Ani: Selçukluların Anadolu'da ilk fethettiği yer

Bugün Kars sınırları içerisinde yer alan Ani, Selçukluların Anadolu'da ilk fethettiği yerdir. Fakat iddia edilen aksine Selçuklular bu bölgeyi Ermeni krallığından değil Bizanslılardan almışlardır. Bizans imparatorluğu 1045'te Bagrat Ermeni krallığına son vererek Ani'yi vergiye bağlamıştı. 1064'de Bizans ile Selçuklular arasında gerçekleşen Ani savaşından burası Selçukluların hakimiyetine geçmiştir.

Alpaslan'ın Selçuklulara karşı oluşturduğu orduda Bizans'a vergi vermekten kaçınan bazı Ermeni beyleri de katılmıştı. Ermenilerin çoğunluğu ise Krikor adlı bir Ermeni beyi komutasında Selçuklulara karşı savaşmıştır.

Devamını oku: Ani: Selçukluların Anadolu'da ilk fethettiği yer

Demokratik açıdan dünümüz ve bugünümüz

Yıllardır “demokratik hak ve hürriyetleri” tartışan Türkiye, demokrasisini bir türlü sağlam zemine oturtamıyor...

Çünkü milletle devletin istikametleri farklı... Milletin yüzü kıbleye, devletin yönü Batı’ya dönük! Bu yüzden devlet (yani bürokrasi) vatandaşa güvenmiyor.

Kimse de dönüp, “Osmanlı ceddimiz millet-devlet ilişkisini nasıl yürütmüştü?..” diye bakmıyor.

Bu konuda yabancı gezginlerle diplomatların kayıtlarından yola çıkarak bir derleme yaptım: Umarım politikacılarımıza ışık tutar.

Devamını oku: Demokratik açıdan dünümüz ve bugünümüz

Dilin ve nezaketin İstanbul’u

Onları tarif etmek için hâlâ “İstanbul hanımefendisi-beyefendisi” sözcüğü kullanılıyorsa, bunun bir sebebi olmalı.
Hanımefendiler öncelikle şiir gibi konuşur, kelimelerden âdeta beste yaparlardı.

Dilini düzeltmeyenler, nezaket kurallarına uymayanlar, yaşadıkları şehri özümseyemeyenler, özetle görgüsüzler ve bilgisizler eski İstanbul’da tutunamazdı.

Düzgün konuşmaya o kadar önem verilirdi. Şiveli konuşanlar seçkin meclislerde yer bulamazlardı.

Devamını oku: Dilin ve nezaketin İstanbul’u

Dünyadaki ilk üniversiteyi Müslümanlar kurdu

Müslümanlığın ortaya çıkıp yayılması; cemiyete bu yeni dinin hâkim olmasıyla neticelendi. İnsanın günlük ibâdetleri bir yana, devlet idaresinden mahkemelere, pazardan mezara kadar hayatın her safhasında muayyen prensiplere uymak mecburiyeti doğdu. İslâm dininin ilme verdiği ehemmiyet bu sebepledir. Eskiler bunu “Nerede ilim varsa orada din vardır. Nerede ilim yoksa orada din yoktur” sözüyle ifade etmişlerdir.

Hazret-i Peygamber s.a.v. tebliğini Medine-i Münevvere’deki mescidinde yapardı. Burası İslâm tarihindeki ilk akademidir. Sahâbe-i kirâmdan bekâr olup eshâb-ı suffa denilen yetmiş kadarı devamlı Mescid-i Nebevî‘de bulunur;

Devamını oku: Dünyadaki ilk üniversiteyi Müslümanlar kurdu

Mimar Sinan'ın şifresi restorasyonda çözüldü

Mihrimah Sultan Camii restorasyonda, Mimar Sinan'ın dikkate aldığı ayrıntıları bilinmediği için çökme tehlikesi geçirmiş. Vakıflar Genel Müdürlüğü, 1999'da meydana gelen Marmara Depremi'nde çökme tehlikesi geçiren Edirnekapı Mihrimah Sultan Camisi'ni Mimar Sinan'ın şifrelerini çözerek kurtardı.

Mimar Sinan'ın, temelinin yeraltı sularından olumsuz etkilenmemesi için yaptırdığı kuyuların kapatılmasının caminin sonunu hazırladığı ortaya çıktı. Restorasyon ve onarımla sağlamlaştırılan camide, 450 yıl önceki döneme dönüş yapıldı.

Devamını oku: Mimar Sinan'ın şifresi restorasyonda çözüldü

İstanbul'un her semtinde bir 'paşa' var

Anadolu'daki bazı yaşlı amcalar, rütbesi ne olursa olsun bütün askerî personele 'paşam' diye hitap ediyor. Böylesine saygınlık ifade eden bir imajın oluşmasında Osmanlı'dan bugüne askerlere duyulan sevgi ve saygının büyük bir rolü var. Osmanlı paşalarının hemen hepsini yaptırdıkları vakıf eserlerinden tanıyoruz. Bugün İstanbul'un pek çok semti bir Osmanlı paşasının ismiyle anılıyor.

Emekli ve muvazzaf bazı paşaların Balyoz darbe girişimi iddiasıyla tekrar gözaltına alınması, akıllara Osmanlı paşalarını getirdi. Emekli paşaların böyle bir iddiayla gündeme gelmesi vicdanları rahatsız etti. Çünkü belgeler, ses kayıtları ve darbe planlarının yapıldığı günlerin sonrasında gerçekleşen bombalı saldırılar uç uca eklenince akıllarda soru işaretleri oluşmaya başladı.

Devamını oku: İstanbul'un her semtinde bir 'paşa' var

Kaybolan değer: I. Mahmud Çeşmesi

 

Şehrin sokak ve caddelerini süsleyen, tarihi dokusunun oluşumuna katkıda bulunan yapılardan biridir çeşmeler. Eski İstanbul’un hemen her sokağında bir örneğine rastlayabileceğimiz çeşmeler, bir hayır hizmeti olarak, hayatî bir ihtiyacı karşılayan son derece kıymetli eserlerdir. 

Sosyal birer iletişim mekânı olma işleviyle de, mahallenin önemli bir tamamlayıcı parçasıdır. Mahalle kültürümüzün vazgeçilmez bir unsuru ve Osmanlı mimarlık tarihinin önemli bir parçası olan çeşmelere, ne yazık ki hak ettiği değer verilmemiş, gereken ihtimam gösterilmemiştir.

Devamını oku: Kaybolan değer: I. Mahmud Çeşmesi

700 yıllık Osmanlı köyü onarılıyor

Oğuz boylarından Kızıklar tarafından yaklaşık 700 yıl önce Uludağ eteklerinde kurulan ve tarihi dokusuyla bugünlere kadar hiç bozulmadan gelen Cumalıkızık köyü, restore edilerek 3. bin yılda da yaşatılacak.

Tarihi evleri, ortasından su akan taş sokaklarıyla görenleri yüzyıllar öncesine götüren Cumalıkızık'ı 3. bin yıla taşımak amacıyla Bursa'nın merkez Yıldırım Belediyesi, İl Özel İdaresi ve TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi tarafından yürütülen proje kapsamında, köyde sit alanı içinde doku bütünlüğü ve karakteri bozulmamış evler, sokak ve meydanlar, 7 bölgeye ayrılarak aslına uygun şekilde restore edilecek.

Devamını oku: 700 yıllık Osmanlı köyü onarılıyor

Doğu Türkistan'da Osmanlı adına hutbe

Padişah adına hutbe okunması diğer İslam devletlerinde olduğu gibi Osmanlı Devleti'nde de saltanat alametlerinin başında gelirdi. Hutbede padişahın adının geçmesi, söz konusu yerin padişaha bağlı olduğunu gösterirdi. 19. yüzyılın son çeyreğinde, Osmanlı topraklarına mesafe olarak uzak olmasına rağmen bir çok Müslüman ülke ve topluluk, Osmanlı padişahına, halifeye bağlı olmayı tercih etmiş, bunu padişah adına hutbe okutup para bastırarak temin etmişlerdir. 

 Bugün Doğu Türkistan adını verdiğimiz Kaşgar Emirliği de Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz'i "halife" olarak tanımış ve adına hutbe okutarak, para bastırmıştı. 1864–1869 yılları arasında Hoten, Urumçi ve Turfan'daki yerel beylikleri ortadan kaldırıp merkezi Kaşgar olan bağımsız bir devlet kurmayı başaran Yakup Bey, kurmuş olduğu bu devletin tanınması için 1870 yılında Osmanlı padişahı ve İslâm halifesi Sultan Abdülaziz'e bir heyet göndermiş,

Devamını oku: Doğu Türkistan'da Osmanlı adına hutbe

Bir Ayasofya daha ortaya çıktı

Artık Trakya’nın ücrası sayılan bir zamanların namlı Vize’sinde Kırım Hanı Devlet Giray’ın mezarını ararken karşımıza bir “Ayasofya” daha çıktı... Malûm Ayasofya, Küçük Ayasofya, Trabzon Ayasofyası, Enez Ayasofyası ve nihayet Vize Ayasofyası...

Güvenilir bir kaynaktan aldığımız habere göre, Kırklareli’nin Vize kazasında Kırım Hanları’na ait mezarlar varmış. Sırf bu duyumla yetinip, hiçbir ön araştırma yapmadan bir arkadaşla yola koyulduk, bugün Istranca Dağları’nın eteklerinde adı sanı unutulmuş küçücük bir kasaba olan Vize’ye vardık.

Devamını oku: Bir Ayasofya daha ortaya çıktı

Ala Camii 90 yıl aradan sonra açıldı

Osmaniye'nin Kadirli ilçesinde yaklaşık bir asırdır ibadete kapalı olan tarihi Ala Camii, kılınan teravih namazıyla ibadete açıldı. Vatandaşlar ilk teravih heyecanı ile camiyi tıklım tıklım doldururken namazı Kadirli merkez vaizi Arafat Demir kıldırdı.

Din görevlisi Musa Kocaispir de müezzinlik yaptı. Ala Camii'ne namaza gelenlere çevre sakinleri tarafından zemzem suyu ve hurma ikram edildi. Ala Camii imam hatibi Musa Kocaispir, bundan sonra sadece teravihte değil vakit namazlarında da halkın camiye gelebileceğini söyledi.

Devamını oku: Ala Camii 90 yıl aradan sonra açıldı

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.