Fıkıh Köşesi
TEFSİR İLMİ VE ESBAB-I NÜZULÜN ÖNEMİ
- Ayrıntılar
- Kategori: Fıkıh Köşesi
- Gösterim: 8299
Soru: "Bazı arkadaşlar ile tefsir dersleri yapıyoruz. Geçtigimiz hafta bir kardeşimiz "Her ayetin, kendine mahsus bir nüzul sebebi var mıdır, yok mudur?" sualini sordu. Meselenin içinden çıkamadık. Bu suale cevap verirseniz seviniriz.(...) Sahabe-i kiram döneminde tefsir ilmi, sadece nüzul sebebini bilmekle mi sınırlıdır? Pratik açıdan nüzul sebebini bilmenin, ne gibi faydaları vardır? Kafirlerin, müşriklerin veya kitap ehlinin durumunu bildiren bir ayet; Müslümanları tenkit için, aynen kullanılabilir mi?"
CEVAP: Kur'an-ı Kerim'de; Resul-i Ekrem (sav)'e sorulan bir sual veya meydana gelen bir hadise sebebi ile inzal buyurulan ayetler vardır. Bunların nüzul sebeblerini araştırmak ve ögrenmek gerekir. Elbette herhangi bir sebebe bağlı olmadan inzal buyurulan ayetler de vardır. Bunların hususi değil umumi bir inzal sebebi sözkonusudur. Sahabe-i kiram döneminde; tefsir ilmi, sebeb-i nüzulü bilmekle sınırlıdır. Hz. Abdullah b. Mes'ud (R.a.)'un "Allah'a yemin ederim ki, Kur'an-ı Kerim'de bulunan ayetlerin kim için, hangi hadise üzerine ve nerede nazil olduklarını en iyi bilenlerden birisi benim"(1) demesi; bu ilmin önemini ortaya koymaktadır. Ebu'l Hasan El Vahidi; tefsir ilminde, sebeb-i nüzulün ehemmiyetini belirtmek için "Bir ayet-i kerimenin anlaşılması; ona ait hadiseye vakıf olmadan ve nüzul sebebini bilmeden mümkün olamaz"(2) demiştir. Ayetlerin nüzul sebebleri bilmek, teşri hikmetini kavramaya vesile olabilir. Bazı alimler de "Esbab-ı nüzul haberlerinin büyük bir bölümü mürseldir. Müsned degildir"( 3) diyerek, nüzul sebebi olarak rivayet edilen her habere itibar edilmemesini tavsiye etmişlerdir. Bu kısa izahtan sonra, "Pratik açıdan nüzul sebebini bilmenin, ne gibi faydaları vardır?" sualinize geçebiliriz.
Bir ayet-i kerimenin nüzul sebebini bilmek, kastedilen mananın kolaylıkla anlaşılmasına ve şüphelerin izale edilmesine vesile olur. Mesela; şarabın haram kılındığını bildiren ayet ( El Maide Suresi: 90) nazil olunca; bazı kimseler Resul-i Ekrem'e (sav), "Bu ayet inzal olmadan evvel şarap içen ve serhoş iken ölen Müslümanların durumu nedir?" sualini sormuşlardır. (4) Bu sual üzerine "İman edip, güzel amel işleyenlere, taddıklarından dolayı hiçbir günah yoktur" (El Maide Suresi: 93.) ayeti nazil olmuştur. Bir rivayete göre; sualden haberi olmayan bazı sahabeler, bu ayet ile şarabın mübah kılındığını zannetmişlerdir. (5) Buna benzer bazı hadiseleri, İmam-ı-Şatıbi "El Muvafakat" isimli eserinde zikretmektedir.(6) Bir ayetin nüzul sebebi; ihtiva ettiği hükmün tahsis veya hasr edilmesine vesile olabilir. Mesela, el-Mücadele suresinin başında yer alan zıhar ayetleri; sahabe-i kiram'dan Evs b. Samit'in; karısı Havle bintü Salebe'ye kızması ve "Sen bana annemin sırtı gibi ol!.." diyerek, evi terketmesi üzerine nazil olmuştur. (7) Bu hadiseden sonra Hz. Havle bintü Salebe (r.Anha); Resul-i Ekrem (sav)'in huzuruna defalarca çıkmış, "fakirliğini, ihtiyarlığını ve çocuklarına bakacak durumda olmadığını" beyan ederek, buna bir çare bulmasını istirham etmiştir. Bunun üzerine: "Zevci hakkında seninle direşip duran ve (içinde bulunduğu halden) şikayet etmekte olan kadının sözünü (umulduğu vech ile) Allah dinlemiştir. Allah sizin konuşmanızı zaten işitiyordu. "buyurulmuş ve zıhar yapan kimseler ile ilgili hükümler indirilmiştir. Bu ayetlerin muhtevi olduğu hükümler, öncelikle bu kimseler ile ilgilidir. Bunların haricinde kalanların durumunun tesbiti, istinbat ve kıyas ile mümkündür. Nüzul sebebinin bilinmesi, meselenin kavranmasını kolaylaştırmaktadır. (8) Dolayısıyle bir ayet-i kerimenin; kimler hakkında (mü'min, müşrik, münafık, kafir vs.) ve hangi hadise üzerine nazil olduğunu bilmekte fayda vardır. Nitekim İmam-ı Bukeyr; ilminden istifade ettiği Hz. Nafi (rh.a)'ye "Hz. Abdullah İbn Ömer'in Haruriyye fırkası hakkında görüşü nedir?" diye sormuş ve şu cevabı almıştır: Ben Hz. Abdullah b. Ömer'in "Onları Allah'ın mahlukatının en şerlisi olarak görüyorum. Zira onlar, kafirler hakkında nazil olan ayetleri, mü'minler hakkında nazil olmuş gibi gösteriyor ve tekfir etme yoluna gidiyorlar" dediğini işittim (9) Günümüzde bilmedikleri için, aynı hataya düşen Müslümanlar vardır.Meselenin özü budur. Birbirimize dua edelim.
(1) Ez Zerkani-Menahil'u'l İrfan fi Ulumi'l Kur'an-Kahire: 1372 C: 1 Sh:102, Ayrıca İmam-ı Suyuti-El İtkan fi Ulumi'l Kur'an-Kahire: 1368.. C: 1 Sh: 9.
(2) El Vahidi-Esbabu'n Nüzul-Beyrut: ty Sh: 4.
(3) İbn-i Hacer-Lisanu'l Mizan-Beyrut: 1971 (2 bsm) C: 1 Sh: 13, Ayrıca Ez Zerkani-A.g.e. C: 1 Sh: 101. İbn-i Teymiyye-Minhacu's Sünne-Riyad: ty C: 4 Sh: 117.
(4) Sahih-i Buhari-İst.: 1401 C: 6 Sh: 68, Ayrıca İbn-i Kesir-Tefsiru'l Kur'an'il Aziym-Beyrut: 1969 C: 2 Sh: 95-97.
(5) İmam-ı Suyuti-A.g.e. C: 1 Sh: 29.
(6) Ebu İshak Eş Şatibi-El Muvafakat fu Usuli'ş-şeria-Kahire: ty C: 3 Sh: 349
(7) Mecmuatu't Tefasir-İst.: 1979 C: 6 Sh: 194 vd, İbn-i Kesir- A.g.e. C: 4 Sh: 318,
(8) Ez Zerkani-A.g.e. C: 1 Sh: 106.
(9) M. Cemaleddin El Kasimi-Mehasinu't Te'vil-Kahire: 1376 C: 1 Sh: 38