Yağmurun ellerinden izlerken hayatı...

Şimdi sessiz bir gölge gibi yürüyüp, gitmek var kentin tüm sokaklarından…

Bir yağmur damlası olmak vardı şimdi… Buluttan süzülen, kurumuş, çorak topraklara hayatı müjdeleyen…

 

Hani sonra o mis kokusu yayılır ya yeryüzünün her bir karesine… Hani sen bir damlada seni alıp, giden suların derinliğine kapılıp, giderken, hayatı bir damlaya benzetirsin…

 

Şu bir damla ne kadar da zayıf, ne kadar da sönük gelir sana… Hani hep küçük gibi gelen her bir ayrıntı ne kadar da büyük hâdiselerin yapı taşıdır oysa… Bir adımla başlar büyük yolculuklar… Bir tohumdur fidanı ağaç eden… Bir sözdür yüreklere sular serpen… Bir bakıştır, acılı gönüllere serinlik veren…

 

Ve bir damladır, damla damla olup büyüyen, hayata canı müjdeleyen…

 

Ruhun, baharın sonuna çoktan hazırlanmış gibi… Yazdan kalma, baharın sonunu haber veren yağmurların ellerine bırakıvermek var şimdi kendi… Damlalarda boğulmak için değil, damlalardan denizlere, okyanuslara seni vardıracak yolculuğa çıkabilmen için…

 

Kâinat, yazın ardından kışa hazırlarken kendini, sen de  ruhunun tenhâlıklarında dolaş şimdi..

Hangi mevsimde kaldın, hangi mevsimi arıyorsun?

 

Şimdi sessiz bir gölge gibi yürüyüp, gitmek var kentin tüm sokaklarından…

 

Beyaz, bembeyaz bir düş kuruyorum şimdi tüm insanlık adına…

Çocukların ağlamadığı,

Sevgilerin sevgi,

Umutların umut,

Dostlukların dostluk olduğu bembeyaz bir düş kuruyorum…

 

Ve biliyorum,

Düşlere yakınsa gerçekler,

Yüzünü güneşe dönen günebakanlara benzer insanlar...

 

Günebakanların ışığa durduğu gibi hayallerin gerçek olduğu yere yakınsan eğer,

Aradığını bulmuş, menziline varmışsın demektir...

 

Reşhâ Sahradaesinti

19.09.2009

www.herkonudan.com

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.