Fıkıh Köşesi
TÜRK MÜSLÜMANLIĞI
- Ayrıntılar
- Kategori: Fıkıh Köşesi
- Gösterim: 4402
Soru: "Bazı gazetelerde yer alan haberlere göre, Türkiye'ye mahsus yeni bir İslâm projesi geliştirilmektedir. Bazı çevrelerin "Türk Müslümanlığı" adını verdikleri bu proje, bütün dünyaya ihraç edilecektir. (..) Geçtiğimiz hafta, posta kutuma atılan bir broşürü aldım. Bu broşürün girişinde: "Türkler'in korkuya değil, sevgiye dayanan din anlayışı, İslâm'ın özüne uygundur. Müslümanların tıpkı asr-ı saadette olduğu gibi, Kur'an-ı Kerim'i ve aklı esas almaları gerekir. Mezhep kültürü ve taassubu, Müslümanları birbirlerinin kurdu haline getirmiştir. Hakikat tek olduğuna göre; Müslümanların ittifakları rahmete, ihtilâfları ise azaba vesiledir. Arapların fıkıh kültürü, Müslümanların meselelerini çözemez" denilmektedir. (..) Asr-ı saadette mezhep yok mudur? Mezheplerin kaynağı ictihadi meseleler ise, asr-ı saadette ictihad yapılmamış mıdır?"
CEVAP: Bütün müctehid imamlar; Peygambere (sav) itaatin farz, O'na muhalefet etmenin haram olduğunda ittifak etmişlerdir. Bu ittifakın delili şu Âyeti-i Kerime'dir: "Allah ve Resûlü bir işe hükmettiği zaman; gerek mü'min olan erkek, gerek mü'min olan kadın için (o hükme aykırı olarak) işlerinde kendilerine muhayyerlik yoktur. Kim Allah'a ve Resûlüne isyan ederse, muhakkak ki apaçık bir sapıklıkla yolunu sapıtmıştır." (El Ahzab Sûresi: 36.) Muhkem nassların tamamı, her Müslüman için bir rahmet ve hüccettir. Mevrid-i nassda ictihada mesağ yoktur. (1) Bu tesbitten sonra "Asr-ı saadette mezhep yok mudur?" sualinize geçebiliriz. Resûl-i Ekrem (sav)'in insanlara; hem kitabı, hem hikmeti öğrettiği malûmdur. Kur'ân-ı Kerîm'de meâlen: "Allah, onların içinden kendilerine âyetlerini okur, onları tertemiz yapar, onlara kitabı ve hikmeti öğretir bir peygamber göndermekle in'amda bulundu. Halbuki onlar daha önce apaçık bir dâlalette idiler" (Al-i İmran Sûresi: 164) hükmü beyan buyurulmuştur. Faydalı olan her ilim, hikmet kavramının muhtevasına dahildir. Resûl-i Ekrem (sav)'in ictihad ettiği ve ashabına ictihad usûllerini öğrettiği sabittir. (2) Hülâfa-i Raşidiyn döneminde, ihtilâfları çözmekle vazifeli olan kadı'lar; hakkında nass bulunmayan ihtilâflı meseleleri, ictihad ederek çözmüşlerdir. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "İctihadı ile hükmeden kadı isabet ederse iki sevap alır. İctihadı ile hükmedip hata ederse bir sevap alır" (3) müjdesine dayanan, bir genişlik sözkonusudur. İhtilâf ahlakına sahip olan müctehid imamların; birbirlerini tekzip etmek için değil, hakikati tesbit için gayret sarfettikleri malûmdur. Zira usûl uleması "İctihad, ictihadı nakzedemez" hükmünde ittifak etmiştir. Dolayısıyle "Arapların fıkıh kültürü, Müslümanların meselelerini çözemez" iddiasını ortaya atanların, bahsettikleri meselelerini çözmeleri zaruridir. Zira gayr-i meşrû asabiyet (ırkçılık) hastalığı, anomi felâketine vesile olabilir. Meselenin özü budur. Birbirimize dua edelim.
(1) Ebu Said Muhammed El Hadimi- Menafiû'd Dekayik fi Şerhi'l Mecami'l Hakayik- İst:1305 Sh: 329, Ayrıca Mecelle-i Ahkam-ı Adliyye- Madde:14.
(2) İmam-ı Serahsi- El Mebsut- Beyrut: ty C: 16 Sh: 76 vd. Ayrıca İmam Ebûbekir El Cessas- Ahkamû'l Kur'an- Beyrut: 1335 C: 2 Sh: 212 vd.
(3) İmam-ı Şafii- Er Risale- Kahire: 1979 (2. basım) Sh: 494 Madde: 1409