1942 "Asabe" kelimesi âsıbun'un çoğulu olup; lugat manası yardım etmek, korumak, zabt etmek ve takviye etmektir. Baba tarafından olan akrabalara "Asabe" denilmiştir. Akrabalığa "Usûbet" denildiği gibi; bir şahsa asabe mirâsı vermeye de "Ta'sib" denilir. Asabe Tabiri; kuvvet ve şiddet manalarını da içine alır. Baba tarafından olan akraba arasında; kuvvetli bir irtibat hasıl olup, bir müdâfaa gücü ortaya çıkacağından bu isim verilmiştir. Nitekim sinirlere "âsâb" denilmesi de; vücûdun cüzlerini (organlarını) birbirine bağladığı ve takviye ederek hizmet ettiği içindir. Ferâizde: "Kur'an ve sünnette belirli bir payı olmayıp; ashâb-ı feraizden arta kalanı alan ve yalnız bulunduğu takdirde terikenin tamamına hak sahibi olan vârise asabe denilir"(81) Mâhiyeti dikkate alınarak; neseb sebebiyle asabe (El Asabetü'n-nesebiyye) ve azat etme (Köle ve câriye gibi) sebebiyle teşekkül eden (El Asabetü's-sebebiyye) olmak üzere ikiye ayrılmıştır.(82) Mâlum olduğu üzere; neseb cihetiyle yakınlık, "Ferâizde" önemli bir hadisedir.
“(Habîbim!) Dinleyip de sözün en güzeline tâbi‘ olan kullarımı müjdele! İşte Allah’ın hidayet edip, doğru yola ilettiği kimseler onlardır. İşte selîm akla sahip olanlarda, ancak onlardır.” (Sûre-i Zümer, 18)