Çiçek yağmuru
- Ayrıntılar
- Kategori: Has kalem
- Gösterim: 1573
Hatırla; Tanıştığımız ilk bahar, ne güzeldi... Hatırlamıyorum; ilk bahar mıydı, yoksa son bahar mıydı o bahar...
Ama hatırlıyorum; bir bahardı...
Çünkü çiçek tarlası gibiydi içim, ve çiçek açmıştı yüzün ve saçlarında da çiçekler vardı...
Çiçek yağıyordu ya başımıza...
Onun için diyorum; bahardı...
Hatırlıyorsun, değil mi;
Martılar bile pembeydi o gün, nasıl olduğunu anlamasam da hâlâ!
Sense gülüyordun bana, gül yaprağı dudaklarınla...
Kızkulesi; gerinen bir gölün kenarına çökmüş, esneye esneye ve bezgin bezgin çamaşır yıkayan şişman kadınlara benzemiyordu o sabah...
O gün Kızkulesi, dalgaların ucundan ucuna seken bir ceylana benziyordu. Ya da her adımında yeleleri titreyen bir tay, veya kocaman, beyaz bir deniz atıydı sanki!..
Penceresi olmayan bir oda gibi; içime bakmam mümkün olmazdı belki de, sen olmasaydın...
Ağzı olmayan bir kuyu gibi kovalar salınamazdı içime ve bir damla su veremezdim dışıma!..
Sen olmasaydın, belki o pembe bahar da olmazdı; veya o bahar olmasaydı sen olmazdın, kim bilir!..
.....
Ama oldun artık, ve doldun içime...
Tanıştığımız ilk bahar, ne güzeldi değil mi?
Pek hatırlamıyorum ama, sanırım ilk bahardı o bahar. Çünkü sarmaşık güller gibi dolanıyordu parmakların, koluma... Çünkü çiçek tarlası gibiydi içim... Çünkü çiçek açmıştı yüzün ve saçlarında da çiçekler vardı çünkü...
Çünkü çiçek yağıyordu başımıza...
Onun için diyorum; bahardı...
.....
(NOT:
Bu yazı, devamında kendi baharınız anlatılıyor...
Benim ise bilmem mümkün değil sizin baharınızı. O yüzden hissedin yeniden ve yazın, okuyun...
Baharınız bol olsun; sakın kaçırmayın içinizden!..)
Stop
Muammer Erkul
17 Mart 2011 Perşembe