Bu Kediyse Et Nerede?
- Ayrıntılar
- Kategori: Fıkralar
- Gösterim: 2335

Hocanın karısı, yahniyi pişirirken komşuları çıkagelir. Misafire ikram edecek başka şeyi olmadığından yahniyi pişirip, komşularına ikram eder.
Akşam olup da evine yorgun argın dönen Hoca, yahninin özlemiyle sofraya kurulur.Biraz sonra karısı Hocanın önüne bir tabak bulgur aşı koyar. Hoca kızar: --Hatun, hani bizim yahni? Karısı misafire ikram ettiğini söylemeye cesaret edemez.--Hiç sorma efendi! Senin gönderdiğin eti kedi yedi, der. Hoca sofradan kalkar. Kediyi tartar.
Kedinin zayıflıktan bir deri bir kemik ve açlıktan bitkin halde olduğunu görür.Bir karısına bir kediye bakar.
--Hatun, gerçekten eti bu bizim kedi mi yedi? diye sorar. Karısı:
--Evet Efendi! Bu utanmaz kedi yedi, der.
Hoca, koşarak el terazisini getirir. Terazinin bir gözüne kediye, öbür gözüne kilogramları koyar.
kedi tam iki kilo gelir. Hoca karısına bakarak:
--Bak hatun! Þu gördüğün bizim kedi tam iki kilo geldi. Aldığım et de iki kiloydu. Bu tarttığım kedi ise, et nerede? yok bu tarttığım et ise, kedi nerede?! diye sorar.
ÖÐÜTLER Nasreddin Hoca, gerçekçi ve her zaman lafın doğrusuna taliptir. Kendisi karşı tarafı rencide etmemek için saf görünür. Fakat nükteleriyle aldatma ve yalanlara kanmadığını ispatlar. Hoca'nın hoşgörüsüne diyecek yoktur. Son derece affedici ve hoşgörülü bir insandır. Ama hiçbir zaman aptal yerine de konmak istemez. Yani herşeyin farkındadır. Hanımının sözlerine
kanmadığını kendi esprili uslubuyla göstermiştir.