Mazlumun Duâsı
- Ayrıntılar
- Kategori: Hikaye ve Kıssa
- Gösterim: 1995
Mazlûmun bedduâsından sakınmalıdır. Zulüm ateşi ile karşı karşıya gelen kimsenin içi yanar, bedduâ yapmak zorunda kalır. Duâsı kabûl mahallinde olur.
Ebüdderdâ hazretleri buyurdu ki: Mazlûmun bedduâsından,âhı ndan ve yetîmin gözyaşlarından sakının. Çünkü insanlar rahat uykuda iken onlar dert, sıkıntı, üzüntü içindeler.
Hazreti Hatim'in otuz üç yılda öğrendikleri!
- Ayrıntılar
- Kategori: Hikaye ve Kıssa
- Gösterim: 1470
Hatimi Esam hazretleri, İslam büyüklerinden Þakiki Belhi’nin talebesi idi. Bir gün kendisine sordu: Otuz üç senedir buraya geliyor, beni dinliyorsun, bu sürede benden ne öğrendin? Hatimi Esam, sekiz şey öğrendim, dedi ve bunları şöyle sıraladı:
Birincisi, baktım insanların sevdiği değer verdiği şeylerin bir kısmı, ölüm yatağına kadar, bazıları öldüğü vakte kadar, bazıları da, mezara girinceye kadar, arkadaşlık ediyor ve sonra onları yalnız ve zavallı olarak bırakıp ayrılıyorlar.
Gözyaşından iftar
- Ayrıntılar
- Kategori: Hikaye ve Kıssa
- Gösterim: 2175
Dağ gibi bir adamdı. Elli yaş civarında. Kara palabıyıkları ve dadaş şalvarı ile kapının önünde bekliyordu. Açıldı kapı. Biraz önce çalınmış olan. Adam hayırlı ramazanlar dedi. Ben ramazan davulcu…su… Daha cümlesini tamamlamamıştı bile.Kapının bu tarafındaki.Yani kadın.Yani kapıyı gönülsüz açmış olan. Davul çalınsın istemiyorum ki! dedi.
Nefsinizle uğraşın!
- Ayrıntılar
- Kategori: Hikaye ve Kıssa
- Gösterim: 1621
Bir gün Ahmed Mekkî Efendi hazretlerinden nasîhat istediler. Onlara “Bâyezid-i Bistâmî” hazretlerinden bahsedip, şöyle anlattı:
Bu büyük zât, nefsini ıslâh için gündüz gece çalıştı.
Nice mücâhedeler yaptıysa da, ölmedi yine nefsi.
Çok üzülüp baktığında, hâlâ “Gurur” ve “Kibir” gördü nefsinde.
Şüphe varsa Feridüddin'e bakılsın!
- Ayrıntılar
- Kategori: Hikaye ve Kıssa
- Gösterim: 1359
Eskiden, hilal görülemeyip Ramazan-ı şerifin girişinde tereddüt hasıl olduğunda, daha bebek iken hal sahibi olan çocukların yiyip içmelerine bakılırdı. Bu haller şerri delil olmasa da, bir işaret sayılırdı.
Bunlardan biri de Ferîdüddîn Mes’ûd hazretleridir. Þâban ayının 29’u ile ramazan ayının birinci günü arasındaki gece doğmuştu. Þâbanın yirmi dokuzuncu gecesinin bulutlu olması sebebiyle ramazan hilâlini görememişlerdi.
Namazlarım
- Ayrıntılar
- Kategori: Hikaye ve Kıssa
- Gösterim: 1395
Anneannesinin sözleri yankılandı kulaklarında:
"Oğlum namaz hiç bu vakte bırakılır mı?" Anneannesinin yaşı yetmişe dayanmış, ama ezan okunduğu vakit yerinden sıçrar, yaşından beklenmeyecek bir hızla abdestini alır ve namazını kılardı.
Kendisi ise, nefsini bir türlü yenemiyordu.Ne oluyorsa, hep... namaz son dakikalara kalıyor, bu sebeple namazını alelacele eda ediyordu.
İnsanları nasıl ikaz etmeli?
- Ayrıntılar
- Kategori: Hikaye ve Kıssa
- Gösterim: 1476
Peygamber Efendimizin S.A.V. iki mübarek torunu Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin R.A. abdestinde yalnışlık yapan bir adam gördüler. Onu ikaz etmek istiyorlardı. İkaz ederken üzmek ve utandırmak da istemiyorlardı. Adama yaklaştılar ve şöyle dediler:
-Amca biz küçüğüz. Abdest almak istiyorum. Biz abdest alalım, siz bize bakın ve nerede yanlış yaptığımızı bize söyleyin.
Allah Yolun da Mal ve Canını Feda Etmek
- Ayrıntılar
- Kategori: Hikaye ve Kıssa
- Gösterim: 2172
Eshabı kiramdan Süheyb-i Rumi Hz.Efendimizin peşinden medineye hicret etmek istediğinde mekkede bir kısım mülkünü bırakıp yanında taşıyabileceği nakitlerini alarak yola çıkar. Kendisi çok yaşlı ve kimsesizdir. Mekke çıkışında müşrikler önünü kesip mani olmak isterler.
Onları akli yönden ikna etmeye çalışır. “Benim gibi bir ihtiyarın ne size zararı ne onlara faydası olur.” der. Müşrikler ikna olmayınca Mekke de kalan malım mülküm sizin olsun der.
Benim sahibim senin gibi böyle öfkelenmez
- Ayrıntılar
- Kategori: Hikaye ve Kıssa
- Gösterim: 1834
Vaktiyle bütün gününü Cenâb-ı Hakka ibâdet ile geçiren birisi, zamanın hükümdarına methedilmişti. Onunla sohbet arkadaşı olması tavsiye edilmişti. Hükümdar, methini işittiği o Allah dostunu sarayına çağırtarak kendisiyle sohbet arkadaşı olmasını ricâ etti. Bu zât hükümdara şöyle cevap verdi:
- Ey hükümdar, bu isteğin güzel! Ancak olur ya, yanlış bir iş yapsam beni affeder misin? Yoksa hemen cezâlandırır mısın?
Hazret-i Âişe ağlıyor
- Ayrıntılar
- Kategori: Hikaye ve Kıssa
- Gösterim: 1476
Resûlullah Efendimiz “aleyhisselâm”, bir gece, Hazret-i Âişe validemiz ile baş başa otururken bir ara mübarek başını Hazret-i Âişe’nin “radıyAllahü anha” kucağına koyup, “Yıldızları” seyre koyuldu.
Hazret-i Âişe ise “Dolunayı” seyrediyordu.
Fakat Resûlullah Efendimizin nur cemâli, dolunaydan daha nurlu ve parlak göründü hazret-i Âişe’ye. Duygulanıp ağladı. Ve iki damla gözyaşı Efendimizin nur yüzüne damladı.
Efendimiz sordular:
1000 Yıllık Mektup
- Ayrıntılar
- Kategori: Hikaye ve Kıssa
- Gösterim: 2768
Siyer alimleri şöyle naklederler ki;
Bir büyük Padişah var idi. Mecusi olup çok memleketlere hükmederdi. İsmi Humeyr ibni Redi idi. Lakin kendisine Melik Tebi ( veya Tübbe ) derler idi. Askeri, Süvarı ve piyade olup o kadar çok idi ki Haddı hesabı yok idi. Çok sayıda vezirleri ve yardımcıları var idi. Halkında dördbin kişi var idi ki, bunlar alim ve Fadıl idiler. Mühim işlerinde bunlara danışırdı.
Bu Hükumdar bir gün Mekke’ye geldi. Etrafta insanlar gelip gereken ta’zim ve hürmeti yapmadılar. Melik vezirlerini çağırıp: