Fıkıh Köşesi
RESÛL VE NEBİ GÖNDERİLMESİNİN HİKMETİ
- Ayrıntılar
- Kategori: Fıkıh Köşesi
- Gösterim: 5049
Soru: "Geçtiğimiz ay; Kur'an-ı Kerim'de geçen resul ve nebi kavramlarının doğru anlaşılmadığını ileri süren ve şeyhlerinin resul olduğunu söyleyen tarikat mensupları ile karşılaştım. (...) Bunlar peygamber gönderilmesinin hikmetini değişik şekilde tevil ediyorlar. Şeyhlerinin miraca çıkarıldığını, orada bulunan peygamberlere imamlık yaptığını ve onlara huzur namazı kaldırdığını söylüyorlar. Onlara göre, Peygamberimizin (sav) "Hatemü'l Enbiya" olduğu doğrudur. Ancak son resul olduğu doğru değildir. (...) Peygamber gönderilmesinin sebebi ve hikmeti nedir? Resul ile nebi arasında fark var mıdır?"
CEVAP: Resul-i Ekrem (sav) henüz hayatta iken, birçok yalancı peygamberin ortaya çıktığı malumdur. Yalancı peygamberlerin kendi şahsi kanaatlerine dayanan, garip tevilleri vardır. Tarih boyunca; hak ile batılı birbirine karıştıran veya akli melekelerinde zaaf bulunan insanlar, aynı iddiayı tekrar etmişlerdir. Miraca çıkarıldığı, orada bulunan peygamberlere imamlık yaptığı ve onlara huzur namazı kaldırdığı iddia edilen kimsenin, birkaç defa tedavi için hastahaneye yatırıldığı (ruh ve sinir hastalığı sebebiyle) sabittir. Mütehassıs doktorlar; 1986 yılında, kendisine deli raporu vermişlerdir. Bu tesbitten sonra "Peygamber gönderilmesinin sebebi ve hikmeti nedir?" sualine geçebiliriz. Allahu Teala (cc)'nın İnsanoğlunu; en güzel şekilde yarattığı, yeryüzünde halife kıldığı ve icmalen sayılması bile mümkün olmayan nimetleri ihsan ettiği sabittir. Bunlar insanların daha önce kazandıklarının karşılığı veya yaptıkları bir işin mükafatı değildir. Birer imtihan vesilesidir. Allahü Teala (cc) bütün insanlar için müşterek olan imtihan ahkamını, kendi içlerinden seçtiği peygamberler vasıtası ile tebliğ edilmesini sağlamıştır. Resul-i Ekrem (sav)'in bir sual üzerine "Peygamberler babaları bir kardeşler gibidirler. Dinleri birdir" (1) buyurduğu malumdur. Bütün peygamberler; Allahü Teala (cc)'nın, emirlerini, nehiylerini, rahmetini ve inkar edenlere hazırladığı azabı haber vermişlerdir. Kur'an-ı Kerim'de: "'Biz' Peygamberleri 'rahmet' müjdecileri ve azab habercileri olarak gönderdik. Ta ki peygamberlerden sonra insanların Allah'a karşı 'bize tebliğ edilmedi gibi' bir bahaneleri kalmasın (Nisa Suresi: 165) hükmü beyan buyurulmuştur. Her kavme, kendi dilleri ile konuşan peygamberler gönderilmiştir. Nureddin Es Sabuni, peygamber gönderilmesinin hikmetini şöyle izah etmektedir: "Hikmet onu gerektirmiştir ki, Allahu Teala (cc) peygamber göndersin. Bu peygamber, O'nun (Allah'ın) kullarına, ahirette kendileri için neler hazırladığını ve dünyaya neler yaratıp tevdi ettiğini haber versin; dirliklerini (huzur ve sükunlarını) temin eden şeyleri emretsin, mahvolmalarına sebeb olacak şeyleri de yasaklasın. (2) İmam-ı Taftazani ise "Allahü Teala (cc) insanlara; dünya ve din işleriyle ilgili olarak, ihtiyaç duydukları hususları açıklamaları için peygamberler göndermiştir" (3) diyerek, umumi maslahatı ifade etmiştir. Bu genel izahtan sonra, resul ile nebi kavramlarına geçebiliriz. Risalet: göndermek manasına olan "İrsal"den isimdir. "Er Resul" mübalağa sığasıdır. Elçilik görevi uzun zamana yayılmış manasına gelir. Kendisini gönderenin haberlerini bekleyen, alan ve diğer insanlara ulaştıran demektir. (4) Nebi ise; haber manasını ihtiva eden "En-Nebe" kökünden türemiştir. Lugatta "haber veren" manasına gelir. İslami ıstılahta; "Allahü Teala (cc)'nın kendisine vahyettiği ve tebliğe memur kıldığı kimseye nebi denir" tarifi esas alınmıştır. (5) Bazı kaynaklarda "Resul; Allahü Teala (cc)'nın kendisine vahyederek tebliğe memur kıldığı, kendisine kitab ve yeni bir şeriat verdiği kimsedir. Nebi ise, Allahü Teala (cc)'nın kendisine vahyettiğinden insanları haberdar eden, fakat kendisinden önceki bir şeriat ile amel eden ve insanlara bunu izah edendir. Muayyen mevzularda kendisine vahyedilir. Resul-i Ekrem (sav)'e peygamberlerin sayısı sorulunca: "Yüzyirmidört bindir. Bunlardan üçyüzonüçü resuldür. Bunların ilki Hz. Adem (as), sonuncusu ise benim" cevabını vermiştir. Ancak resullerin ve nebilerin sayısını sınırlamamak daha efdaldir"(6) denilmektedir. Peygamberlerin sayısı ile ilgili bu hadis-i şerif; mütevatir değil, haber-i vahid durumundadır. Bazı muhaddislere göre garip, bazıları göre ise zayıf bir haberdir. Kur'an-ı Kerim'de; hem kendisine kitap (tevrat) indirilen Hz. Musa (as), hem kendisine herhangi bir kitap indirilmeyen Hz. İsmail (as) için ,"Resulen-nebiyyen" vasfı zikredilmiştir. (Meryem Suresi: 51-54) Resul-i Ekrem (sav) hem nebilerin, hem resullerin sonuncusudur. Meselenin özü budur. Birbirimize dua edelim.
(1) Sahih-i Buhari-İst.: 1401 C:4 Sh: 142 K. Enbiya: 48.
(2) Nureddin Es Sabuni-Maturidiyye Akaidi-Ank: 1978, Sh: 110
(3) Sadrüddin Taftazani-Şerhü'l Akaid-İst.: 1980 Sh: 294
(4) İbn-i Hümam-Şerhu'l Müsayere-İst.:1981 Sh: 198, Ayrıca Kadı İyaz-Şifa-i Şerif-İst.: 1977, Sh: 251
(5) Abdüllatif Harputi-Tenkihu'l Kelam-İst.: 1330, Sh: 268
(6) İmam-ı Azam-Fıkh-ı Ekber (Aliyyü'l Kari şerhi) İst.: 1981 Sh: 153, Ayrıca İbn-i Hümam-a.g.e. Sh: 198, Kadi İyaz-a.g.e. Sh: 251 vd