Kendinizi odalarda ışıksız bırakmayın

İş, okul, alışveriş, istirahat... İnsanoğlu, 24 saatinin büyük bir kısmını kapalı ortamlarda geçiriyor.

Güneş ışığından faydalanamıyor, doğal havayı teneffüs edemiyor, klimalar altında ya da havasız ortamlarda yaşıyor, gökyüzünü göremeden akşam ediyor. Peki bunun nelere mal olduğunu hiç düşündünüz mü? Eğer düşünmediyseniz Prof. Dr. Tunç Alp Kalyon'a kulak verin.

Gün ışığı eksikliği hangi hastalıklara neden oluyor?

Geçmek bilmeyen sırt ağrıları, uyku düzensizlikleri, sürekli gerginlik ve kaygılanma, baş ağrısı, isteksizlik ve hepsinden önemlisi sürekli yorgunluk, bitkinlik hali... Sabah işe ya da okula başlarken dahi kendini yorgun ve uykusuz hisseden insanın ne denli verimli olabileceği tartışmalı kuşkusuz.

Teknolojinin getirdiği olanakları ve konforu hızla kullanan ve tüketen insanoğlu, bir noktadan sonra bunun olumsuz yansımalarıyla karşı karşıya kalıyor. İşte bu koşullardan dolayı, son yıllarda üzerinde giderek daha çok durulan ve önemi vurgulanan bir klinik tablodan bahsediliyor: "Gün ışığı eksikliği hastalıkları." Bu rahatsızlık gün boyu kapalı mekânlarda çalışıp yeterli gün ışığı alamayan kişilerde ortaya çıkıyor ve zamanında önlem alınmadığı takdirde kronikleşiyor.

Gün ışığından neden yeteri kadar faydalanamıyoruz?

Günde en az bir saat güneş ışığına çıkmamız gerektiği halde pek çoğumuz buna uymuyoruz. Çalıştığımız ortamda bol pencere olsa dahi güneşin ultraviyole ışınları pencere camından geçemediği için vücudumuz bu ışınlardan yoksun kalıyor ve zamanla eksiklik belirtileri ortaya çıkıyor. Gün boyu güneş gözlüğü takma alışkanlığı ve güneş kremlerinin aşırı kullanımı, vücudumuza giren ışık miktarının daha da azalmasına neden oluyor.

Gün ışığının alınmaması vücudu nasıl etkiliyor?

Gün ışığı eksikliğine bağlı olarak ilk önce uyku düzeni bozuluyor. Daha sonra bağışıklık sisteminin etkilenmesine bağlı olarak diğer yakınmalar ortaya çıkıyor. D vitamini azalıyor. D vitamini iskelet sistemi için gerekli olduğu kadar denge duyusunun korunmasına da yardım ediyor. Yeteri kadar alınamadığı durumlarda hem kemiklerin kırılganlığı artıyor hem de denge bozukluğuna bağlı düşmeler meydana geliyor. İskelet sistemimiz ciddi boyutlarda zarar görüyor.

Gün ışığının fazlası kanser yapabilir!

Vücudumuzun yeteri kadar güneş ışığı almasına özen göstermeliyiz. Ancak güneş banyosu yaparken bir noktayı hatırdan çıkarmamak gerekir: Güneş banyosunda aşırıya kaçılırsa, içindeki ultraviyole ışınların hücreleri etkilemesi nedeniyle cilt kanseri riski artıyor. Nitekim son yıllarda bronzlaşmaya meraklı insanlarda cilt kanserine sık rastlanıyor. Özellikle beyaz tenliler ve genç yaşlarda bronz bir tene sahip olmak amacıyla solarium'a girenlerde bu risk daha fazla. Yaşlıların veya kalp, damar, solunum sistemi rahatsızlıkları olanların güneşte fazla kalmaması ve öğlen saatlerinde güneş altında yatmaması gerekiyor. Buna karşılık, yaşam kalitemizi bozan pek çok yakınmadan kurtulmak için her gün açık havaya ve gün ışığına çıkmak lazım. Özellikle tüm zamanını kapalı mekanlarda geçirip açık havayı ve güneş ışığını yalnızca araba camının arkasından görebilenler için bunun bir zorunluluk olduğunu unutmayalım.

zaman

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.