Nafile Namazların Fazileti

yeni-cami-ny-moske-istanbul-tyrkiet«Hem sabır sebat ve hem de namazla (Haktan) yardım isteyin. (Gerçi) bu, nefsinize ağır gelir. Fakat (Allah'a karşı) yüksek saygı gösterenler İçin öyle değil. O saygı gösterip korkanlar, o kimselerdir kî.Rabbllerlne kavuşacaklarını ve sonunda ona döneceklerini yakînen bilirler.» (Bakara sûresi, âyet: 45-46)

Nafile Lugatta: Fazlalık demektir. Þer’ı yönden ise farz vacip  ve sünnet olmayan ameller demek olup

müradifi, kişinin üzerine gerekli olmadığı halde yaptığı hayır demek olan “tatavvu” dur. Ayrıca, farz ve vacip olmayan ve fakat sünnetleri şümülüne olan amellere de nafile denir.

Huzeyfe'den, îmam Ahmed'in rivayet ettiği bir hadisi şerifte; Peygamberimiz bir keder veya sıkıntı geldiği vakit hemen namaza devam ederdi. Buyurmuşlardır.

îşte bu evsafla mevsuf olan kişiler namazı âdet edindiklerinden, namaz başkalarına ağır geldiği halde onların üzerine ağır gelmez.

Fakih anlatıyor:
—  Muhammed b. Fazl, Muhammed b. Cafer, İbrahim b. Müşeyyeb b. Þüreyk, Amr b. Ubeyd yolu ile gelen rivayette, Hasan (r.a.). Resûlullah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğunu anlattı:
—   "Namaz kılan için üç güzel haslet vardır:
1. Ayak ucundan sema başlangıcına kadar, onu melekler kuşatır.
2. Semadan ona rahmet yağar.
3. Bir münadi şöyle seslenir:
—Bu namaz kılan, kime münacaat ettiğini bilseydi, eriyip gideceğini bilse bile ayrılmazdı."

Karşılığında bekledikleri hesapsız sevaptan dolayı namazın meşakkati onlara hiç gelir. Hatta bu, onlara gerekli bir ibadettir. Onun için Peygamberimiz ayak üzere uzun zaman dururdu. Ayakları şişerdi. Daimada bu halinden mesrur olurdu. Ve: «benim sevinç kaynağım namazdır» buyururdu. îşte bu âyette Allah'dan namaz ve sabır vasıtasıyla yardım istemenin gerektiği açıklanmaktadır.

Muhakkak sabır, güçlüklerin anahtarıdır. Güçlükle beraber kolaylık vardır. Oruçtaki meşakkat nefsin azgınlığını kesmek içindir. Namazla Allah'dan yardım dilemenin izahına gelince. Namaz (bu ruhî ve bedenî ibadetlerin özüdür) taharet, setr-i avret, kıbleye dönüş vakit, niyet edip itikafa girmek; huşu ve huzur ile Hakka yönelmek, rükû ve secdeyi tâdil-i erkânla yapmak suretiyle namaz kılmak, kalbî ameller, şeytanla mucâhede, cihad, her ibadetin gayesi olan müşahede ve marifetdir.

Peygamberimizin hanımlarından Ümmü Habibe (R.A.) ve Ebû Eyyüb el-Ensâri Peygamberimizden şu hadisi rivayet etmişlerdir: «Kim farzlardan başka on iki rek'at sünnet kılarsa, Allah cennete onun için bir bina (köşk) inşa eder. Yani iki rek'at sabah namazının farzından evvel, dört rek'at öğlenin farzından evvel, iki rek'atta farzdan sonra, iki rek'at akşam namazının farzından sonra ve yatsı namazının farzından sonra kılınan iki rekat, ki toplam on iki rek'attır

Yukarıda beyan ettiğimiz on iki rekât sünnetlere Peygamberimiz devam etmişlerdir. Yatsıdan evvelki dört rekât sünnetle ikindiden evvelki dört rekât sünnet gayri müekkededirler. Bu hususta Peygamberimiz (SA.V.) şöyle buyurmuşlardır: «İkindiden önce dört rekât namaz kılana Allah rahmet etsin

Ebû Hüreyre'den rivayet olunan bir hadis'e göre Peygamberimiz şöyle buyurdu:
Kim zevalden sonra dört rek'at namaz kılar, kıraetini, rükû ve secdesini güzel yaparsa, yetmiş bin melek onunla beraber namaz kılar ve geceye kadar onunla beraber istiğfar eder

Peygamberimiz zevalden sonra bu sünneti hiç terketmezdi ve bu saatte gök kapısı açılır; istiyorum ki, «benim oraya bir amelim yükselsin» buyururdu.

 Yine bir hadis-i kudside Duyuruluyor ki : «Kulun kendisiyle bana yaklaştığı şeyin en sevgilisi ona farz kıldığım namazdır. Kul nafilelerle (sünnetlerle) bana yaklaşa yaklaşa nihayet ben onu severim. Ben onu sevdimmi de; İşiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum
Yani, kul Allah'ın rızası için işitir, görür, tutar ve yürür demektir.

Mü'mine gereken şey nafile ibadetlere devam etmektir. Çünkü o,Allah'ın sevgi kapısını açmaya vesiledir. Ayni zamanda farzların noksanlarının tamamlanmasına da sebeptir.

Ebû Hüreyre (R.A.) rivayet eder: Resûlüllah'dan duydum: Kul kıyamet gününde ilk defa namazından sorulacaktır. Eğer namazı sağlam olursa, o kimse felah ve necat buldu, demektir. Eğer namazı bozuk olursa, her şeyden ümitsiz olur. Eğer farzlardan noksanı varsa, Allah Teâlâ: «Bakın bu kulun nafile namazları varsa onlarla farzların eksiğini tamamlayın, buyurur. Diğer ameller de bunun gibidir.» buyurdu. (Mesâbîh ve Þerhi)

Kâ'bü'l-Ahbar (r.a.) şöyle der:
— İçinizden biri, iki rekât nafile namazın faziletlerini yüce dağlardan daha büyük olduğunu görürdü.
Farz namaza gelince; onun için ne kadar söylense azdır.

Zeyd b. Halid Cenanî, Resûlullah (s.a.v.)'ın şöyle buy anlattı:
— "Evlerinizde namaz kılınız, onları kabir halina getirmeyiniz."

Semüre b. Cündeb, Resûlullah (s.a.v.)'ın ashabından dediğini anlattı:
— Bir kimsenin evinde nafile namaz kılması, halkın ya nafile namaza nazaran; fazilet bakımından, cemaatle kılınan farz namazla, tek başına kılınan farz namaz arasındaki fazilet farkı gibidir.

Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
— "Bir kimsenin, evinde kıldığı nafile namaz nurdur. Evlerinizi nurlandırınız."

Ebû Hüreyre (r.a.) Resûlullah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğunu anlattı:
—  "Bir kimse, akşamla yatsı arası yirmi rekât namaz kılarsa, Allah onun dinini, ailesini, malını, dünyasını, âhiretini
Bir kimse, sabah namazını kıldıktan sonra, namaz yerinde güneş doğuncaya kadar oturur, sonra iki rekât namaz kılarsa, Kıyamet Günü, Allah onunla cehennem arasına bir perde  çeker."


Abdullah b. Mes'ud (r.a.) şöyle der: Bir insan, namazda iken yüce bir sultanın kapısını çalmaktadır, sultanın kapısını çalmaya devam ederse, kapının bir gün açılma ümidi vardır.

Enes b. Mâlik, Resûlullah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğunu analttı "Namaz kılman veya Allah'ın adı anılan bir parça yer  tâ yedi kat derinliğine kadar sevinir. Çevresindeki yerlere karşı kabarır. Bir kimse, ıssız bir çölde namaz kılmaya kalkınca o yer onun için süslenir."

Halici b. Madan (r.a.) der ki:
—  Bana ulaşan habere göre, Rabbin üç kimseyi meleklere överek anlatır:
1.  Bir kimse, ıssız bir yerde ezan okur. Kaamet getirir " sonra tek başına namazını kılar.
Allahu Teâlâ, onun için meleklere şöyle buyurur:
—  Kuluma bakın. Tek başına namaz kılıyor. Onu, Benden başkası  görmüyor. Yetmişbin melek insin, onun ardında namaz kılsın.
2. Gece vakti kalkar, tek başına namaz kılar, secdede iken uyur Allahu Teâlâ onun için, şöyle buyurur:
—   Kuluma bakın. Ruhu katımda, cesedi bana secde ediyor
3.  Bir kimse Allah için savaşa gider, ordu içinde savaşır ve nihayet şehit olur.

Nafile Namazlar Üç Kısma Ayrılmaktadır

1   — Peygamberimizden nakledilen sünnetler: Beş vakit farz namazların arkasında kılınan sünnetler; kuşluk ve teheccüd namazları gibi.
Sünnet, Peygamberimizin yolu ve mesleğidir.

2  — Müstehap, yani sevap olan kısım. Bu ibadetler yine Peygamberimiz tarafından nakledilmiştir. Fakat, onlara kendisi devam buyurmamıştır. Serbest ve ihtiyarî olan namazlar gibi.

3  — Nafile kılınan namazlar: Allah ve Resulü tarafından yapılmaları hususunda beyanat olmayıp 'kullar tarafından istenilen ve yapılan amellerdir. Sünnet olan ise: En kuvvetlisi, sabah namazının iki rek'at sünnetidir.

 Peygamberimiz (S.Ay.)Efendimiz buyuruyor:
Sabah namazının iki rek'afı dünya ve onların içindeki şeylerden daha hayırlıdır. (Ihyâ'ul-Ulûm)

En hayırlı namaz farzlardır. Arkasından vacip, onun arkasından sünneti müekkedeler ve onlardan sonra da nafile namaz¬lardır.

Bazılarına göre; farzlardan sonra en faziletli namazlar: sabahın sünneti ve teheccüd namazıdır. İkincisi: Öğlenin ilk dört ve sondaki kılman iki rek'at sünnet namazlarıdır. (Þerhu Sahih-il-Buhârî, Kastalanî)

Duhâ (Kuşluk) Namazı

Duhâ namazında da yüz sevap vardır. Cenâb-ı Hakk bunun yetmişbeşini dünyada, yirmibeşini âhirette verir. Binâenaleyh duhâ namazı kılmaya devam edenler dünya sıkıntısı çekmezler. Duha namazı, güneş doğduktan 45 dakika sonra 6 rek'at olarak kılınır.

Duha namazı kılmak sünnettir. Çünkü Peygamberimiz bu namaza devam etmiştir. Ve Duha, namazını en üstün namazlardan biri olarak kabul etmiştir.
Zeyd b. Eşlem, Ibn Ömer (ra.yin şöyle dediğini anlatır":
—  Bir gün, Ebû Zer'e dedim ki:
—  Ey Amca! Bana bir vasiyette bulun. Þöyle dedi:
—  Senin benden istediğini, ben de Resûlullah (s.a.v.)'tan istedim. Þöyle buyurdu:
"Bir kimse, iki rekât duha namazı kılarsa, gafillerden Aynı namazı dört rekât kılan, âbitlerden yazılır, namazı altı rekât kılanın,  Kıyamet Günü peşinden gitmez. Aynı namazı sekiz rekât kılan, kanaatkarlar inden yazılır. On iki rekât kılana ise, cennette bir köşk yapılır.

Rivayet edildiğine göre, Ebû Hüreyre (r.a.), Resûlullah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğunu anlattı:
"Cennetin bir kapısı vardır, adına "Duha" denir. Kıyamet günü , bir münadi şöyle seslenir: Nerede duha namazını kılmaya devam edenler? kapınız budur, girin."


-Abdurrahman, Faris b. Mürdeveyh, Yezid b. Harun, Hişan b. Hasen, Vâsıl, Yahya, Ukayl, Yahya b. Ma'mer yolu ile gelen rivayette, Ebû Zer (R.A), Resûlullah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğunu anlattı:
 — "Âdemoğullarından bana her gün gelen selâm,sadaka olur.
Sonra şöyle buyurdu:
—   "İyiliği emretmen sadakadır. Kötülükten sakındırman sadakadır. Allah'ın zikri sadakadır. Ailenle ilişkin sadakadır."
Bunun üzerine dediler ki:
—    Yâ ResûlAllah! İnsan şehvetini teskin edecek, bu da onun için olacak, öyle mi?
Bunun üzerine şöyle buyurdu:
—   "Görüyor musun, eğer o işi Allah'ın haram ettiği yapsaydın, ona günah yazılmaz mıydı?"
—   Evet, dediler. Þöyle buyurdu:
—   "İşte, o işi, Allah'ın helâl kıldığı yoldan yapınca, kendisi için sadaka olur."
Daha sonra şöyle buyurdu:
—  "Bütün bu sevapların tümünü, iki rekât duha namazı karşılar."


Hazreti Ali (K.V.) 'in kızkardeşi Ümmühan'dan rivayet olunduğuna göre, «Kuşluk namazı sekiz rekâttır.» (Îhyâ'ul-Ulûm)

Duhâ namazının vakti: Güneş bir mızrak boyu yükseldiği andan feyy (gölgenin) zevaline kadardır. Kuşluk vakti, nafile vakitlerin içinde en makbulüdür. (Îhyâ'ul-Ulûm)

Duhâ namazı kılmak çok sevaptır (menduptur), en azı iki rekâttır, ortası sekiz rekâttır. En fazlası 12 rekâttır ve üç selâmdır. Amellerin efdali ise orta olanıdır. Bunda Duhâ sûresini ve Þems sûresini okumak daha faziletlidir.

Peygamberimiz buyuruyor: « Duhâ namazına kim devam eder ve onu muhafaza ederse, deniz köpüğü kadar günahları olsa affolunur.» Başka bir rivayette: «Anasının dünyaya getirdiği şekilde (günahsız) olur.» buyurulur.

Bu namaz, iki rek'atten on iki rek'ate kadar kılınâbilir. Onun fazileti hakkında birçok hadis-i şerif varid olmuştur. Ebû Zer radıyAllahü anh; Yâ Resûlüllah! Bana tavsiyede bulun, dediğinde Efendimiz aleyhissalâtü vesselam şöyle buyurmuştur:
"İki rek'at Duhâ namazı kılarsan, gafillerden yazılmazsın. Onu dört rek'at kılarsan, âbidlerden yazılırsın. Onu altı rek'at kılarsan o gün günah işlemezsin. Onu sekiz rek'at kılarsan, kânitlerden yazılırsın. Onu on rek'at kılarsan, Allah, sana Cennette bir ev bina eder."

Başka bir rivayette Peygamber efendimiz aleyhisselam şöyle buyurmuştur:
"Kim Duhâ namazını oniki rek'at kılarsa, Allâhü Teâlâ ona, Cennette altından bir saray bina eder."

Yine hadisde buyurulur:
«Kim iki rekât namaz kılarsa, gafillerden sayılmaz. Dört rekât kılan âbidlerden sayılır. Altı rekât kılarsa günün mükâfatı ona kâfidir. Sekiz rekât kılan, itaat edicilerden sayılır, on iki rekât kılan için cennette altından bir köşk bina kılınır.» (Tergîb ve Terhîb)

Ebu Hureyre'den: Bir defasında Rasûlüllah (s.a.s) bir yere müfreze göndermişti.
Ordu hem çabuk hem de büyük bir ganimetle geri döndü. Bunun üzerine birisi:
—"Ey Allah'ın Rasûlü, doğrusu biz bu kadar hızlı vurkaç yapan ve çokça ganimet elde eden bir ordu (baş) görmedik.
Rasûlüllah da size o vurkaç dan daha hızlı ve daha çok ganimet elde edeceğiniz bir iş bildireyim mi" İşte o; güzelce abdest aldıktın sonra mescide giden ve orada sabah namazını kıldıktan sonra akabinde'de duha namazını eda eden kimsedin o ganimetin en büyüğü¬nü, vurkaç'ın en hızlısını yapmıştır. [Tergib C/l, S/28}

Hazreti Aişe radıyAllahü anhâ validemiz, şöyle rivayet etmiştir:
"Rasûlüllah sallAllahü aleyhi ve sellem, kuşluk namazını dört rek'at ve (dörtten yukan) dilediği kadar fazla kılardı." (Dürer ve Gurer)

Duhâ namazının vakti, güneş yükseldikten sonra başlar, zevalden önce de sona erer. Onun muhtar (en iyi vakti) günün dörtte birinden sonradır. (Halebî)

"Dürer" isimli kitabın sahibi diyor ki, Duhâ namazının vakti, güneş doğduktan sonra başlar ve zevale kadar devam eder. Onun muhtar (en iyi) vakti, günün dörtte biri geçtikten sonradır "Münye" isimli kitapta: Duhâ namazının en azı iki rek'attir,deniliyor. "Nehir" isimli kitapta da: Duhâ namazı, dört rek'attir. Çoğu da oniki rek'attir. Ortası sekiz rek'attir. Efdal olan da budur. Çünkü bu miktar, Resûlullah'ın hem fiili hem de sözüyle sabittir. Ekseri ise, sâdece Efendimiz aleyhisselamın sözüyle sabit olmuştur. "Dür" isimli kitapta diyor ki, bu miktar, çoğunu tek selamla kılan içindir. Tek selamla kılmayan ise ne kadar çok kılarsa, o kadar daha efdal olur. Bunu, İbni Hacer

Bazı Sahabenin Duha Namazı
Ata Ebu Muhammed: "Hz. Ali'ı (r.a) mescidde duha namazı kılarken gördüm" dedi.

İkrime'den (r.a): "İbn-i Abbas bir duha namazını on rekat olarak kılıyordu.

Aişe bin Sad'dan (r.a) "Sad (r.a) duha namazını sekiz rekat olarak kılıyordu. [Kenz c/4, s/281]

Evvabin Namazı ve Fazileti

Evvâbin namazında yüz hasene (ilâhî ihsan) vardır. Cenâb-ı Hakk bunun yetmişbeşini âhirette, yirmibeşini de dünyada verir. Binâenaleyh evvâbin kılmaya devam edenler mahşer sıkıntısı çekmezler. Evvâbin namazı akşam namazını müteâkip 6 rek'at olarak kılınır.

Evvabîn namazı; yani akşamın sünnetinden sonra kılınan bu namaz, müekked sünnet olan namazlardandır. Rekâtları ise: Peygamberimizin altı rekât olarak kılmasıyle sabit olmuştur.
Bu namazın fazileti çok büyüktür.
Bir âlim, aşağıdaki âyetten murad, «evvabîn» namazıdır, demiştir, âyet şudur:
«Onların yanları, yataklarından ayrılır.» (Secde.sûresi, âyet: 16)
Yani: İbadet için yataktan kalkanlar demektir.

Ayrıca Peygamberimiz buyururlar:
«Kim akşamla yatsı arasında (namaz) kılarsa bu evvabîn namazdır.» (İhyâ'ul-Ulûm)

Evvabîn medholunmuş sünnetlerdendir. Evvabîn demek, tevbe ve istiğfarla Allah'a rücû etmek dönmek demektir. Altı rekâttır; selâmları hakkında ihtilâf olunmuştur: Bir, iki veya üç selâmdır, denmiştir.

Ebû Hüreyre'nin rivayetinde Peygamberimiz buyurur: «Kim akşam namazından sonra altı rek'at namaz kılar ve konuşmadan bunu eda ederse, oniki senelik ibadete muâdildir.»

Peygamber efendimizin verdiği önem;
Huzeyfe'dan (r.a): Peygamber efendimiz huzuruna geldiğimde Rasûlûllahla beraber akşam namazını kıldık. Rasûlüllah, akşam namazından sonra yatsıya kadar nafile namaz kıldı. [Tergibc/l, s/369}

Muhammed b. Ammar b. Yasir'den; Ammar b. Yâsir'in (r.a) akşam namazından sonra altı rek'at nafile namaz kıldığını görmüştüm. Bana:
—  "Sevgili habibim Rasûlüllah'inda altı rekat kıldığını gördüm. Kim ki akşam namazından sonra altı rekat namaz kılarsa bütün günahları deniz deki köpükler, kadar da olsa affedilir" dedi. [Taberani

Sahabelerden Bazılarının Akşam İle Yatsı
arasındaki Nafilelere Verdikleri ÖnemAbdurrahman b. Yezid'den:
Akşamla yatsı arasında ne zaman Abdullah b. Mes'ud'ın (r.a) yanına gelsem onu muhakkak namaz kılar görürdüm. Kendisine akşamla yatsı arasında ne zaman uğrasam her seferinde namaz kılarken gördüğümü söyleyince bana:
—   "Akşam ile yatsı arasında bir gaflet namazı vardır" diye cevap verdi. İbn-i Abbas'dan (r.a): Melekler akşam ile yatsı arası evvabin kılan kimselerle beraberdirler. [Taberani (Kebir]

Teheccüd Namazı Ve Fazileti

Teheccüd namazının sevabı hudutsuzdur. Kılmaya devam edenlerin duâsı kabul, dereceleri yüksek olur. Resûlüllah Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Efendimiz'in hiç terketmediği bir namazdır. Bu da 6 rek'at olarak teheccüd vaktinde kılınır.Teheccüd vakti, gece, öğlenin girdiği vakitte başlar, imsak vaktine kadar devam eder. Meselâ: gündüz öğle vakti saat 12'00'de ise gece saat 12'00 de teheccüd vakti giriyor demektir.

Teheccüd namazı da faziletli namazlardandır. Ayette şöyle buyurulur:
«Onlar gecenin ancak az bir kısmında uyurlardı. Seher vakitlerinde de istiğfar ederlerdi.» (Zâriyat sûresi, âyet: 7-8)

Hadiste buyurulur: Ebû Hüreyre'den rivayet olunduğuna göre, Peygamberimiz şöyle buyurdu: «Yüce Rabbimiz her gecenin üçte biri kaldığı vakit birinci kat semaya rahmeti ve mağfireti ile iner ve buyurur ki: «Kim bana dua ederse ben duasını kabul ederim. Kimdir benden isteyen ki, istediğini vereyim? Kimdir günahlarının affını isteyen ki; günahlarını affedeyim?»

Bu hadisi şerifin izahı:
Allah (C.C.) gece yansından sonra herkesin uykuda olduğu zamanda lûtfu keremini kullarına akıtır. Dua etmekte bulunan kişinin duasını kabul eder. Zira, kendisi kullarının günahlarını affedeceğini vâdetmiştir.

Allah Teâlâ bu hususta şöyle buyurmuştur:
«Yanları yataklarından ayrılır. Onlar Rablerine, azabından korkarak, keremini umarak niyaz ederler. Rızık olmak üzere verdiğimiz şeylerden de hayıra sarfederler.» (Secde sûresi, âyet: 16)

Bu âyet teheccüd namazını kılan kulların şanlarını medhetmek için nazil olmuştur. Hadisi şerifte de şöyle geçer: Cenab-ı Hak, mahlukatın evvel ve âhirini topladığı vakit bir münâdi bütün insanlara seslenir; bilhassa geçe namazlarını kılanlar «kalksın» denir. Fakat, o kalabalık içinden çok az kimse ayağa kalkar. Ondan sonra; darlık ve genişlik anında hamdedenler kalksınlar denir. Onlar da az miktar olarak kalkarlar. Hepsi cennete sevinç içinde sevkolunurlar. Sonra da diğer insanlar hesaba çekilirler. (Ruh'ul Beyan tefsiri)

«Hadis-i şerifte Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyuruyorlar: «Gece çok namaz kılanın; gündüz, yüzü nurlu olur.»

Yine hadiste buyurulur:
«Kış, mü'minlerin ilkbaharıdır. Gündüzü kısa iken oruç tutar; Gecesi uzun iken namaz kılar.» (Tuhfe-i Merdiyye)

 İbn-i Hüman «Fethul Kadir» de der ki: «Gece namazının sünnet veya mendüp olması hususunda tereddüt edilmiştir. Peygamberimiz buna devam buyurduğuna göre, sünnet olması gerekmektedir. Lâkin kavi? deliller Mendup olduğunu bildirmektedirler.»



Bu namazın en az iki; ortası dört; en fazlası sekiz rekâttır. En faziletli vakti ise gece yarısından sonrasıdır. O zaman kalkıp kılmak gerektir. Çünkü o saatlerde Allah teâlânın rahmetinin yeryüzüne indiğine dair hadisi şerif vardır. (Reddül-Muhtar)

Dendiki:
-Gece namazının gündüz namazına karşı üstünlüğü, gizli sadakanın açıktan verilen sadakaya üstünlüğü gibidir.


Muafi' b. Imran (r.a.) şöyle der: — Mü'minin izzeti, insanlardan istiğnasıdır. Onun şerefi ise gece namazına kalkmasıdır.

Burada bulunan tüm yazılar
Abdullatif
Hayatü’s Sahabe C.4
Tenbihül Gafilin
Mev’ıza-i Hasene
Muhtasar İlmihal'den İktibastır.


Nafileye niyet ederken farz namazlarda olduğu gibi hangi namazı kılacağını belirtmek şart değildir. (Sahih kavle göre nafile kılarken Allah rızası için namaz kılmaya diye mutlak niyet kafidir. Mülteka C.1)

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.