Bir Saatiniz Kaldı

d8af477f8f3567fd3470d9443b457a89aq1Acil servisteydim. Mesleğe yeni başlamanın heyecan ve zevkini yaşıyor, 'doktor bey' hitabına alışmaya çalışıyordum. Her büyük hastahanenin acil servisinde olduğu gibi, burada da nöbet hareketli geçiyordu. Tecrübeli uzman hekimlerin yanında, bana pek sorumluluk düşmüyordu. Ben sadece olup bitenleri dikkatlice izleyerek tecrübe kazanmaya çalışıyordum.Saat gecenin bir buçuğuydu. İki bayan, kollarından tuttukları, 16-17 yaşlarında, esmer, topluca bir delikanlıyı hastahaneye getiriyordu. Delikanlının babası olduğu anlaşılan bir bey arkalarından soluk soluğa geliyor, bir yandan da şöyle sesleniyordu:

Devamını oku: Bir Saatiniz Kaldı

Mutlu adamın gömleği

12758_02_pBir hükümdar amansız bir hastalığa yakalanmıştı. Ülkenin bütün hekimleri saraya geldi, komşu ülkelerin hekimleri de çağırıldı. Ama hastalığa hiçbir çare bulunamadı. Hükümdar, herkesin gözü önünde her gün biraz daha erimeye devam ediyordu. Umutsuzluk içinde çırpınırken son çare olarak bütün falcıların, büyücülerin bulunup saraya getirilmesini istedi.Adamları koşuşturdu. Ülkede ne kadar adı falcıya büyücüye çıkmış insan varsa toplayıp getirdiler.Falcılar, büyücüler hükümdara tek tek baktılar, bildikleri bütün numaraları yaptılar, ama hiçbiri herhangi bir iyileşme sağlayamadı.

Devamını oku: Mutlu adamın gömleği

Kafesteki adam

kafesBİR AKÞAM SARAYIN BİR PENCERESİNDEN sokakta akıp giden kalabalığı seyreden bir kralın gözüne, o kalabalığın içinden bir adam takılmış. Sıradan bir insanmış bu. O akşam vakti, evine yürümekteymiş. Tıpkı, yıllardan beri haftada beş akşam yaptığı gibi... Kral, adamın evine vardığında yapacaklarını tahayyül etmiş: hanımı ve çocuklarıyla merhabalaşmak, hal hatır sormak, yemeğini yemek, televizyon seyretmek veya birşeyler okumak, uyumak, sonra da, ertesi sabah her zamanki saatinde uyanıp yine işe doğru yola koyulmak. Birden bir merak sarmış kralı: "Hayvanat bahçesindeki hayvanlar gibi, bu adamı da bir kafese kapatsak acaba ne olur?"

Devamını oku: Kafesteki adam

Çocuk ve İhtiyar

cveiİhtiyar adam, vapurun salonuna girince önce pencere kenarında bir yer aradı. Ama maalesef kalmamıştı; eh gençler kendisinden daha çeviktiler elbette. “Aman ne olacak; yirmi beş dakikalık bir yolculuk alt tarafı!” diye düşündü ihtiyar adam. Boş bulduğu bir yere doğru yöneldi, selâm vererek oturdu. Sonra kimsenin beğenip almadığı selâmını kendisi aldı. Sağına-soluna bakmaya başladı. Yanına oturduğu otuz yaşlarında görünen, kısa saçlı, takım elbiseli genç adamı süzdü uzun uzun. Genç ise inadına bakmadı kendisine doğru.

Devamını oku: Çocuk ve İhtiyar

Sadece 5 Dakika

m_f_vargelogluDışarıdan bir kedi iniltisi duydu…

İsteksizce pencereye döndü. Çünkü evraklardan artık kafasını kaldıramaz hâldeydi. Baktı;

Bir kedi ve yavrusu…

Canı sıkıldı. Sinirli bir şekilde camı açtı ve onları hışımla kovdu.

Devamını oku: Sadece 5 Dakika

Bir müddet zeytin yiyeceğiz, sonra...

zeytin_zeytinyagiKendisini karşılayan sekretere; Nazif Beyle görüşmek istediğini söyledi. Bunun üzerine sekreter birden ciddileşti: "Nazif Bey mi?" dedi.Kendisini karşılayan sekretere; Nazif Beyle görüşmek istediğini söyledi. Bunun üzerine sekreter birden ciddileşti: "Nazif Bey mi?" dedi. "Evet, Nazif Bey!" diye cevap alınca, hüzünlü bir ses tonuyla "Nazif Bey sizlere ömür efendim, onu kaybedeli dört yıl oldu." dedi. Hiç beklemediği bu haberle bir acı saplandı yüreğine. "Ya, öyle mi.?" diyebildi sadece.

Devamını oku: Bir müddet zeytin yiyeceğiz, sonra...

Dilci ile Gemici

dilci-gemiciBir dil bilgini bindiği geminin kaptanına küçümseyen gözlerle bakarak,

-Sen, hiç gramer okudun mu? diye alaycı bir ifade ile sordu.


Kaptandan “Hayır” cevabını alan kendini beğenmiş adam:

 

- Eyvah! Gitti ömrünün yarısı, dedi.

Kaptan, bu kendini beğenmiş adama kızdı, alındı, gönlü kırıldı, fakat karşılık vermedi.

Devamını oku: Dilci ile Gemici

Bir bahçe hikayesi

m_kucukasciİşinin ehli, mahir bir bahçıvan vardı. Saray gibi evinin etrafındaki bahçenin; her tarafı maharetini, zevkini, cemâlini gösteren çiçeklerle bezenmişti. Bu çiçeklerin çoğu saksılarda, özel bölmelerde yetiştirilmişti. Fakat bahçesinin en merkezî yerine henüz bir şey ekmemiş, dikmemişti. En sona bırakmıştı orayı.

Bir gün «vakit geldi» diyerek îtina ile bu bölgeye toprak döktü, hayalindeki çiçeklerin, bitkilerin yetişmesi için her şeyi hazırladı. Suyunu verdi. Bahçıvanın bu has bahçeye özel ilgisi, saksı çiçeklerinin hem dikkatini çekmiş, hem de onları biraz kıskançlığa itmişti:

Devamını oku: Bir bahçe hikayesi

Balon

balonKÜÇÜK ÇOCUK, baloncuyu büyülenmiş gibi takip ederken şaşkınlığını gizleyemiyordu. Onu hayrete düşüren şey, "bizim eve bile sığmaz" dediği o güzelim balonların, adamı nasıl havaya kaldırmadığıydı. Baloncu dinlenmek için durakladığında o da duruyor ve sonra yine takibe koyuluyordu. Bir ara adamın kendisine baktığını fark ederek ona doğru yaklaştı ve titrek bir sesle:

— Baloncu amca!, dedi. Biliyor musun, benim hiç balonum olmadı.

Devamını oku: Balon

Kuyudan nasıl kurtuluruz?

Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği, kuyunun birine düşmüş. 

Niye düşer, nasıl düşer sormayın.

Eşek bu. Düşmüş işte.

Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı belki, üzerine de toprak dökülmüştü.

Devamını oku: Kuyudan nasıl kurtuluruz?

Çivi

 BİR ZAMANLAR çok öfkeli ve hırçın bir çocuk vardı. Çocuk, sonradaüzülse de, kolayca öfkelenip hırçın davranışlar göstermekten kendini alamıyordu. Bir gün, yaptığı bir hırçınlığın ardından öfkesi yatışıp üzüntü hissetmeye başladığı bir vakit, babası bir torba çivi verdi çocuğa.

Ve, ne zaman sinirlenip hırçınlık yapar ise, bu çivilerden birini arka bahçedeki çitlere çakmasını söyledi.

Devamını oku: Çivi

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.