Mekke'nin Fethi
- Ayrıntılar
- Kategori: Tarihi Hadiseler
- Gösterim: 2643
Her şey bir şiirle başladı. Peygamber huzurunda okunan bir şiirle... Kızgın kum fırtınalarından, Adem vadisinden kopup gelen bir şairle... Ardında kırk süvari, Ve alev alev yanan gözlerinde ihanet haberleri.
Bu şair, huzaa kabilesinden Amr bin Salim'di. En üst perdeden okudu şiirini, Ve gözlerini kırpmadan dinledi Nebi ;
"Kureyşîler Sana verdikleri sözde durmadılar, Hudeybiye'de Seninle yaptıkları misakı bozdular. Bizi Vetir'de, Kendi yurdumuzda gafil avladılar. Benim kimseyi yardıma çağırmayacağımı, Çağıramayacağımı sandılar." Dedi ve durdu.
Þair ağlıyordu. Peygamber'e çevrildi tüm gözler Ve o an tutuldu nefesler. Sahabenin başları yere değiyordu, Çünkü mübarek alınlarındaki damar belli oluyor, Peygamber SallAllahu Aleyhi Wesellem celalleniyordu. "Ey Nebi ! Allah'ın kullarını yardıma çağır, İçlerinde Allahın Rasulü de olsun.
Yapılan zulme, öfkesinden renkten renge girsin, Ve büyük bir ordunun başına geçip, Denizler gibi köpürerek akıp gelsin." Þiir bitmişti, Þair de bitmişti. Gözler hâlâ Peygamber'deydi, Allahın Râsûlü , ridâsını toplayıp ayağa kalktı! Ve sahabe ayağa kalktı.
Þimdi konuşan Peygamber'di; "Eğer kendime yardım ettiğim şeylerle Huzaalara yardım etmezsem, Ben de yardım görmeyeyim. Varlığım kudret elinde olan Allah'a andolsun ki, Kendimi ve ev halkımı koruduğum gibi, Bunları da koruyacağım. Þimdi haber salın yeryüzüne! Allah'a ve Ahiret gününe iman edenler Medine'de toplansın."
Medine dağlarında savaşın ritmi, Sokaklarında Peygamber sessizliği... Konuşmuyor Nebi SallAllahu Aleyhi Wesellem Hane-i saadet'te kılıçlar bileniyor Hane-i Saadet'te zırhlar temizleniyor Ve şehirlerin anası gülüyor. Mekke-i mükerreme uzaktan gülüyor. Gül ey Mekke! Gün senin günündür Gün senin fetih günündür. Gül ki, bu dönüş sanadır.
Baksana, Dün bağrından koparılan yiğitler dönüyor sana.. Erak topraklarını savuran rüzgar dönüyor önce, Ardından büyük bir birlik; Başlarında Halid bin Velid! Arkadan ey Mekke! Senin topraklarında yaşarken Rabbim Allah'tır dedi diye sövülen, İşkence gören, Her tarafı kıpkızıl kurban taşları gibi Kan içinde kalan muhacirler geliyor. En önde Zübeyr bin Avvâm geliyor.. Hani sekiz yaşında müslüman olan Hani onbeş yaşında senden koparılan Amcası onu bir hasıra sarmıştı hani Ateş dumanına tutmuştu Küfre dönsün diye.
Ama o dönmedi küfre Ve Peygamber yıldızlarından biri olarak En önde sana dönüyor ey Mekke! Sonra bir bölük halinde Beni gıfarlar geliyor! Bayrakları Ebu Zer Gıfari'nin elinde... Þu müslüman oluşunu Kâbe'de ilan edince Bayılana kadar dövülen Ebu Zer geliyor. Eslemler geliyor bölük halinde Müzeyneler bin kişilik alayla geçerken çölden, Tekbir sesleri geliyor göklerden.
Ey Mekke başka kimi bekliyorsun söyle! Hz.Hamza'yı mı? Musab bin Umeyr'i mi? Onlar, Þehitler ordusuyla tebessüm ediyorlar sana.. Ve baksana Gözleri ışıl ışıl sana yaklaşan ve tozu dumana katan bir alayı seyrediyorlar Kapkara bir taşlığı andıran bu alay da kim? Bir hareketlilik semada... Bunlar ölüme susamış savaş erleri Ensâr! Ve en ortada simsiyah sarığıyla Yâr! (SallAllahu Aleyhi Wesellem ) O an Peygamberler ayakta, Melekler ayakta Þehitler ayakta...
Ey Mekke Kalkabilirsen sen de kalk! Çünkü gönüllere safâ geliyor Hazreti Muhammed Mustafa!(SallAllahu Aleyhi Wesellem ) geliyor —-- Sekiz yıl geçti aradan Sensiz tam sekiz yıl geçti... Gittiğin gece Uzaktan dönüp Kâbe'ye bakınca; "Mekke!" demiştin, "Sen benim için bütün dünyadan daha değerlisin ama senin insanların beni rahat bırakmıyor" deyip gitmiştin. Yıldızlar da seninle birlikte gitmişti.
Kapkaranlık geceler kalmıştı ardında. Mekke öksüz kalmıştı. Ve Mekke çocukları... Çocuklar hep Sümeyye'nin toprağa düştüğü yerde oynadı, Habbâb bin Eret'in ateşe atıldığı yerde oynadı.. Hane-i Saadetin üzerinde Sevr mağarasından kalma güvercinler bekledi Seni . Kâbe-i Muazzama'da namaz kılışını özleyen Hârem, Haticetül Kübrâ'nın hatıraları, O gül kokuna hasret kalan sokaklar bekledi Seni.
Þimdi Kasva'dan inmez misin Ya RasulAllah ! İnmez misin ki, Ayaklarından öpsün mekke toprakları Ve kaldırmaz mısın başını ki Nur çehreni seyretsin âlem... İşte Rasulullah'(SallAllahu Aleyhi Wesellem )'in nur yüzü göründü. İşte Rasulullah bakıyor. Başında yemen işi simsiyah bir sarık. O Alnındaki Nura kurban olalım. Rasulullah SallAllahu Aleyhi Wesellem Kâbe'ye bakıyor.
Ve işaret ediyor Hz. Bilâl'e... Bilâl, Kabe-i Muazzamâ'nın üzerinde... Þimdi Bilâli dinlesin yer ve gök...
Dursun Ali Erzincanlı