Tarihi restorasyonların gecikme sebebi

Türkiye’nin değişik yerlerinde sıkı bir restarasyon faaliyeti yürütülüyor. Özellikle Vakıflar Genel Müdürlüğünün desteği ile başlatılan çalışmalarda en büyük sıkıntıyı restorasyon sektörü çekiyor.

İstanbul Ticaret Odası 80 No’lu İnşaat Restorasyon Komitesi Başkan Yardımcısı Şevket Can Tülümen, İstanbul gibi asırlardır medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir kentte tarihi eserlerin bakımı ve korunması oldukça önem arz ettiğine dikkat çekerek ne yazık ki bürokratik ve anlaşılmaz resmi işlemlerin oldukça uzaması nedeni ile birçok eski eser halen onarılmayı beklediğini söyledi.
 

Alınması gereken izinler minimum iki sene gibi bir süre gerektirmesi yüzünden birçok vatandaşımız tarihi eserini onarmaktan vazgeçtiğine değinen Tülümen, daha da kötüsü artık bu işlerden bıkarak, tarihi eserler kaderine terk edildiğini vurguladı.

YEREL YÖNETİMLERE ÇOK İŞ DÜŞÜYOR

İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nin KUDEP adlı bir birim kurmasının; tüm tarihi eserlerin izin işlemlerini an alt seviyeye indirmeyi başardığını ifade eden Tülümen,  KUDEB birimi kurulduğundan beri oldukça önemli işler başardığını,  birçok tarihi eserlerin bu sayede kolayca onarıldığını söyledi.

2010 İstanbul Kültür Ajansıda geçen süre zarfında İstanbul’da çok önemli yerlerin restorasyonuna katkıda bulunmasından dolayı da memnun olduklarını belirten Tülümen konuşmasına şöyle devam etti:

“Bu çözümlerin devam etmesi için; KUDEB birimlerinin ilçe belediyelerinde de kurulması, 2010 İstanbul Kültür Ajansı gibi nezih ve saygın kurumların çalışmalara maddi kaynak sağlaması ve de son olarak özellikle tarihi eserlerin alım satımının kolaylaştırılarak sahiplerinin restorasyona teşvik edilmesinin sağlanması gerekir.”

4 YIL SÜREN BÜROKRASİ OLUR MU?

Meclis Üyesi Sultan Hızıroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi gibi, Fatih Belediyesi gibi Türkiye’deki diğer il ve ilçe belediyelerinin de restorasyon konusuna sahip çıkması gerektiğine işaret ederek tarihe sahip çıkmak, geçmişten bize miras kalan bu eserleri geleceğe taşımak için elbirliğinin şart olduğunu ifade etti.

Hızıroğlu, bürokrasiden de yakınarak Eski bir eserin restorasyonu için geçen bürokratik süreç 6 aydan başlayıp 4 yıla kadar uzayabildiğini söyledi. Bürokrasinin azaltılmasıyla hem sektörün önünün açılıp büyüyeceğini ifade eden Hızıroğlu, hem de tarihi eserlerin daha çabuk gün yüzüne çıkacağını kaydetti.

EV SAHİPLERİ TEŞVİK EDİLMELİ

İnsanoğlunun yaşamı boyunca oluşabilen rahatsızlıkları bazen doktora giderek bazen de kendi kendine tedavi yapmak suretiyle çözmektedir, diyen Meclis Üyesi Öztürk Oran, içerisinde hayatımızı devam ettirdiğimiz ve faydalandığımız yapıların da aynı insan vücudu gibi rahatsızlıklar oluşabildiğini söyledi.

Oluşan bu bozulmaların önüne geçebilmek için yapıların belli zaman aralıklarında periyodik olarak bakımlarının yapılması ihtiyaçları bulunduğunu hatırlatan Oran, konut yapılarından en çok zarar görmesinin ana nedenlerinin konut içersinde yaşayan bireylerin yaşam koşullarındaki zorlukların artması veya ihtiyaca cevap verememesinden kaynaklandığını vurguladı.

Bunun için restorasyon yaptıracakları başta maddi destek olmak üzere bürokratik kolaylıklarda verilmesini isteyen Oran konut yapıları varislerinin çok olması nedeniyle bir bütünlük sağlanamadığı için yapılması gereken tadilat-tamirat ve onarımlar yapılamadığını bunun gibi başka sorunlarda olan restarasyon işleminin ciddi bir şekilde masaya yatırılarak çözüm üretilmesi gerektiğini ifade etti

RESTARASYON OKULU AÇILMALI

Tadilat ve onarımların yapılabilmesi için bazı özel kurullar oluşturularak özel izinlere tabi tutulduklarını hatırlatan Oran, yapılan bu uygulamada ilk başlarda doğru bir uygulama olduğuna ama oluşturulan bu özel kurullar bazen çok can sıkıcı kararlara da imza atarak mülk sahiplerini bezdirici ve yokuşa sürücü bir durum oluşturmaktadırlar, dedi.

Oran, bununla beraber tüm bu uygulama öncesi zorluklarında başarılmasının akabinde söz konusu yapının onarımı için gerekli olan kalifiye elemanların ve malzemelerin temin edilmesi hususunda da bir zorluklar olduğunu da sözlerine ekledi. Oran, sektörle ilgili çözüm önerilerini şöyle sıraladı:

“Özel Kurulların iş yoğunluğunu veya suiistimale açık olan konuların önüne geçilebilmesi için tüm eski yapıların özellik arz eden yapılar hakkında Özel Kurullar söz sahibi olmalıdır. Diğer daha az özellik arz eden yapılar içinde mahalli idareler yetki sahibi olmalıdırlar. Mülk sahipleri için gerekli onarımlarını yaptırabilmeleri içinde gerekli olan kolaylıklar (Uzun vade kredi-Harç Muafiyeti vb. gibi) sağlanmalıdır. Tüm bunlara ilaveten geleneksel yapım koşullarında yapının onarımının yapılabilmesi için gerekli olan kalifiye eleman yetiştirilmesi konusu da İstanbul Ticaret üniversitesinin bünyesinde kurslar - bölümler açılarak ihtiyaç duyulan eleman kalifiye teknik eleman yetiştirilmelidir.”

RESTARASYON SONRASI BAKIMA DİKKAT

Ülkemizde taşınır ve taşınmaz kültür varlıklarının önemi son yıllarda artan ilgiye mazhar olduğunu söyleyen Meclis Üyesi Mehmet Horasan, restorasyon kadar önemli  bir kavramın da konservasyon olduğunu ifade etti. Konservasyon; zaman içinde oluşabilecek bozulmalara karşı eserin sağlıklı bir şekilde yaşayabilmesi için koruma amacı ile alınan önlemler olduğunu açıklayan Horasan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Restore sonrası eserlerin canlı olması gerekir, çeşme restore edilmiş ise suyu akmalı, şifahane restore edilmiş ise hasta bakmalı gibi. Restorasyonda geleneksel yöntemler ile teknoloji bir arada kullanılmalıdır. Bilgi birikimini sektör içerisinde etkin şekilde paylaşmanın sağlanacağı iletişim kanalları (dergi, web sitesi vb) oluşturulmalıdır. Bu konuda kurumlar arası  (belediye, vakıflar, üniversiteler) bilgi bankası paylaşımı olmalıdır.”

RESTAROSYON USTASI YETİŞTİRMELİYİZ

Kurumların koordineli biçimde bilinçli ve deneyimli eleman, restoratör(uzman) yetiştirmek için ortak eğitim politikası izlenmesi gerektiğini belirten Horasan, restorasyonda en önemli maliyetin imalatın pahalı olmasından kaynaklandığını söyledi.

Bunun nedeninin de imalat yapan yerlerin azlığından kaynaklandığını ifade eden Horasan, bu konuda üniversitelere destek verilerek uygulamalı eğitime hem öncü olunmalı hem de imalat atölyeleri kurulması teşvik edilmesi gerektiğini kaydetti.

Restore edilecek eserler envanteri ve restore projeleri çıkarılarak bir nevi sponsorluk şeklinde iş dünyasının da teşvik edilmesine dikkat çeken Horasan açıklamasını şöyle tamamladı:

“ İş dünyasına sağlanacak mali kolaylık ile -yani yapılan restorasyonun bedelini de işyerlerine gider olarak yazabilmeli- restore edilen eser sayısı artırılabilir. Restorasyon ile ilgili kurumlar arasında etkin diyalog olmalıdır; Vakıflar, belediye, üniversite, koruma kurulları… Restore uygulanmalı etkin denetlenmeli, proje aşamasından iş bitimine kadar.  Tarihe, tarihi eserlere sahip çıkmak bugüne ve yarına sahip çıkmaktır. Bir yazarımızın dediği gibi “İstikbal köklerdedir”.

Fahri Sarrafoğlu / Dünya Bülteni

 

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.