Yoruldukça yo(ğ)ruldun…
- Ayrıntılar
- Kategori: Sahrada esinti
- Gösterim: 1397
Yoruldukça yo(ğ)ruldun…
Belki de tüm sır burada gizli; pişmek için yanmak, yoğrulmak için yorulmak gerek…
Kim bilir yoruldum dediğin anda başlayan nice öykülere kendini bırakıvermen belki de bunun içindir…
Kuşların kanadına takılıp, uçmak istemen, maviyi izlemek yerine, yaşamak istemen…
Hani o çocukken uzaklara çok uzaklara takılırdı ya gözlerin… Gözlerin bulutların ülkesinde bir sırlı kenti saklardı hep…
Gidemediğin ama bildiğin, göremediğin ama her gün izlediğin gizlerin gizi saklı kent…
Bazen yorulunca, durup sadece izleyesin gelir ya hayatı… Hani dur durak bilmeyen dünya telaşında çok uzakta bir huzur iklimine koşmak istersin.
İşte belki giriş cümlesi olmayan, gelişme bölümünde kaybolup gittiğin hayat kitabının sonucuna yakınsın, belki uzak...
Ama şunu unutma!
Her bir adımında toza toprağa bulandığın kentin zor sokakları, adım attıkça tökezlediğin kaldırımlar, koşup tırmanayım dediğin dağ, bayır, bazen de ısınayım diye yüzünü çevirdiğin güneşin ısıtırken yakan yüzü… Hepsinin getirdiği ve götürdüğü ne ise, hayatın zor bilmeceleri de onu getirip, götürür senden…
Nasıl bu iş, anlamadım dersen, biraz enfüsî âlemin temâşa iklimi ile âfâki âlemin sırlı hazinelerine göz gezdir öyleyse… Enfüs ve âfâkın birleşen sırlı iklimi sana yol gösterecek, aradığını bulduracak, yeniden yürümene fırsat verecektir.
Gel şimdi bu doyumsuz manzaranın seyrine dal ve kaf dağının zümrd-ü ankasının kanatlarından yeninden izle dünyanı…
Reşhâ Sahradaesinti
11.07.2009