Garib garib isimler

34559453thwul4Muhterem kaarilerim! Bizim mecmuada sağa sola deli gibi koşan bi çocuk var. “Yahu bilader bu çocuk vebalı gibi ne oraya buraya koşuyor?” diye müdüriyetten sual eyledim. “Ofisboydur, bakma sen ona” dediler. Ofis boyu mudur, aile boyu mudur nedir, Allah için ben bu tabirden bi şey anlamadım. Amma, üstadlığa şaşkın ördek gibi bakmak da yakışmadığından, “haaaa, o şeyden di mi?” gibi ağzımızda bi şeyler geveledik, işin ucunu bıraktık. Fakat ilk geldiğinden beri hiç gözüm tutmadı kerratayı.

 Geçenlerde mecmuada ofisimde oturup, arı kuşları ve gergedanlar ile alakalı felsefi hakikatleri düşünüp, günde iki öğün verdikleri katran gibi çayı içiyordum. Allah vermesin, o anda kapımda bi gümbürtü koptu. N’oldu, n’oluyoruz demeden o ofis boyu denen deli çocuk içeri daldı. Bi de borazan gibi sesiyle bağırmıyo mu: “Reha bey bi adam sizi görmek istiyo” diye. “Evladım, amman adamsa hemen içeri al. Bak adam diyosun. Demek ayda yılda bi adam yüzü göreceğiz. Hiç bekletilir mi?” dedim. Ofis boyu çocuk geri vitese takmadan sert bi U dönüşü yaparaktan fırladı gitti.

Neyse lafı uzatmayalım, yoksa basketçi falan olur, efendice bi adamcağız kapıyı tıklatıp içeri girdi. Buyur ettik. Meğer adamcağız epey dertli biriymiş. Derdi ne işindenmiş, ne de gücünden. Hatta size de garip gelecek amma, karısından bile şikayeti yokmuş. Adamın derdi ismindenmiş: Garip Zırıltı... İsmi duyunca bana da bi gülme geldi, amma Allah’tan kendimizi tuttuk, bırakmadık.

Efendim, adamcağız ismine herkesin gülmesinden bıkmış, usanmış. Bendenize de elbette garip garip zırıldayan bu adamcağızı teskin ve teselli etmek düştü. “Bak evladım” dedim. “Senin ismin de bi şey mi? Ben sana bugüne dek rast geldiğim isimleri sayayım da, sen bu derdine şükret.” Adamcağız yerinde bi kıpırdadı, dikkat ile dinlemeye koyuldu.

“Evladım, mahalledeki kasabımızın ismi Nuri Kıyma idi. Ayakkabıcı Zeki Çivici, manav ise Mehmet Patlıcan idi… İlk mektepteki hocamın ismi Zarife Kabasaba, mahallede en sevdiğim arkadaşımınki de Adil Dümbelek idi. Haa, bizim hanımın ismi de Algül Sümbül. Senin anlayacağın, evde çiçekçi dükkanı gibi yaşıyoruz yani. Gerçi hanımın kızlık soyadı da Diken idi. Bize fena battı, lâkin biz yine de sümbül ettik kerratayı. Ya benim eski patronun ismine ne buyuracaksın: Muhteşem Kirtutmaz! Yaa, seninki de bi şey mi yani şimdi bunların yanında?”

Adamcağızın yüzü güldü, kalktı ellerime sarıldı: “Ver elini öpeyim Reha beyciğim. Demek beterin beteri de varmış hayatta” diyerekten savuştu gitti.

Bendeniz odamda hatıralarımla başbaşa kalmak üzereyken, çay çorba getirip götüren o zıp zıp ofis boyu kapıda belirmez mi! Tam biraz evvel kapıyı parçalamasından naşi azarlayacaktım ki, aklıma geldi, soruverdim: “Evladım senin adın neydi bakıyim?”

Ofis boyu sarı dişlerini göstererek sırıttı: “Mülayim Fırtına!”

Reha Sümbül

Semerkanddergisi 

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.