam 46 bin tonluk bu döneminin en büyük Transatlantiğinde toplam 16 kazan vardı. 66 bin beygir  gücüne sahip olan  gemi saatte döneminin en hızlı süratine ulaşarak  23 deniz mili yapıyordu.Birinci mevki içinbügünün parası ile 50 bin dolar ödeyen yolcular büyük bir lüks içesinde  seyahat ediyorlardı. Gemide  6 bin tane Havana sigarası ile 1 sınıf kamera-suitlerde odun yakılan 28 tane şömine bile vardı.İrlanda'nın 'Harland and Wolff' gemi tezgahlarında  üç yılda tamamlanan Titanic 1912 yılının 10 Nisan günü, İngilterenin Southampton Limanı'ndan ilk ve son yolculuguna adım attı.

Devasa  geminin Southampton - New York arası yaptıgı yolculuk 1912 yılının 14 Nisan'ını 15 Nisan'a baglayan gece sona erdi. Titanic 'White Star Line' şirketi tarafından  inşa edilmişti. Manidardır ki yine aynı şirket tarafından yapılan  diğer iki geminin akibeti d  Titanic'ten farklı olmamıştı. Olympic ve Britannic adını taşıyan  bu gemilerde  tıpkı  Titanic  gibi okyanusun dibine demir atmışlardı.İlk inşa edilen Olympic başka bir gemi ile çarpışarak  büyük yara aldı ve hayatını noktalamış oldu. Titanic ise  dev bir buzdagına çarptı ve battı. Yolcu taşıması için inşa edilen ancak savaş  çıkınca İngiliz donanmasında  hastane olarak kullanılan  Britannic ise  altıncı seferinde Çanakkale savaşında yaralanan  İngiliz askerleri almak için  giderken  Ege'de  Alman U-2  Avcı denizaltılardan göndeilen torpidolar ile battı. 

 

 

TİTANİC 'İN İBRET ÖYKÜSÜ

 

Yirminci asrın başında dünyanın en güvenli ve lüks transatlantiği olarak tasarlanan  Titanic Southampton - New York seferini yapmak  üzere demir aldı. 1912  yılının 14 Nisan'ını  15 Nisan'a bağlayan gece, Kanada  yakınlarında dev bir buzdağı çarparak kötü biçimde yaralandı. Güvertede  2.206 kişi bulunuyordu. Cankurtaran sandalları ise  en fazla 1.500 yolcu alabilecek  kapasitedeydi. Gemi yavaş yavaş Atlas Okyanusu'nun karanlık sularına  gömülürken  kurtarma filikalarına  önce kadınlarla  çocuklar bindirildi.15 Nisan  1912 sabahı, denize indirilen  filikalarda toplam  705 kişi bulunuyordu. Facia 20 yüzyılın en büyük deniz kazası olarak kabul edildi. Titanic'in batısının hemen  ardından  yazar Joseph Condrad 'Bu felaket teknolojiye  olan ilahi  güvenin aldığı yara acısından  tarihin ciddi bir dönüm noktası' diye yazmıştı.

TAM YOL TORNİSTAN

Titanic Okyanuslar üzerindeki en lüks transatlantikti ama gemide tek bir dürbün dahi bulunmuyordu.Fivarun mabetleri gibi kamaralarda  yolculuk eden  birinci sınıf yolcular için dünyanın en pahalı  Fransız aşçısı 14 Louis tarzı gemi mutfaklarında  yemek yaparken  projektör  ve ışıklar için bütçe ayrılmamışa  benziyordu. Suyun ısısı o gece -1'e  düşmüştü: kapkara okyanusun donması Atlantik'in  acı tuzu önlüyordu. Ve yine de 62 yaşındaki Kaptan  Smith, tüm hızıyla Atlantik ortasında ilerlemeye devam ediyordu.Perşembe  günü New York limanına varması düşünülen  gemiyi Salı günü  limana sokarak yeni bir rekor kırmak istiyordu. Böylece yönettiği geminin ne kadar  hızlı bir gemi olduğunu bütün dünyaya ispatlamış olacaktı.Ne var ki 22 yıllık deniz kaptanı  bu kadar  büyük bir gemiyi ilk defa yönetiyordu.Tarih 14 Nisan 1912'yi saat ise 23.40'ı gösteriyordu.Elinde ne bir ışıldak ne de bir dürbün bulunan gözcü Frederick Fleet 20 metre yükseklikteki gözetleme kulesinden  birkaç yüz metre ilerdeki kara kitleyi farkettiğinde  artık çok geçti.Titanic meydan okudugu denizlerde bir buz  dağığla karşı karşıya  kalmıştı.Gözcü Fleet alrm çanını  acı ile tam üç kez  sarıldı.Kaptan köşküne buzdağı alrmını verdi. Birinci köprü subayının ilk emri 'tam yol tornistan' oldu. Sonra geminin  16 hava bölmesi arasındaki otomatik  çelik kapaklar kapatıldı.Ama Titanic , mesafede  bu dağının  sol tarafından  kaçmayı başaramadı.Deniz yüzeyinden altı metre kadar aşağıda,gemi sancak tarafından  yarılmaya başladı. Yandan buz dağına vuran Titanigi, buzdağı bir bıçak gibi,uzunluğunun üçte biri olan ilk 269 metre boyunca 6 ayrı yerinden kesmişti. Alarm çanlarından tam iki dakika sonra kaptan köprüdeki yerini aldı.Soğukkanlıydı. Ve önce otomatik çelik kapıların durumunu sordu  yardımcı kaptanlarına. Kaptan buz dağı ile yapılan çarpişmadan beş dakika sonra  makinalara stop emrini verdi.Bazı yolcuları yattıgı yerden uyandıran ise aslında bu sessizlik olmuştu. Denizdeki Rüzgar ve hafifi sarsıntıda askıların birbirine sürterken  çıkartıkları ses dışında herşey susmuştu sanki .Titanic ölüm sessizliğinin ilk vakitlerine girmişti bile.

 

BUZLAR İÇKİ BARDAKLARINDA

 

Yolculardan birkaçı köprüye çıkarak  neler oldugunu anlamaya  çalışıyorlardı.Kaptan  onları  sakinleştirerek  kamaralarına gönderdi. İnerken sancak  tarafındaki 5 kat balkonlarına  kadar sıçramış bu parça ve kalıplarını ayaklarıyla birbirlerine atarak  güvertede maç yapıp  kartopu bile oynadılar. Titanic'te  Panik hissedilmiyordu.Yolcular NewYork'ta bir gökdelen  kadar yuksek  olan bu geminin batabileceğini düşünmüyorlardı bile. Bazıları  çarpma anında buzdağından  güverteye  düşmüş bu parçalarını yerden toplayarak  içki bardaklarının içine atarak içkilerini soğutuyorlardı. Sadece kaptan Smith ve diğer subaylar  durumun  ciddiyetinin farkındaydılar. Kimse hala gerçekleri görmüyordu.

 

 

BAGAJLARA SULAR GİRİYOR.

 

Saniyede 5 ton Atlandik suyu geminin ön tarafındaki yarıklardan  hava bölmelerine müthiş bir hızla akıyordu.60 bin ton ağırlığındaki çelik kitleyi su üzerinde tutan  130 bin  metreküp hava ise aynı yarıklardan  suyun basıncıyla  çıkarkan  korkuç tiz bir ses çıkarıyordu. Teknoloji harikası Titanic'te 160 dakika içinde  hava ile su  o kadar yer değiştirecekti ki; fiziğin kuralları uyarınca  ne suyun  taşıma ne de  havanın kaldırma  gücü bu yüzen sarayı  kurtarmak için  birşey yapabilecekti. Çarpmadan tam 10 dakika sonra  kazanların  sübabları patlayarak  buhar  fışkırtmaya  başladı. Korkunç bir tıslama  sesi kapladı  bütün gemiyi. Birkaç dakika sonra da söndürdüğü ateşin  dumanları  bacalardan yükseliyordu. Ayrıca üçüncü sınıf yolcuların henüz uyudukları  kabinlerin  zeminlerinde  su birikintileri oluşmuştu. İlk hava  bölmelerindeki su 4 metre yüksekliğe  çoktan  ulaşmıstı.Bagajlar yükselen  suyun içinde  parça parça yüzmeye başlamışlardı. Birbirinden nadide  özel yapım otomobiller  tuzlu suyla çoktan tanışmıştı bile. Gece yarısından  üç dakika sonra  tamamlanan keşif, Teknik Müdür Thomas Andreas'un 'Batacak' sözleriyle sona erdi. Kurtulma şansı yoktu artık Titanic'in. Kaptan Smith teknik müdürünün  kagıtlara karaladığı hesaplara baktı.. S.O.S fişeklerinin fırlatılması emrini mürettabatıyla görüşmelsinden 10 dakika sonra verecekti. Önce mürettabata güvertede toplanma emri verildi. Sonra ise  yolcular Cankurtaran  kayıklarına bindirilecekti.;ancak sadece birinci  mevkideki yolcular.. Aceleyle  tek başına  aşagıya indi. Önce gemideki en zengin adama  John Jacop'a  gitti. Telaşa gerek yoktu, ancak  uyanmaları gerekiyordu. Kaptan bu sözleri geminin diğer aristokrat  yolcularıylada paylaştı. Neden bu haberi  kendisi verdi, neden sadece  birinci sınıf yolculuk yapanlara verdi. Geminin batmak üzere oldugundan ikinci ve üçüncü sınıf yolcuların haberi olmadı. Ve bu zaman kaybını nasıl göze aldıgı hala bilinmiyor.Bilinen üçüncü sınıf  yolcularının bazılarının  çok sonra ve kendiliğinden  uyandığı, bazılarının ise  hiç uyanmadığı.Kaptan  tekrar  yukarı çıkıp S.O.S sinyalini gönderme  emri verdiğnde  çarpışmanın  üzerinden  tam yarım saat  geçmişti. O arada  mürettabattan  30 kişi Titanic'in  dev jeneratörlerini devrede  tutabilmek  için aşağıya  gönderildi. Ve gemi  karanlık sulara gömülmeden  2.3 dakika öncesine kadar ışıl ışıl  parıldadı.  

 

 

BÜYÜK SÖZ (!)

 

Titanic'e en yakın gemi olan 'Californian' yardım sinyallerini almamıştı. Geminin kaptanı 22.21 'de  suyun üzerinin  buz bloklarıyla  kaplı olduğunu ilk farkettiğinde  makineleri stop ettirmişiti ve telsizcileriyle birlikte  gün ışığına kadar  derin bir uyku  çekmek için  kamarasına  inmişti. Yardım  sinyallerini İngiliz yük şilebi 'Carpathia' aldı. Tam yol  Titanic emri verildiğinde  saat 00.25'di bu süre içinde  58 deniz mili katledilemeyeceği biliniyordu. Yolcular  güverteyi doldurmaya  başlamışlardı. İkinci ve üçüncü  sınıf yolculardan  da  uyanıp yukarı gelenlerde vardı. Kimsede en ufak bir panik hali yoktu. Çünkü kimse hala  Titanic'in batabileceğine inanmıyordu. Birkaç güverte subayı güvertede toplanan  ve ne olup bittiğini anlamaya çalışan yolculara hitaben 'Bu gemiyi Allah bile batıramaz' dediği birçok  tanığın ifadesiyle  teyit edilmişti ve bunu söyleyen mürettabat buna gerçekten inanıyordu. Buna inanmayan  ve batmakta olduklarını  kesin olarak bilen  kaptan  ve ona  yakın birkaç  subay da bu felakete  uygun hareket  etmiyorlardı. ama hesap  ortaydı 1.308 yolcu ve  898 mürettabat olmak üzere gemide toplam 2.206 kişi bulunuyordu. Ve toplam 20  Cankurtaran  kayıgında  da 1.178 kişilik yer bulunuyordu. Bu da  bir kaza  durumunda  1.028 kişinin  ölmesi  anlamına geliyordu.

 

 

FİLİKALARA  SINIFLARINA GÖRE  BİNDİLER

 

 Ancak ilk kurtarma  kayığı, buzdağı Titanic'e  geldikten  tam bir  saat sonra  16 sayfa tarafından  hazırlanabildi. Artık  çok geç kalınmıştı. Tayfalar  kayıkları  nasıl indireceklerini bile  bilmiyorlardı. Kimse  batacağına  inanmadığı koca bir gemiden ayrılıp da Okyanus üzerinde ceviz kabuğu misali kaybolabilecek  bir kayığa  binmek istemiyorlardı. Þuursuzluk  bu kadarla da  kalmayacaktı. Subaylar , iki ucundan halatlara asılı kayıgın  fazla dolarak  suya indirilirken  orta yerinden  kırılmasından korktukları için  65 kişilik  ilk kayığa  sadece 28 kişinin  binmesine izin verdiler. Geminin ön kısmı artık farkedilir  bir biçimde aşağıya meyillendiği halde , ilk kayığa binmeye  talip pek fazla  yolcu yoktu. Yaşanan diğer bir gariplik ise, birçok filikanın kadın ve çocukları doldurmaya  çalışan  göevliler  tarfından  yarı boş şekilde indirilmesiydi. Filikaların  denize  indirilme senasında  bile birinci sınıf  ve ikinci sınıf diye  ayrım uygulandı. En önce filikalara zengin ve varlıklı yolcular bindirildi.Üçüncü ve ikinci mevkidekilerin birinci sınıf yolcuların binmesi beklemeleri facianın daha da  büyümesine  sebep oldu.Varlıklı kimselerin filikalarına fazla yolcu almak istememeleri yüzünden ölü sayısı daha da arttı.

 

 

BATACAKLARINA İNANMIYORLARDI.

 

Kurtulanların yıllarca anlattıklarına bakılırsa  bir sebep daha vardı.Ve o iki saat boyunca  ölümü basiretsizce bekleyen yüzlerce  kişinin ana amiliydi. Geminin  batabileceğine olmasada  zor durumda  olduguna  inanan bir kısım  yolcu onlara sürekli korkmamaları gerektiğini söyleyen kaptanın çevresinde  bulunmak, onun sahte rahatlamalarıyla hadiseyi algılamak yolunu seçmişlerdi.Böyle oluncada  yolcular kayıkların indirildiği sancak  tarafında değil,kaptanın  ve subayların bulunduğu iskele tarafında toplanmıştı.Geminin iskele  tarafıyla  sancak tarafı arasındaki dört devasa baca  diğer tarafı görme imkanını ortadan kaldırıyordu. İkinci kayık  5 dakika sonra indirildi. Bu kez iskele tarafından yani kaptanın  ve etrafındaki kalabalığın  bulunduğu taraftan  indiriliyordu. Ancak Smith bu ikinci büyük hatasını yaptı ve birden  'kadınlar ve çocuklar  iskele tarafında toplanacaklar,onların hepsi binmeden de  erkekler  kayıklara binmeyecekler' dedi. Sancak  tarafında bulunan 10 kayık  boş mu bekleyecekti ? Madem  kadınlarla  çocuklar iskele tarafında bindirilecekti, erkekler neden  hiç değilse , sancak  tarafında bulunan 10 kayık boş mu bekleyecekti ? Madem kadınlarla  çocuklar  iskele tarafından bindirilecekti. Erkekler  neden hiç degilse, sancak tarafındaki  5 kayığı kullamamıyorlardı. Bu da bilinmiyordu. Erkekler binemiyor kadınlarla çocuklarda çok korkuyor ve iki ipin uçunda  metrelerce aşağıdaki  karanlık sulara inmek istemiyorlardı. İkinci kayıkta sadece 28 kişi ile karanlık okyanus sularına indi. Zaman Gittikçe daralıyordu.Kaptan Smith , yüzen sarayının batmasını şuuraltında kendi başarısızlığıymış gibi kabul ederek  hala kayıklara binme emrini vermiyor. Yolcuların ve personelin isteğine bırakıyordu. Batma haberinden haberleri olmayan ve uyarılmayan yolcularda  bunu çok önemsemiyorlardı. Kaptan Smith Titanic tamamen sulara gömülüne kadar suya 18 kayık indirdi. Ancak  gemideki yolculara hiç bir zaman kayıklara binin emrini vermedi. Denize indirilen 18 kayıktan sadece  dördü dolu idi. Denize açılan  kayıklarda 500 kişilik boş yer  bulunuyordu.

 

 

KORİDORLARDA KAYBOLDULAR

 

Bu hikayenin belki de en dehşetli yanı,özellikle en alt  katlara  yerleştirilmiş olan ikinci ve üçüncü sınıf yolcuların  güverteyi bulamamalarıydı. Titanic'in  toplam 7 kilometre uzunlugundaki  koridorlarında  762 kamara  bulunuyordu. Mürettabatın bile  zaman zaman içinde kaybolduğu koridorlarda , ara sıra yol gösterip, açıklayan levhalara da rastlamak mümkün idi. Ancak  Avrupatı terkeden  bu insanların bir  kısmı ingilizceler'in deyimiyle  İngilizce konuşulmayan ülkelerdendi ve o levhaları  okuyamadılar. 709 üçüncü sınıf  yolcudan sadece 55 erkek kurtulabilmişti. 0.45'te çarpışmadan tam bir saat sonra ilk S.O.S fişeği yıldızlarla dolu gökyüzüne fırlatıldı. Güvertedeki herkes durumun vehametini galiba o an anladı. Telsizci sinyali görmüştü. Ancak Amerikan senatosunda  önündeki sorgulamasında  bunu yukarıya  bildirmek gibi bir görevi olmadığı için bildirmediği  anlattı. Böylece 'Californian' ın oraya yetişip en azından  suya atlamış  olanları donmadan  denizden toplama şansı  da kaybolmuştu. Dördüncu kayıkta  yine de 37 boş yer vardı. Kaptan binmek isteyen erkekleri engelliyor, kocası binemeyen kadınların çoğu kayıklara binmeyi reddediyordu. 5 kayığa  40 kişi bindi. Sonrakiler, ilk  kayıklara göre daha dolu idi. Bazılarında kurek çekecek  kimse dahi yoktu.  Erkekler eşleriyle vedalaşıyor çocuklarını son kez öpüyorlardı.

 

 

KORKUNÇ SONA DOGRU

 

01.15'de korkunç sondan 65 dakika önce geminin ön kısmı 5 kata kadar suya batmıştı.Geminin  içinde  tahminen 30 bin ton  kadar su vardı.O yarım saat içinde  11 kayık suya indirildi. Artık her  botta 50-60 kişi oturuyordu. Sabah saat 01.30'da bir el ateş edildi. 5 güverte subayı  kendisininde içinde bulundugu  11 kayık  suya  indirilirken 'ititşip kakışan  üçüncü sınıf  İtalyanlar'ın  kayığa atlamalarını  engellemek için  ateş ettiğini' sonraki sorgulamaları sırasında anlatmıştı. 01.35'de  ikinci bir silah sesi duyuldu. Subay  Wiiliam  Murdoch yarısı boş olarak indirilmekte olan  15 kayığa binmek isteyen  erkeklere sözünü  geçiremeyince  onları indirmek için  ateş etmekten başka çare bulamamıştı. 15 kayığa son anda  tek bir erkek bindi. Titanic'in  ait oldugu 'White Star  Line' gemicilik şirketinin  varisi  Lord Josep Bruce İsmay dan başkası degildi.

 

 

ONUNLA BİR DÖNEM BATMIÞ OLDU

 

Titanic yara aldıktan  sonra  tam olarak  batması 3 saat 20 dakika kadar sürdü. Güveretesinde  2.206 kişi bulunuyordu ve cankurtaran  sandalları bu sayının  yarısından azını alabilecekti. 1500 yolcu, gemi yavaş yavaş pruvasından  suya gömülürken  güvertedeydiler. Gemide kalanlar çogunlukla  3 mevki yolcular  ve bazı zengin  nüfuzlu erkekler di. Kurtarma filikalarına  öncelikle kadınlar ve çocuklar  alınmıştı. İnsanları ayırma  işlemini zamanın maden  ocakları sahibi Benjamin  Guggenheim yaptı. Gece kıyafeti içinde  kibar bir  beyefendi görünümündeydi. Sigara salonunda  en son beraber  olduğu kişilerden birine  'Bana bir şey olursa  karıma görevimi yaptıgımı  söylersiniz. diyordu. New York  Waldorf Astoria 'nın sahbi  John Astor  hamile karısını bir filikaya bindirdikten sonra gemide kalanlar arasındaydı. Vucudu geminin batmasından birkaç gun sonra bulundugunda tanınmayacak halde idi.  Amerikan Kongre üyesi. New York 'taki  Macy mağazalarının sahibi Istdor Straus karısı İlda ile  seyahat ediyordu. Karıs kurtarma  filikalarına binmeyi reddetti.'Her zaman  kocamın yanında  oldum  şimdi neden bırakayım ' diyordu. Strauslar  güverdeki sandalyelere oturup sonlarını beklediler.

 

 

ADIM ADIM ÖLÜM

 

Okyanu her  geçen saniye Titanic'in yanan ışıkşarından  birini daha içeri alıyordu. Batış gözle  izlenebilir hale gelmişti. Ön kısmı  suların ölümcül  karanlığının içine batmış geminin arka kısmın kaldırmıştı. Yine de  o ana kadar  suya indirilmiş olan kayıkların  pek uzaga gitmedikleri, geminin etrafında  kalmaya çabaladıkları  gözleniyordu. Titanic'in batacagına  hala inanmayan  bu insanlar  eger gemi batmaz ise  tekrar bineriz  düşüncesiyle  oradan  ayrılamamaışlar  ve kimse de onlara  bu agırlıktaki geminin batarken  meydana getirecegi anafordan bahsetmemişti. 01.45'de 16 kayık içinde 4 boş yer ile  denize indirilirken  güvertedeki 1.000'den  fazla insan artık  kurtulma  şanslarının çok düşük  oldugunu ve geri kalan  4 kayıkta  ancak 250 kişilik yer  oldugunu anlamışlardı. Titanic'in  iskeşe tarafına  dogru da yatmakta  oldugu o sıralarda görüldü. Güveredede panik başlamıştı. Amerikalı tarihçi Barbara tuncman'a göre  güverede bulunan  New York'un  ise yaramaz zengin sınıfı hizmetkarlarına  ve onların üçüncü sınıfta  yolculuk eden ailelerine atlarına  verdiği kadar bile  deger vermiyorlardı. ama son kayıklara binmek için de  onların önüne gecmediler. Kimse  onları can korkusunda görmemeliydi. Bu arada gemide  hala tüm kadınlar  kurtarılmış değildi. Hala geminin batacagına inanmayarak kocalarıyla kalmak  isteyenler gemideydiler. Yeni evli bir kadın ölecekse  eşiyle beraber  ölmek istediğini söylüyor ve gemiden ayrılmıyordu. Öte yandan  aşagı katlardan  güverteye uzanan yolu ancak geçip, ağlayarak ve haykırarak  yukarıya gelen  onlarca üçüncü sınıf kadın yolcu da henüz gemide idi. Ve onlar sebebiyle  son kayık 23 boş yer ile ve içine binmiş  olan erkeklerin silah zoruyla  tekrar güverteye çıkarılmasından sonra  denize indirildi. Gemini arak kısmı  birdenbire  havaya yükseldiğinde içeride kalan  500 kişinin hayatta  kalma şanşı tükenmişti.  Yukarıya  çıkan yollarda  olanlar, birdenbire birer kuyu görüntüsü  alan ve dikey birer boşluk  haline gelen  koridorlardan , gemini ön kısmımda  yükselen suya düşerek boguldular. Kimilerinin üzerine dolaplar, piyanolar, kimilerinin üzerinede diğer insanlar yıkıldı. Titanic  denize 45 derecelik bir açı yapıyordu. Güveretedekiler son çaresizlik içinde  yerlerde sürünüyor , geminin okyanusun  yutacagı  son noktası olduguna inandıkları kıçına dogru tırmanmaya çalışıyorlardı. Bazıları ölümü beklemekten bıkkın , birdenbire  buz gibi karanlıga  atladı. Kimileri tutunamadı, kaydı ve düştü.Kayıklardan  dehşet çığlıkları yükseliyordu insanların bütün umutları yok olmuştu.  

 

 

 

PARÇA PARÇA OLDULAR

 

 

Titanic batıyordu.Suyun üzeri soğuktan çırpınmayı bile başaramayan  insanlarla dolmaya başlamıştı.Birden kulakları sgır edici bir gürültü koptu. Titanic parçalanmaya  başlamıştı. Kocaman metal plaklar kopuyor, bacalar  yerinden oynuyor, katlar ayrılıyor gibi sarsılıyordu. 24 metre yuksekliğindeki  50 tonluk  ilk baca 02.18'de  deniz suyunu  basıncına dayanamayarak kırıldı. Kırılan baca denize mantar yelekleri ile atlayan insanların üzerine yıkıldı.Ve birden ölümcül bir sessizlik geldi. Ardından  Titanic daha da dogruldu ve su yüzeyine  70 derecelik bir açıyla   ve birdenbire denecek  kadar kısa bir sure içinde  okyanusa ebedi dalışını  gerçekleştirdi. Olata tanık olanlar bir anda diye düşündüler. Dilleri nefesleri tutuldu batmaz denilen gemi bir anda okyanusun sularında yol oldu. ,anıt tabut ardında ne bir dalga bıraktı ne anafor . Birkaç dakika  sonra suyun altında yukardakilerin bile  duydugu bir patlama gerçekleşti. İçte kalan hava  üzerindeki basınç Titanik'i patlatarak  üçe bölmüştü.  Yüzen saray ilk ve son  yolculugunu böylece  okyanusun dibinde tamamlamıştı. Kayıklardan da suda  yüzenlerden de  bir anda çıglıklar yükseldi. Kayıklardaki  700 kişinin sesleri kısıldığında,denizin haykırmaya  devam ettiği duyuldu.Denizdekiler  donmak  üzereydiler. Kayıklar ise denize düşen yolculardan epey uzaktı. Titanic ise deniz dibinde ebedi istirhatine olan okyanus tabanına ulaşmıştı. Ve insanoğlunun nasıl acımasız, nasıl bencil ,nasıl sakat olduğu  o andan sonra , birkez daha teyit edilecekti. Birinci sınıf yolcusu  birkaç hanıefendi  amerikan Senatosu önündeki sorgulamalarında  'Bağıranlar, uyuyarak battığını  bile anlayamayan  uyanıncada kriz geçiren  birkaç üçüncü sınıf yolcusuydu' demişti, ama hala  500 kişilik boş yerleri bulunan  kayıktakilerin denizdekilerin suda  donmadan önce geçirdikleri  süreci anlatan  ifadeleri gerçekten dehşet vericiydi.

 

 

İNSANLARIN İNSANLIKTAN ÇIKTII ANLAR

 

6. kayıktakiler, kürekciye suda  yüzmeye çalışanların yanına  gitmek için baskı yapmışlar, ancak  kürekçi bunu 'zaten yerimiz yok, biz de batmayalım ' gerekçesiyle  reddetmişti. Komisyon  raporlarına göre  4 kayıktaki  kürekçiler sudakilere  yardım etmek istemiş  ancak yolcular  bunu 'yasaklamışlardı' Ve diğer kayıklarda daha  da insanlık  dışı uygulamalar a yaşanmıştı. Kazadan  kurtulanların anlattıklarına göre  hep beraber  tempo tutup   şarkı söylemişlerdi. Hem denizde  haykıranların  hem de vicdanların seslerini bastırabilmek için ... Ve  kürekçi  Lowe  denetimindeki 14  kayık , içindeki herkesi  diğer kayıklara  aktardıktan sonra  boş bir halde  su üzerinde kalmaya  çalışan yüzlerce  insana yaklaşmış , onlara 150 metre  kala durmuş  ve yarım saatten fazla  bir süre  beklemeyi tercih etmiş.  Sorgulamayı yapan senatör 'neden' diye sorabildiğinde  ise 'yaklassaydım  hepsi binmeye çalışır , hep beraber  ölürdük'cevabını almıştı. Sudakilerin  hayat belirtileri yaklaşık bir saat  kadar  sonra kesildi. Cesetler suyun üzerini yakamoz gibi kapladığında kayıklar uzaklaşmıştı. Kurtulan sivillerden hiçbiri yargılanmadı. Birçok devlet , ceza yasalarının ölümle karşı karşıya gelerek kendini savunmak zorunda  olan insanlar  için  yapılmadığını  söyledi. Carpathia olay yerine  Titanic tamamen gözden kaybolduktan  tam iki saat sonra  vardı. Kayıkların çoğu daha çevredeydi ve sabaha kadar kayıklardaki  insanları  güvertesine almakla uğraştı. S.O.S çağrısına gelen diğer gemi  Californian  ise  ancak sabah 08.30 'da kaza mahalline ulaşabildi.  İki geminin  ifadelerinde  anlaşıldığına  göre Titanic  yardım sinyallerinde  yanlış koordinatlar vermişti.  İki gemininde yolu  biraz da bundan uzamıştı. 15 Nisan  sabah saat  2.05 'de  denize inmiş Filikalarda birinci mevkiden yüzkırkaltı (%97) ikinci mevkiden yüzdört( %89) üçüncü mevkiden yüzüç(%42) kadın ve çocuk yüz kırkaltı yetişkin erkek ve gem 885 mürettebatından 212 kişi kurtulabilmişti. sabah dörtte filikalardan ilkine yardın ulaştı. sağ kalabilen 705 kişi yardıma gelen gemiler tarafından kurtarıldı.

 

 

YENİ BİR ÇAÐ

 

Yirminci yy.'ın en büyük deniz kazası olarak kabul edilen Titanik'in batması bir çok kişi tarafından 'kuşku çağının' başlangıcı olarak kabul ediliyor. En ileri teknoloji harikası olarak sunulan geminin her şeye rağmen batması insanlarda güven duygusunu derinden sarstı. 1500 kişinin hayatını kaybettiği dünyada duyulduğunda milyonlarca insan ağır bir şok yaşadı. Dönemin gazeteleri 'teknolojiye duyulan kör güvene korjunç darbe' manşetlerini atyılar. Olaydan üç hafta sonra İngiltere, kurtarma kayıklarında her yolcu için bir yer zorunluluğunu getirdi. Milletler arası heyetler,gemilerde telsizcilerin nöbet tutması mecburiyetini getirdi. Ve daha o yıl çıkmadan ünlü fizikçi Alekxandır Behn buz dağlarını elektroşok dalgaları ile denizin dibinden tanıyan ve yerlerini belirleyen' ekolot' isimli cihazı geliştirdi. 1500 kişiyle birlikte akala gelebilecek her türlü lüksün bünyesinde barındıran bir saray batmıştı. insan aklının ,insan duyarlılığının kordineli bir iş birliği oluşturamadığı bir yerde ne teknoloji ne de o görülmedik ihtişam hiçbir işe yaramamıştı.

 

 

GİZLİ RAPORLARDA NE VAR

 

ABD'de yayınlanan National Enquirer Dergisinin ortaya çıkardığı gizli rapor ile kazanın vehameti bir kez daha ortaya çıktı.National Enquirer Dergisinin gün ışığına çıkardığı ve 19 nisan 1912 tarihinde tamamlanarak Amerikan Senatosuna sunulan gizzli Titanik raporunda facia ile ilgili şimdiye kadar bilinmeyen gerçekler gözler önüne serildi. Bu rapora göre Titanik'in mürattebatı ve yolcuları kazanın olduğu anlarda dahi buz dağını ciddiye almamış hiçkimse çarpışmayı önemsememiş. Raporda yolculardan bazılarının kameralarına çekildiği bazılarının ise güvertede ki karlarla kartopu oynadığı belirtiliyor. Geminin gözcülerine dürbün verilmediği için buz dağlarının zamanında fark edilip rotayı değiştirmek gibi bir imkanının olmafı belirtilen gizli raporda gemi gözcülerinden ' Frederich Fleet'in açıklamalarına da yer veriliyor. İngiltere'den dürbün istedik. Bize verilecek dürbünlerinin olmadığını söylediler. Eğer dürbünlerimiz olsaydı buz dağını erken fark eder yolumuzu değiştirirdik diyor. Yıllar sonra ele geçirilen rapora göre gemide yolcuların yarısını bile kurtarmaya yetecek tahliye sandalı yoktu.Ayrıca soruşturma derinleştirilince bazı acı gerçeklerde ortaya çıktı. Korkak erkeklerle mürettebata tahliye sandallarında yer açmak için bazı kadınlar gemide bırakılmıştı.Bir sandala sadece erkekler bindirilmişti. Üçüncü kaptan Herbert Pitmen kendisinin bindiği sandala daha fazla kazazede almanın mümkün olup olmadığı sorusunu 'aslında sandalımız 20-30 kişi daha alabilirdi. Fakat geri dönersek insanlar sandala hucum edeceklerdi batma tehlikesini göze alamadık'diye cevaplamıştı. Titanik'in dik olarak atlantiğin dibine batışı üzerindeki insanlarıda dibe götürmüştü. Batış anında kurtulabilen yüzlerce insanda soğuk sularda yardım beklerken ölmüşlerdi. Titanik batmadan evvel 20 filika denize indirilmiş olmasına rağmen bunlardan sadece birisi geri dönüp denize dökülen insanları toplamaya çalışmış diğer filikalar ise girdaba kapılma ve saldırıya uğrama korkusuyla kaçmışlardı. Boğulanların yanında soğuk deniz suyuyla donan yüzlerce insanda o an ölmüştü.

 

 

 

 

Sadakat.Net Makale deryası  

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.