Reşahat
Bazı hadisler üzerinde tefsirleri
- Ayrıntılar
- Kategori: Reşahat
- Gösterim: 9797
BAZI HADİSLER ÜZERİNDE TEFSİRLERİ
اَلْقَنَاعَةُ كَنْزٌلاَيَفْنَا
El kanaatû kenzûn lâ yefnâ
Hadîsi üzerinde buyurdular :
— Allah'ın Resûl'ü «Kanaat tükenmez hazinedir» dediler. Sonsuz mâna... Bizim gözümüzde kanaat odur ki, bir kimse çiy bir arpa ekmeği bulacak olursa, onda, ayni ekmeğin pişmişine arzu olmamalıdır. Ondan da o kadar yemelidir ki, namazda hareket kabiliyetini elde etmekten öteye geçmemelidir. Kişi şöyle geçinmelidir ki, her zaman ayni şekilde geçinmek mümkün olsun... Ve Öylesine yiyip giyinmelidir ki, kendisinden daha aşağı bir derece mevcut bulunmasın...
Ve mübarek avuçlarını açıp buyurdular :
— Bir kimseye bir avuç pirinç veya un kifayet eder. Böyle yapan, kanaat sırrını anlamıştır. Bir insan düşünün ki, çöle düşmüştür; orada ne sudan, ne ottan eser vardır. Hiç bir yerden imdat gelmek ümidi de yoktur. Böyleyken bu adamda açlık ve susuzluktan yana en küçük kaygı mevcut değildir. İşte o adam kanaatin hakikatine ermiş kabul edilebilir.
اَتَّكَبُّرُعَلَي الْمُتَكَبِّرِصَدَقَةٌ
Ettekebbüru alelmütekebbiri sadakatün
«Kibirliye kibir etmek sadakadır» mealindeki hadîsi şöyle mânalandırdılar :
— Kibir iki türlüdür : Biri kötü, öbürü iyi... Kötü kibir, Allah'ın mahlûklarına yücelik taslayıp onları hor görmektir. Makbul kibir ise, Allah'tan gayrine iltifat etmemek ve onlara yücelik tavrı takınmak... Şu incelik yönünden ki, Allah'tan gayrini hakîr
görmek ve hiç bir değere lâyık bulmamak şartı altındaki kibir... Bu kibir asıldır ve fena mertebesine ileticidir.
شَيَّبَتْنيِ سُؤرَةُ هُؤدٍ
Seyyebetnî sûretü hûdin
«Hûd Sûresi beni ihtiyarlattı» hadîsinden süzdükleri hikmet: — Hûd sûresinde istikamet emredilmiştir. İstikamet, doğruluk çetinlerin çetini bir iştir. Zira istikamet, bütün fiiller, hâller, sözler ve ahlâkta orta yeri tutmak ve onda sabit kalmaktır. O şekilde ki, bütün fiillerde zaruret dışına taşılmasın ve ifrat (fazlalık) ile tefrit (eksiklikten) korunulabilsin... Onun içindir ki «keramet ve harikalarda iş yoktur, iş istikamettedir» demişlerdir.
اَلْيَوْمَ تُسَدُّكُلُّ فُرْخَةٍ اِلاَّ فُرْجَةُ اَبِي بَكْرٍ
Seddûl-yevme tüseddû kûllûfurcetin illâ furcetü ebîbekir
«Bugün bütün kapılar (kapanır) kapansın, yalnız Ebubekrin kapısı (açık kalır) kalsın!» hadîsi üzerinde sözleri :
— Peygamber mescidinin bir çok kapısı vardı. Allah'ın Resûl'ü son demlerindeki hastalıklarında, bütün kapıların kapatılıp Hazreti Ebubekir'e ait kapının açık bırakılmasını emrettiler. Tahkik ehli bu hususta çok söz söylemişlerdir. Hüküm nisbetleri her nisbetin üzerindedir ve böyle bir günde bütün nisbetlerin kapıları kapanır da muhabbet alâkasının kapısı açık kalır. Allah'a götüren ve gayeye erdiren nisbet de aşk ve muhabbetten başkası değildir.
«Reşahat» sahibi :
— «Hâcegân» yolunun çıkış noktası Hazreti Ebubekir olduğuna göre onların da nisbetlerindeki başlıca farika ve şiar aşk ve muhabbettir. Hoca Ubeydullah Taşkendî hazretleri bu noktayı belirttikten sonra «bütün dâva bu nisbeti kaybetmemektir!» buyurdular.
لِي مَعَ اَللَّهِ وَقْةٌ
Li meallâhi vaktün
Hadîsinin yorumlanmasında buyurmuşlardır ki :
— Bu hadîsi, tarikat ulularından bazıları «bütün vakitleri toplayıcı devamlı ve yekpare bir zaman içinde Allah ile olduklarına, öbür kalb noktalariyle de, dünya işleri, muharebeler, zevceleri ve sahabileriyle münasebetler gibi faaliyetler üzerine bulunduklarına ait delâlet, açıktır.
Buyurmuşlardır ki :
— Miraç hadisesinde Cebrail'in muayyen bir noktadan sonra Peygamberler Peygamberine yoldaşlık imkânını kaybedip «Buradan öteye geçersem yanarım!» buyurmasındaki sır «Ben sıfatlarla beraber zât'ı müşahede makamırdayım. Bu makamdan bir parmak ucu kadar ileriye geçersem yanarım!» hikmetine bağlıdır.
اَدَّبَنِي رَبِّي فَاَحْسَنَ تَاْدِيبِي
Eddebenî rabbî fe ahsene tedibi
Mânasında buyurmuşlardır ki:
— Bu hadîsten murad, «Allah beni sevgisine uygun, güzel hasletlerle edeblendirdi.» diye belirtilebilir. Sevenle sevilen arasında büyük ahlâk teessüs edince, sevgilinin rızası uğrunda yapılmayacak ne kalır ?