الَّذِينَ هُمْ عَن صَلَاتِهِمْ سَاهُونَ
Ellezîne hum an salâtihim sâhûn(sâhûne).
| ellezîne | : ki onlar, onlar ki |
| hum | : onlar |
| an salâti-him | : namazlarından |
| sâhûne | : gâfil olanlar |
onlar namazlarından gaafildirler,
O kimseler ki, onlar namazlarında yanılanlardır.
Namazlarından yanılmaktadırlar
namazlarında yanılmaktadırlar.
Kıldıkları namazın değerine aldırış etmezler.
Onlar kıldıkları namazdan gafildirler.
Onlar namazlarını ciddiye almazlar.
(4-5) Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar.
Namazlarında gaflet içindeler!.
(5-7) Ki onlar namazlarından gafildirler (Kıldıkları namazın değerini bilmez, namaza gereken ihtimamı göstermezler). İbadetlerini gösteriş için yapar, zekât ve diğer yardımlarını esirger, vermezler.
Onlar, namazlarından gâfildirler,
Ki onlar; kıldıkları namazdan gafildirler.
Öylesine namaz kılanların ki namazlarını unuturlar.
Onlar namazlarını ciddiye almazlar.
Ki onlar, namazlarında yanılgıdadırlar,
Onlar kildiklari namazdan gafildirler.
Onlar kıldıkları namazdan gafildirler.
Ki onlar, namazlarında yanılgıdadırlar.
onlar ki kalpleri namazlarına yabancıdır,
Kıldıkları namazdan gafil olanlara.
Ki onlar, namazlarında yanılgıdadırlar,
Namazlarından gafildirler,
Ki, onlar namazlarından gaflet ederler (kıldıkları namazın değerini bilmez, ona önem vermezler).
Namazlarından gaflet içindedir onlar!
Onlar ki namazlarından tümüyle habersizdirler.