Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979
109.Mektup
- Ayrıntılar
- Kategori: Mektubat-ı Rabbani
- Gösterim: 4793
109. MEKTUP
MEVZUU : Kalbin selâmeti, Sübhan Hakkın
gayrını unutması..
***
NOT : İMAMI RABBANİ Hz.bu mektubu, Hekime
yazmıştır.
***
Bilmiş olasın ki,
Ehlûllah, kalbe bağlı marazların
tabipleridir. Batıni illetlerin izalesi, bu büyük zatların teveccühüne kalmıştır.
Onların sözleri ilâç, nazarları şifadır. Onlar öyle bir cemaattır ki, onlarla
arkadaşlık edenler, hiç şaki olmazlar. Onlar, daima Yüce Hakkın huzurunda
bulunurlar. Yağmur, onların bereketi ile yağar; rızıklar onların himmeti ile
verilir.
***
Kalbe bağlı marazların başı, batını
illetlerin başkanı şudur: Kalbin, Yüce Hakkın gayrına alâka peyda edip irtibat
kurması..
Bu türlü alakadan, ve irtibattan halâs
olmayınca, ama tam olarak: Selâmet muhal iştir. Çünkü: Yüce Hakkın zatında
ortaklığın yeri yoktur. Şu âyet-i kerime, bu manayı güzel anlatır:
— «Dikkat ediniz, halis din Allah'ındır.»
(39/3)
Bu kadarının dahi yeri yok iken; Yüce Hakka
koşulan şerikin ağır basması ve ondan başkasını sevmek daha üstün gelirse., nasıl
olur?. Meselâ: Yüce Hakkın sevgisi, diğerlerine nazaran daha küçük ve daha az
olursa gayet çirkin bir şey olur ki; hayasızlığın son kertesidir.
Herhalde burada hayadan murad, Resulûllah
S.A. efendimizin:
«Haya, imandandır..»
Hadis-i şerifindeki hayadır. Asıl haya,
budur..
Kalbin, Yüce Hakkın gayrına alâka duymamasına
alâmet: Ona yabancıları tamamen unutmasıdır; Hakkın zatından gari ne varsa
tamamen kalbden çıkmasıdır. O kadar ki, herhangi bir şey hatırlatılmaya
çalışılsa, yine de hatırlayamaz.. Böyle bir hale geldikten sonra, kalb nasıl
eşyayı hatırlayabilir. Ehlûllah katında bu hal şöyle anlatılır:
— Fena..
Ve bu: Tarikatta atılan ilk adımdır. Kıdem
nurlarının zuhur mebdeidir. Hikmetlerin ve maarifin geliş menşeidir.
Bundan ötesi, ağaç dikenleridir.
Bu manada bir şiir:
O ki bulmaz fena, Mevlâsı sevgisinde,
Nasipsizdir, onun kibriyası izinde.